İzlemekten keyif aldığım filmleri listelemiştim daha önce, şimdi de sırada diziler var. Kronolojik bir sıra yok, aklıma geldikçe, bir yerlerde rastladıkça yazdım. Koyu renkli isimlere tıklayarak diziler hakkında detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.
İyi seyirler 🙂
Extras, TNT kanalında rastlantıyla izlemeye başlayıp, Rick Gervais’nin hınzır oyunculuğuna kapılıp gittiğim, yer yer gözümden yaşlar gelerek güldüğüm dizidir.
Monk, emekli polis, taze dedektif yüzlerce takıntısı ve fobisi olan Adrian Monk’un başından geçenler, sıkılmadan izlenen bir dizidir.
Dead like me Digiturk paketi sahibi olduğum zamanlarda takip ettiğim bir diziydi, başroldeki genç oyuncunun bıkkın oyunu, yan karakterlerin renkliliği ve konunun ilginçliğiyle sürüklerdi.
How i met your mother, sadece Barney karakteri için bile izlenebilecek, sabun köpüğü, ama eğlenceli dizidir.
Will&Grace, Digiturk kazanımlı dizilerdendir. Burada da Jack Mc Farland ve Karen Walker karakterleri, başrol oyuncularından rol çalarak kalbimi kazanmışlardır.
The Big Bang Theory, sevgili Devletşah ve Barış Özcan sayesinde dvd ye yüklenmiş tam sezon izleyip Sheldon ve Wolowitz karakterleriyle kahkahalar atmamı sağlamış dizidir.
The IT Crowd, blog yazarı dostlar sayesinde izlemeye başlayıp, müdavimi olduğum İngiliz dizisidir.
What about Brian, sabun köpüğü vakit geçirmeliklerdendir. Yakışıklı başrol oyuncusunu şimdilerde Samantha Who’da izliyoruz.
Samantha who? amnezi geçiren başrol oyuncumuzun, karakteri de değişmiştir uyandığında. Gülmek ve eğlenmek için izlenilir.
Chuck, Zach Levi’yi Digiturk zamanında Less Than Perfect dizisinde gözüme kestirmiştim, cnbc-e Chuck tanıtımlarına başladığında keyifle izleyeceğimden emindim. Öyle de oldu, hatta bir de Morgan karakteri kattı hayatıma 🙂
Friends, Efsane dizidir. Digiturk hala ekmeğini yer bu dizinin.
Joey, Friends’in Joey’i aynı rüzgarla yürüteceiğni düşünen yapımcılar için hayal kırıklığı olan dizidir. Ama keyfiniz yokken sizlere iyi vakit geçirtmeye yarayabilir.
Gilmore Girls, cnbc-e de bir rastlantıyla izlemeye başlayıp, son bölümüne kadar keyifle izlediğim ender dizilerdendir. Yüzümde kocaman bir gülümsemeyle izlediğim ve bölüm bittiğinde de uzun süre kendimi iyi hissettiğim bir dizidir. Bunaldığınızda izlemenizi öneririm.
Gossip Girl, başrolde New York kaymak tabakasının hayatları olan, sabun köpüğü dizilerden, şimdilerde Kanal D ekibi de bu dizinin taklidi Küçük Sırlar’la rating alıyor.
Ugly Betty, başrol oyuncusu America Ferrera ile ödüller kazanan eğlenceli dizi
Northern Exposure, TRT de yayınlandığı yıllarda izleyip de tutkunu olmayan yoktu. Bir yerlerden bulabilsem yine keyifle izlerim.
Man in trees, bir rastlantıyla yolu Alaska’ya düşen ve orada kendine yeni bir hayat kurmaya çalışan işkolik, büyük şehirli genç kadının hikayesi. Anne Heche’nin çizdiği karakter pek eğlenceli.
Brothers&Sisters, sevgili Handem sayesinde tutkunu olduğum bir dizidir. Başrollerdeki bütün oyuncular tanıdık. Sally Field, Rachel Griffits, Callista Flockhart, Rob Lowe, Ron Rifkin ve daha pek çoğu.
Less than perfect, yine Digiturk kazanımlı bir dizi. Taşradan gelip büyük bir tv şirketinde çalışmaya başlayan Claude Casey karakterinin başından geçenler. Yan rollerdeki Zach Levi’yi gözüme kestirmiştim. Tabii Eric Roberts, Andy Dick ve Patrick Warburton unutulmamalı.
