:::: MENU ::::
Posts tagged with: TurkishWIN

Kritik Kavşaklar TEDxReset 2013 İkinci Gün

İkinci günün konuklarını izlemek için enfes bir İstanbul sabahında erkenden yola çıkıp, henüz ekip bile yerini almadan ben kapıda yerimi almıştım. Tam gün sürecek çok sayıda konuşmacının yer aldığı toplantıyı izlemek için heyecanla beklemeye başladım.

Melek Pulatkonak
İkinci günün ilk konuğu sevgili Melek Pulatkonak idi. “Gerçekten Seçer miyiz?” başlıklı üçüncü oturumun ilk sunumunda, bizlere kendi hikayesinden yola çıkarak networkun önemini anlatıp, TurkishWIN hakkında da kısa bilgi verdi.   Leonard Mlodinov

Leonard Mlodinov ise bizlere “Biliçaltınız Davranışı Nasıl Belirliyor” başlıklı sunumunu ilginç bir şekilde deneyimletti.  Sarihan Ailesi

Sarıhan çifti H+H+H+(H/2)=Hayat formulüyle (Hayal Et, Harekete Geç, Hak Et, Hayret Et) aklımızı çelip, Tibet Çınar isimli oğullarıyla gönlümüzü fethettiler. Yaşayan ölüler olmaktansa, ölmeyecekmiş gibi yaşamamızı öğütlediler. Doğaya zarar vermeden sürdürülebilir bir yaşam kuran çift bisikletleriyle 17 ülkeyi dolaşmış. Tabii sözlerini bitirirken Neyzen’den alıntıladığı “Hayat 3 ile 4 arasındadır. Ya üçbuçuk atarsın, ya dört dörtlük yaşarsın” cümlesi de çok alkış aldı.  Sedef Erken
Sedef Erken; otistik aklın insanlığa mucizevi bir bakış açısı kazandırdığının kanıtıydı sahnede. Anlattıklarına müziğiyle eşlik eden Nada (Evrenin Sesi) grubunun performansı da güzeldi. “Otizm’i bir ‘hastalık’ olarak değil bir ‘farklılık’ olarak görüyorum. Böyle çalışan beyinler olmasa, normal bir insan sıkılmadan yüzlerce kez taşları birbirine sürtmeyi deneyip ateşi bulamazdı.” diyen Sedef Erken, hayat boyu öğrenciliği seçenlerden.  Kacie Lyn Kocher
“Sessizlik Bir Seçimdir” başlıklı sunumuyla sahne alan Kacie Lyn Kocher, İstanbul merkezli bir organizasyon olan “Canımız Sokakta- Hollaback Istanbul” kurucusu bir genç kadın. Hepimizin yaşadığı, çoğunluğun sustuğu, hatta susturulduğu bir konuda sesimizi yükseltmek gerektiğine inanan, sokak tacizlerine karşı yerel ve topluluk temelli çözümler üretmeye çalışan bir isim. Bu topraklarda kadınlara sürekli başını önüne eğmesi ve susması öğütlenirken; bir yabancıdan sokak tacizine karşı seslerini yükseltmeleri gerektiğini dinlemek salondaki erkek çoğunluğa ne hissettirdi bilemem ama kadınlara iyi geldiği kesin.  Levent Erden
Levent Erden her zaman olduğu gibi kafa karıştıran bir sunumla sahnedeydi. Kendisine verilen sürenin kısalığından yakınmasına rağmen; “Tekil Sosyallik”, “Kitle, nişlerin kümülatifidir”, “YIK=Yakalayamayıp Iskalama Korkusu” kavramlarıyla fırtına gibi esip, kahkahalarla ve alkışlarla ayrıldı.  Agah Ugur
Borusan CEO’su Agah Uğur ise “Sophie’nin Seçimi” başlıklı sunumuyla sahne aldı, Bizlere “Dev olasılıklar havuzu içindeki küçük damlalar olduğumuzu” hatırlattı. Toplum tarafından “Doğru Karar Alma” zorlaması içinde olduğumuzu söyleyen Uğur; “Evren bizim başarı ya da başarısızlığımızla ilgilenmiyor” diye devam etti. Hayat boyu yaklaşık 776.000 karar aldığımızı ve sadece %18’inden pişmanlık duyduğumuzu da sözlerine ekledi. Bas Verhart
Yaratıcı bir girişimci olan Bas Verhart’ın sunum başlığı “Meraklı Bir Beynin İçinde” olmasına rağmen pek sarmamış beni not almamışım ve hiç birşey de hatırlayamadım yazarken. Belki video yayınlandığında aydınlanma yaşar eklerim düşündüklerimi.  Selin Girit
