2004 de tanıdım Burcu Karakelle’yi. Sevgili Didem Özbahçeci Sönmez’in evinde, keyifli bir kahvaltıda uzun saatler sohbet edip gülüp, eğlenmiştik. İlginç meziyetleri olan genç bir meslektaşımla karşılaşmak hoşuma gitmişti. Aradan geçen zamanda kader ikimize de ilginç oyunlar oynadı ve yine yollarımız kesişti. Çalıştığı global şirket, Türkiye ofisini iptal etmeye karar verince, Burcu iş arıyordu ve özgeçmişi Didem tarafından bana yollanmıştı. Kısa sürede yeniden kurumsal hayata dönüp, bir başka büyük şirkette çalışmaya başlamıştı.
Birlikte toplanıp eğlenceli zamanlar geçiriyor, hayatımızda olanları güncelliyorduk. 2006 da evimi kapattığımda Didem ve Burcu sırayla bana kapılarını açtılar, uzunca bir süre Burcu’nun evinde konuk oldum. Fenerbahçe ile Kalamış’ın kesiştiği noktada, bir apartmanın en üst katında; kocaman pencereli, aydınlık ve en önemlisi Adalar’dan Yenikapı’ya kadar müthiş panoramaya sahip, her tarafı melek figürleriyle dolu bir evdi. Birlikte pek güzel zaman geçirdik. Didem ve Alihan’ın da katıldığı akşam yemekleri, bol kahkahalı pazar kahvaltılarının tadı hala damağımda.
Eğlenceli bir ev arkadaşı, duygusal bir dost ve enerji kaynağı bir öğretmendir Burcu. Yeni yerler görmeye, güzel müzikler dinlemeye, okumaya, film izlemeye bayılır. Birlikte film izlenmesi en keyifli insanlardandır. Film süresince sadece onun tepkilerini izleyerek bile çok eğlenebilir insan 🙂
Formula 1 tutkusu onu tanıyanlarca bilinen en önemli özelliğidir. Yoga, melek çalışmaları, enerji eğitimleri derken, uzun zaman önce annesinin isteğiyle ara verdiği oyunculuk eğitimlerine de yeniden başlayıp, sahnelere geri dönmeye karar verdi. Vahide Gördüm Hocasının tavsiyeleriyle, Ekim ayında bir çocuk oyununda rol almaya başlıyor. Bugünlerde heyecanla yeni oyunun provalarına ve kamera derslerine koşturuyor. Kurumsal dünyada çalışırken asla rastlamadığım kadar keyifli ve neşeli. Gözleri bir başka parlıyor sanki.
İyi ki doğmuşsun Burcum ve iyi ki arkadaşım olmuşsun.
So, what do you think ?