Ally Mc Beal, 2000 yılında yaptığım Boston ziyareti sırasında bir iki bölüm izlemiştim. Canım Niloshum “kaydedeyim de izle, tam senlik bir dizi” demişti istememiştim. Yıllar sonra cnbc-e de yayına girince kaçırmadan izlerdim.
The Practice, yine 2000 yılı Boston ziyareti sırasında izlediğim ve sevdiğim avukatlı dizidir. Hatta Ally Mc Beal ile karşılıklı ziyaret bölümleri bile olmuştu 🙂
Charmed, cadılar, büyücüler vs minvalli bir eğlenceliktir.
Who’s the boss, en uzun süre yayınlanan dizilerdendir. Aile dizisi olması her evde rahatlıkla izlenmesini sağlamıştı.
The Golden Girls, bir zamanların efsane dizisidir. TRT seslendirmesiyle gönüllerde taht kurmuştu.
The Mentalist, sevdiğim bir dizi. Digiturkum veya adsl bağlantım olmadığına hayıflanıyorum bazen.
The Guardian, avukatlı dizilere olan sempatim nedeniyle izlemeye başladığım ama kısa sürede yayından kalkan bir diziydi.
Ghost whisperer, hayaletlerle ve esrarrengiz olaylarla ilgili filmleri sevenler için biçilmiş kaftandır.
Miss Match, kısa ömürlü bir dizi daha başrol oyuncusu olan Alicia Silverstone’u sevmesem de, her bölümdeki ünlü ve ilginç konuk oyuncularıyla eğlenceliydi.
Roswell, bilim kurgu sevenler için en esrarengiz isimlerden biridir Roswell. Bu dizide oynayan genç oyunculardan Katherine Heigl’in yıldızı daha sonra hızla parlamıştır. Jenerik müziği olan ve Dido’nun seslendiriği “Here with me” hala en sevdiğim parçalardan biridir.
Dawson’s Creek, tekrarlarında bile oynadığı kanallara rating yaptıran ünlü gençlik dizisidir. Ve tabii yine KanalD yapımcıları Kavak Yelleri olarak bilinen dizi için yaratıcı senaryo diyerek dolaşırlar.
One tree hill, bir başka gençlik dizisi, basketboldan hoşlananlar için hoşça vakit geçirilebilen bir yapımdı.
Desperate Housewives, umutsuz değil, tamamı mutsuz ev kadınlarının hayatlarını inceleyen ödüllü dizi.
Lipstick Jungle, Başrolde yine New York var. Güzel kadınlar, şık giysiler, bolca entrika seviyorsanız izleyin.
Boston Legal, avukatlı dizilere ve Boston’a olan tutkum nedeniyle severek izlediğim bir dizidir. Başrollerden birinde ünlü Kaptan Kirk’ün, anlamsız estetik ameliyatlar ve alkol tedavileriyle mutasyona uğramış görüntüsü hoş olmasa da izlemesi keyifli bir dizidir.
Seinfeld, bir televizyon efsanesi. Sıradan insanların günlük konuşmaları, başlarından geçenler üzerine yapılmış en eğlenceli dizidir. Kramer karakteri hala en sevdiğim karakterdir.
Yes Minister, Emret Bakanım adıyla oynardı ekranlarda. Ailece pek severdik.
Arrested Developement, absürd komedileri seviyorsanız işte bu dizi tam size göre.
Scrubss, hastane ve doktor dizilerini tiye alan eğlenceli yapım. Başrol oyuncusu Zach Braff umut veren bir oyuncu.
Eureka, SciFi kanalının müthiş kazanımlarındandır. Değerli dostlarım Süleyman Sönmez ve Seda İrengü Özmen sayesinde bütün sezonları izleyebilmiştim.
Six Feet Under, Cnbc-e sayesinde gecenin kör saatlerinde izlediğim ve tutkunu olduğum çılgın dizidir.
ER, en uzun süreli hastane dizisi. Pek çok oyuncuyu beyazperdeye kazandıran efsane dizi.
Grey’s Anathomy, doktorlar, hastalar, aşklar, kaçamaklar, entrikalar vs. vs. Hiç düşmeyen tempoyla ve ilginç karakterlerle izlenmeye devam edilen dizi.