Selin Girit; BBC Türkçe Servisi’nde Dünya Gündemi programını hazırlayıp sunan başarılı bir gazeteci. Ülkeye dışarıdan bakınca “Tutuklu Gazeteciler Ülkesi” olarak göründüğünü söyleyen Girit; soru sormanın meydan okumak olduğunu ekledi sözlerine. “Doğru Ne, Yanlış Ne” başlıklı sunumuyla bu soruları kim soracak? Bu soruları soranlara ne olacak* dediğinde salondaki gençlerin bir anda ayağa fırlayıp “biz soracağız” demesini hayal ettim kendimce.  Can Yucel Metin
Can Yücel Metin; “Asansöre Binen Kedi” başlığıyla, oturumların en eğlenceli sunumlarından birini yaptı. “Hatalarınızdan pişman olmayın, denemeden bilemezsiniz” diyen genç sanatçı “Ortak asansörlerle hareket etmek yerine, kendi asansörümüze binmemizi” önerdi.  Taghi Amirani
“Yaratıcı Seçimler-Aklının ve Beyninin/Doğu ve Batının Arasında Sıkışmak” başlıklı sunumuyla sahne alan Taghi Amirani İranlı bir fizikçi ve yönetmen. Bizleri ana dilimizle selamlayan, piyano çalmayı isteyen ama öğrenemeyince babasından daktilo isteyen bu ünlü yönetmenin, zarif tavırlarıyla anlattıkları arasından cımbızla seçtiğim şu cümle çok hoşuma gitti “I don’t have any plan when I start a film, but only know how I want you to feel in the end”  SATTAS
Sattas performansı başlayınca arkalarından ordu kovalıyormuş gibi salondan çıkanları görünce, yine bir önceki yazımda paylaştığım düşünceler üşüştü aklıma. Sahnede bir konuşmacı veya performans var ise, hayati bir tehlike olmadığı takdirde (çıkan bir ya da iki kişi olsa bu seçeneğe ikna olabilirim) salonu terk etmek saygısızlıkların en büyüğü gibi geliyor bana. Nasıl bir yere geldiğinizi biliyorsunuz, ne kadar süreceğini de biliyorsunuz, 5 holding sahibi filan da değilsiniz (öyle bile olsanız özür olamaz) ya adam gibi oturup, performansın bitmesini, iki söyleşi arasını bekleyin, ya da hiç katılmayın.  Hakan Bilginer
Zaytung’un kurucusu HakanBilginer’in kariyer çizgisini gülümseyerek dinledim. Okurken çalışmaya başlayıp iş hayatını daha çok seven birilerini tanıyınca, yalnız olmadığımı görüp hınzırca sevindiğimi itiraf etmeliyim 🙂  “Hayaliniz işiniz olduğunda eğlenceli oluyor” diyen Bilginer; çabuk sıkılanlara hayatın göz ucuyla bakılması gereken bir şey olduğunu anlatmaya çalıştı.  Burak Ulman
Burak Ülman’ın 30 yıldan fazla eğitim sistemini içindeki sorunların hemen hemen hepsiyle yüzleşmesiyle beraber nasıl “Bir Başka Okul Mümkün” demesini de ilgiyle dinledim. Merak duygusunu teşvik etmek gerektiğini söyleyen Ülman; “Merak yoksa, heyecan da yoktur, heyecan yoksa öğrenme de olmaz” diyen Ülman, eğitimin kar amacıyla örgütlenmemesi gerektiğini de sözlerine ekledi. Sir Ken Robinson’un “Okul Yaratıcılığı Öldürür mü?” başlıklı videosunu da mutlaka izlememizi önerdi.  Heidemarie Schwermer
Heidemarie Schwermer’in konuşmasına salondaki çok kişinin hazır olmadığını düşündüm. Hatta aralarından bazılarının alay ettiğine bile tanık oldum. Yeni dünya düzenine; okkalı bir darbe yemeden hazırlanmaları için güzel ipuçları veren bu konuşmadan anlam çıkarmaları için, kendi kritik kavşaklarına gelmeleri gerekecek, yazık. “Give&Take” çıkartmalarımı her an görebileceğim yerlere yapıştırdım bile, kendi kritik kavşağımdan öğrendiğim “almayı ve şükretmeyi” bana sık sık hatırlatması için.  Selim Zafer Ellialti
Suvla Şarapları kurucusu Selim Zafer Ellialtı, uzun yıllar farklı global şirketlerde üst düzey yöneticilik yaptıktan sonra; “Evladım Sen Ne İş Yapıyorsun” diye sorulduğunda kolayca cevap verebilmek adına kendisine alternatif bir hayat yaratmış. Sunumu da güzel derslerle doluydu. Toprağa sevgiyle ve saygıyla yakalaşan herkes gibi, o da alçakgönüllü ve huzur dolu görünüyordu. Mantığımızın bizi A noktasından B noktasına götüreceğini, ama hayallerimiz sayesinde her yere gidebileceğimizi vurgulayan konuşmasında, gerçekleşen her hayalin ardında iyi planlanmış uzun bir çalışma süreci olduğunu da hatırlattı.  Kolektif Istanbul
Veee sonra sevdiğim bir grup sahne aldı Kolektif İstanbul, TED tarihinde ilk kez neredeyse tam kadro göbek atılması da bu ekibe nasip oldu 🙂
Richard Laniepce’i sahnede usta bir şekilde göbek atarken izleyenler arasındakilere, onun Sulukule’de büyümüş bir Roman olduğunu söyleseler inanacak yüzlerce kişi bulunabilir 🙂 Hakan Habip
Bilim Kahramanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Habip müthiş biri, derneğin etkinliklerini anlatırken gözlerinden ışıklar saçtı sanki. Gelecek için umutlanmanın yolunun çocuklardan geçtiğini anlatan Habip, çocuklara imkan verildiğinde daha güzel bir dünyada yaşanabileceğini söyledi. Olumlu sonuçlar istiyorsak; daha çok fikir üretmeli, paylaşmalı, sevgi ve güvenle, samimiyet ile el ele, hür irademizle yol almamız gerektiğini anlattı.  Serdar Paktin
Ve değerli dost Serdar Paktin sahne aldı. Change.org ile nasıl değişim yaratıldığını anlattı hızlıca. Bir şeylerin yolunda gitmediğini gördüğümüzde, zihinlerimizde kavşaklar oluştuğunu ve bu kavşaklardan adım attığımızda da değişimin başladığını hatırlattı. Gerçekleşen her değişimin de, daha büyük değişimler için ilham kaynağı olacağını belirtti. Aysegul Guzel
Zumbara’nın kurucusu Ayşegül Güzel’de salondaki gençlerin kafasını karıştıran sunumlardan birini yaptı. Zumbara; bilgi, beceri ve yeteneklerini paylaşarak para yerine zamanlarını kullanarak ihtiyaçlarını karşılayan insanlardan oluşan, güvene dayalı bir topluluk. “Düş zamanlarınızın peşinden gidin, belki de hayat düşlerinizdedir” diyen Güzel’i dinlerken; “armağan ekonomisi”ni daha çok genç insanın öğrenmesi için Zumbara’nın harika bir yol olduğunu düşündüm.  Dietmar Dahmen
Dietmar Dahmen de bir reklamcı, yaratıcı yönetmen, alışkanlıkları ve rakamları anlamlandırmak işi olmanın ötesinde, değişimi gözlemlemenin de yolu olmuş onun için. Paylaştığı sunumdaki rakamsal veriler, tüketim ekonomisi adlı dev hakkında fikir verirken ürkütücüydü de. 2020 yılnda 50 milyar kişinin “connected” olacağını görünce sevinç yerine ürkmek de sadece bana özgüydü sanırım.  Deniz Alnitemiz
2 günün muhasebesini yapmak da genç sanatçı Deniz Alnıtemiz’e düşmüştü. O da kendi kritik kavşağına, 10 yıllık reklam ajansı deneyimiyle gelmiş, daha sonra başka heyecanlara adım atmış. Görüntü yönetmenliği, aktörlük, radyo programı, podcastler vs. on parmağında on marifet olan bu genç adamı ıskalamayın derim.
Biraz da rakamsal veri paylaşayım sizlerle; iki günlük maraton süresince 2 bin 285 adet hashtagli tweetle iki kez 8. sıradan trending topic olan TEDxReset2013, Twitter’da 11 milyon 464 bin 88 kişiye ulaşmış.
Emeği geçen herkesin ellerine sağlık, 2014 organizasyonunu heyecanla beklemeye başladım.
Not: TED de ne ola ki? diyenler için harika bir anlatım linki, ŞURAYA tıklayınız