Buffy the vampire slayer,vampirli dizilerle tanışmam bu sayede oldu. Favori karakterim Spike’dır.
Angel hemen hemen aynı kadronun buluştuğu bir başka vampir ve esrarengiz olaylar dizisi daha.
Fraiser, televizyon tarihinin efsane komedilerinden biridir. Seveni de, nefret edeni de çoktur. Niles ve Daphne karakterleri başrol oyuncusundan daha sevimli gelirler bana.
Two & a half man, tam vakit geçirmelik bir dizi. Hiçbir şey düşünmeden izleyip, yer yer kahkahalar atacağınız bir eğlencelik. Charlie Sheen kendisini oyunuyor sanırım 🙂
Just shoot me, hemen her bölümünde güldüğüm, eski ama izlersem hala güleceğim bir dizidir. Tabii ki favori karakterim, David Spade’in canlandırdığı Dennis Finch’tir.
Suddenly Susan, Brooke Shileds’in eğlence garantili dizisidir. Vicki rolündeki Kathy Griffin her daim favorimdir. Lost’ta izlediğimiz Nestor Carbonel ile de ilk tanışma bu dizideki Küba’lı fotoğrafçı rolüyle olmuştu.
Murphy Brown, Candice Bergen’in efsane dizisidir. Modern kadının yaşadığı sorunları esprili bir dille işlerdi.
Sex&The City, hakkında söylenecek bütün sözlerin söylendiği dizidir. İki de sinema filmiyle devam ettirildi.
The Good Wife, yine sevgili Handem sayesinde bulaştığım bir dizi. Kocası tarafından aldatılan ama metanetini korumak zorunda olan bir kadının hikayesi.
Parenthood, sanırım oyuncuları sevdiğim için izlemeye başladım, ama hayatın içinden bir dizi olduğu için de sevdim.
Dirty Sexy Money, usta oyuncularla ve zengin atmosferiyle izlenmesi kolay bir dizi.
It’s Always Sunny in Philadelphia, absürd komedilerin eski bir örneği. Danny De Vito’nun varlığı bile dizinin uzamasını sağlayamamıştı.
Providence, aile dizisi tadında sıkılmadan izleyebileceğiniz dizidir. Başrol oyuncusu Melina Kanakaredes şimdilerde CSI NY ile ekranlarımızda
Two Guys, a Girl and a Pizza Place, Ryan Reynolds’ın delikanlılık günleri 🙂 Boston şehri yine başrolde.
Pushing Daisies, fantastik dizi seviyorsanız bu diziyi de sevebilirsiniz.
Kitchen Confidential, keyifli bir diziydi çabuk kalktı yayından. Bradley Cooper ‘ı Alias’ta gözüme kestirip, bu dizide daha da sevmiştim.
Mad about you, Helen Hunt ile tanışma ve tabii başrolde aslında New York var.
King of Queens, sıradan insanların sıradan hayatlarını ti ye alan dizi, eğlenceliktir.
Lie to Me, müthiş oyuncu Tim Roth’a yeniden hayran olduğum dizi, izleyin.
Mork & Mindy, Robin Williams ile tanışmam bu diziyle olmuştu yetmişlerde. O dönem bilim kurguya meraklı herkes gibi ben de, “Nanunanu” diyerek Mork selamı vermeye bayılırdım 🙂
The Persuaders, Kaygısızlar adıyla TRT de fırtınalar estirirdi. Jenerikte çalan müziği hepimiz çok severdik.
Beauty and the beast, Linda Hamilton’un Sarah Connor olmadan önce, Aslan Adam’ın sevgilisi olduğu günlerdir 🙂 Aslan Adam halinin Ron Perlmann’ın gerçek halinden daha çekici olduğunda hemfikir olan çok kişi vardı.
Perfect strangers, “Ama Kuzennn” cümlesiyle asla aklımdan çıkmayan ikisi de birbirinden sakar ve sarsak karakterlerle eğlendiğim ve uzun süre izlediğim dizidir.
Alf Müşfik Kenter’in müthiş seslendirmesi ile sevdiğimiz uzaylı yaratık
Rich man poor man, Nick Nolte’yi tanıdığım dizidir, o dönem yayınlandığı akşamlarda kimse evden çıkmazdı.