İki günlük etkinliğe ait videoları izlemek için BURAYA tıklayınız


CampusWINner olmak ister misiniz?

TurkishWIN büyük bir keyifle desteklediğim oluşumlardan. Başarılarıyla diğer kadınlara ilham veren isimlerle tanışabileceğiniz, konuşmalarından kendinize yeni yol haritaları çizebileceğiniz müthiş insanlarla bir arada olabileceğiniz, iş hayatı ve sosyal hayatta birbirini destekleyen başarılı kadınların buluştuğu bir oluşum. 3 yıl önce, Murat Kaya dostumun aracılığıyla tanıştığım sevgili Melek Pulatkonak’ın zarif jestiyle dahil olduğum bu topluluk, benim için zihin açıcı aktivitelerle dolu günler anlamına geldi hep. Bu yazımda sizlere; TurkishWIN’in üniversitelerdeki genç kızların bu aktivitelerin içinde olmalarını sağlayacak, gelecek yıllarda iş hayatında başarılı adımlar atmalarına yardımcı olacak, onlara mentorluk edecek rehberlik programlarından biri olan CampusWIN’den söz etmek istedim. Türkiye’de kampüs bazında kurulan ilk Women in Business oluşumu; Boğaziçi Üniversitesi Women in Business Proje Grubu hakkında, başarılı bir CampusWINner olan sevgili Pınar Yalçın ile yaptığım söyleşiyi paylaşmak istiyorum. Enerjisi yüksek, algısı açık, yenilikçi ve başarılı bir genç Pınar Yalçın. Belki bu söyleşiyle, diğer üniversitelerde de genç kızların CampusWINner olmalarına ışık tutarız birlikte. CampusWINner olmak veya kulüp kurmak isteyen öğrencilerin tek yapması gereken, TurkishWIN ekibiyle info@turkishwin.com adresine mesaj yazarak bağlantıya geçmeleri olacak. Bu güzel söyleşi için sevgili Pınar’a, destekleri için Melek Pulatkonak ve Elif Tukin’e teşekkür ederim.

Pınar önce seni biraz tanıyalım ve Women in Business Proje Grubu’nun çıkış noktası nedir, senden dinleyelim.
“Merhaba ben Pınar Yalçın, Boğaziçi Endüstri Mühendisliği 4. Sınıf öğrencisiyim. 4 yıl boyunca kendimi geliştirmek adına bir çok başarılı uluslararası şirkette staj yaptım ve aynı zamanda 2 yıldır TurkishWIN (Turkish Women’s International Network)’in kampüs liderliğini yapmaktayım.
TurkishWIN’de görev aldığım süre boyunca, katıldığım bir çok etkinlikte kadınların iş hayatı ve sosyal hayatta birbirlerine destek olmalarının gerekliliğini anlatan konuşmaları dinleme fırsatım oldu. Konuşmalarda vurgulanan bir başka nokta ise; kadınların kendilerini geliştirmek, iş hayatı ve sosyal hayatta paylaşımlarda bulunmak, hedeflerine ulaşabilmek için destek alacakları bir kaynağın, sosyal çevrenin eksikliğini hissetmeleriydi. Çalışan kadınlar için TurkishWIN ve KAGİDER gibi organizasyonlar bu networkü sağlıyorlardı fakat üniversite kampüslerinde böyle oluşumlar yoktu. Yurtdışındaki üniversitelerde çok sayıda örneğini gördüğümüz Women in Business kulüplerinden/gruplarının ilkini, yine ilklerin okulu Boğaziçi Üniversitesi’nde kurulabilirdi.
TurkishWIN’in kurucusu Melek Pulatkonak ve mentorum Nilüfer Durak bu süreçteki en büyük destekçilerim oldular.”

Pinar YalcinBu düşünce kampüse nasıl taşındı? Ekibinizi nasıl kurdunuz?
“Kampüste kulüp olarak kurulmak istiyorduk fakat gerçekleştirmek istediğimiz etkinlikler için mezunlarla iletişimimizin güçlü olması gerekiyordu. Bu nedenle BÜMED’den ve BÜMED Kariyer Merkezi’nden desteklerini istedik. BÜMED Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Zihnioğlu ve BÜMED Kariyer Merkezi Yöneticisi Gaye Beydoğan fikirlerimizi çok olumlu karşıladılar ve BÜMED Kariyer Merkezi’nin altında Women in Business Proje Grubu olarak çalışmaya başladık.
Ekip, kurucu üyeler, güvendiğim yakın arkadaşlarımdan oluşuyor; Sezin Kulaç, Dicle Ağdaş, Rabia Dilara Cumhur, Candan Ereser ve Esra Erkuş. Geçen yıl onlarla fikirlerimi paylaştığımda hepsi bana içtenlikle destek oldular. Sonrasında attığımız her adımı beraber planladık ve beraber çalıştık. Zamanla aramıza katılmayı isteyen yeni ekip arkadaşlarımızla, etkinliklerimizi ve networkümüzü büyütmeyi istiyoruz.”

bounwib ilk etkinlikNasıl etkinlikler yapıyorsunuz, yapmayı planlıyorsunuz? Gelecekteki amaçlarınız nelerdir?
“İlk etkinliğimiz Women in Business 101: Art and Power of Networking, kendi alanlarında başarılı ve güçlü üç kadının konuşmacı olarak katılımıyla gerçekleşti; Melek Pulatkonak, Gülden Türktan ve Neslihan Nigiz Ulak. Etkinliğimize ilgi büyüktü, yaklaşık 80 katılımcımız vardı. Yoğun ilgi gösterilen etkinliğimizden sonra ise öğrencilerden, mezunlarımızdan, konuşmacılarımızdan ve BÜMED’den çok güzel tepkiler aldık. Aldığımız bu olumlu tepkiler bizi cesaretlendirdi ve daha çok çalışmamız için güç verdi.
İlerleyen zamanlarda BÜMED ve TurkishWIN’in desteğiyle mezunlar ve öğrenciler tarafında bir çok etkinlik yapmayı planlıyoruz. Kısa dönem amaçlarımız, organizasyonumuzun yapısını sağlam bir şekilde kurmak, kampüs içi ve dışında bilinirliğimizi arttırmak. Uzun dönem amaçlarımız ise mezunlar ve öğrenciler arasındaki bağları güçlendirmek, bağlantı ağımızı genişletmek, ekibimizle beraber gelişmek ve büyümek.”