Moonlighting, Bruce Willis hınzırıyla ilk karşılaşma, tabii rahmetli Alev Sezer’in seslendirmesi sayesinde çoğumuzun aklını başından almıştır 🙂
Dempsey and Makepeace, her bölümde itişip kakışan, ama birbirlerinden de vazgeçemeyen İngiliz kadın dedektif ile Amerikalı hınzır polisin hikayesidir.
The young Indiana Jones Chronicles, Indy’nin çocukluğunda yaşadığı maceraları konu alan bir diziydi çok keyif alarak izlerdim.
Married with children, yayınlandığı saatte izlemeye çalışıp kahkahalar attığım diziydi. Dizi bittikten sonra hala yıldızı parlayanlar, dizinin annesi ve kızıdır 🙂 Şimdilerde rtük tarafından takibe alınan Türk Malı’nın da atasıdır.
Wiseguy, Ken Wahl, Ray Sharkey kızların gözdesiydiler. Mafya içine sızan bir polisin hikayesiydi.
Lace, Betamax video günlerinden kalma bir dizi 🙂 Annem yüzünden izlediğim ilk pembe dizidir 🙂
Dynasty, Joan Collins’in kıyafetleriyle, mücevherleriyle o dönem kadınlarının aklını aldığı, anneme ne zaman uğrasam ekrana kilitlenmiş olarak bulduğum dizi.
Dallas, hey gidi Jr hey.
Murder she wrote, Agahta Christie romanlarını ortaokul yıllarında okuyup tüketen birine, Angela Lansburry’nin canlandırdığı karakter hiç de yabancı gelmiyor izlerken. Her bölümde sevilen oyuncuların canlandırdığı ilginç karakterler olurdu, nedendir bilinmez “Cinayet Dosyası” adıyla yayınlanırdı.
Charles in charge, Charles İş Başında adıyla yayınlanırdı akşamüstü saatlerinde. Eğlenceli zaman geçirme ve nasihat verme kıvamındaydı.
Air Wolf, Jan Michael Vincent aşkına izlerdim Hava Kurdu dizisini. O dönemin sabun köpüğü kıvamında aksiyonlarındandı.
The A team, Mr.T’nin her helikoptere bindirilişinde Murdock karakterinin yaptıkları beni pek eğlendirirdi. 🙂
Wish me luck İkinci Dünya savaşı sırasında iki genç kadının şartlar nedeniyle zoraki casus olmaları ve başlarından geçenleri anlatan ilginç bir diziydi.
Seagull Island, listedeki tek geceyarısı dizisi, ödüm patlayarak izlerdim her bölümü 🙂
Adını, ya da oyuncularından birini hala hatırlayamadığım, İkinci Dünya savaşı sırasında geçen, hınzır esprilerle bezenmiş bir İngiliz dizisine de hayrandım, belki yakınlarda ne olduğunu bulur eklerim.
En sevdiklerimi sıralıyorum: (kim benden istediyse? :))
1) Angel
2) Married with children
3) Ally Mc Beal
4) Buffy the vampire slayer
5)Scrubss
Sevdiklerim arasında, listede olmayan
90210 Evimiz Hollywood’da,
Coscby ailesi,
Atlı Karınca,
İlk öpücük,
Alf ,
Dexter,
Lost ,
Harper’s island
var bir de sizin yazdıklarınız haricinde aklımda.
Cok yasa emi TT, sayende neler hatirladim 🙂
Beauty and the beast, Perfect strangers ve Charles in charge’i hic kacirmazdim 🙂 The Fresh Prince of Bel-Air vardi, inanilmaz eglenceli idi. Soap opera’lardan Yalan Ruzgari ve Hayat Agaci’da favorimdi. Okul donusu beklerdim tv karsisinda :))
Married with children’i cok severdim, hatta bizim sinifin erkeklerinin idolu idi adam, toplanip izlerlerdi.
Butun zamanlarin favorileri ise soyle;
Friends
Sex And The City
Murphy Brown (Deliler gibi gulerdim, annem arka odadan gelirdi bakmaya)
X-Files
Ziyaretçiler (eskisi)
Lost
Ally Mcbeal (bittiginde kizlar partisi yapmistik)
Pride and Prejudice (BBC Minidizi)