Modern Sanat ve Perili Köşk

Dün sabah saatlerinde, harika bir hava eşliğinde, TurkishWin ekibinin düzenlediği bir organizasyonla Borusan Contemporary ‘de Segment#3 ve Anima sergilerini gezdim. BC view

Uzun yıllar Perili Köşk olarak önünden geçip gittiğimiz bu ilginç binanın, Borusan tarafından böyle keyifli bir amaca dönüştürülmesi harika olmuş. Hafta içi Borusan ekibine ofislik ederken, haftasonları halka açık bir sergileme alanına dönüşüyor olması pek hoş. Binanın en üst katından başlayarak rehberimiz eşliğinde leziz bir tur yaptık. İtiraf etmeliyim, özellikle çağdaş eserlerin yer aldığı sergileri koşaradım dolaşmaktan hoşlanmıyorum. Bazı eserlerin etrafında daha fazla vakit geçirip, sanatçının anlatmaya çalıştıklarını sindirmek istiyorum. Bu nedenle 14 nisanda sona erecek olan Anima sergisine ait eserleri bir kez de kendi başıma dolaşacağım.  Morellet

Borusan Çağdaş Sanat Kolleksiyonu; ağırlıklı olarak 1990 sonrasına ait farklı tekniklerde gerçekleştirilmiş çalışmalara yer veren homojen bir yapıya sahipmiş. Yılda iki kez düzenlenen “Segment” sergileri, Borusan Contemporary bünyesindeki farklı yatay ve dikey ilişkileri Perili Köşk’ün mimarisinden kaynaklanan özellikleri de gözeterek sunuyormuş.
Farklı sunuş tekniklerinin denendiği “Spot On” projesi, hem koleksiyon profilinin, hem de temsil edilen sanatçıların farklı eğilimlerinin bir arada sunulması için gerçekleştirilmiş. Üç ve dördüncü katlarda yer alan “Gören Gözler İçin François Morellet” başlıklı eserler bu kapsamdalar.  Morellet2

Morellet’nin eserlerini; neon tekniği kullanılarak gerçekleştirilmiş birer tür “Işık Heykelleri” olarak da adlandırılabilirsiniz. 1926 doğumlu sanatçının hala aktif olarak eser vermesi de hepimize ders olmalı.  Una Lumino Portentum

Anima başlığıyla sergilenen eserlerin büyük bölümü Choe U-Ram’a ait. Sanatçı, eserlerinde fizik kanunlarıyla estetiği öyle müthiş harmanlamış ki, sistemli olarak çalışan makineye baktığınızda onda yer alan harika yaratığı izlemeye doyamıyorsunuz.  Merry-Go-Round

Choe U-Ram’ın eserlerindeki yaratıklar denizlerin en derin çukurlarından ya da uzayın en karanlık köşelerinden gelmiş gibiler. Jet Hiatus, Una Lumino Portentum, Arbor Deus Pennatus benim ilk görüşte ilgimi çekenler oldular.   Pavillon

Anima sergisinin küratörü olan Choi Doo Eun’un ikinci ve dördüncü katta yer alan Pavillon, Ouroboros ve Merry-Go-Round isimli çalışmalarına da bayıldım. Çeşitli katlarda yer alan Türk sanatçıların eserlerini de ıskalamayın derim.

Sergi ile ilgili daha fazla görsele BURAYA tıklayarak erişebilirsiniz.


Müthiş kadınlar, TurkishWIN ve hedefim

Dün akşamüstü, bir süredir üzerime serpilmiş ölü toprağını sıyırıp atan, uzun yıllardır içimde tepişip duran ama bastırmak zorunda kaldığım bir hayali gerçekleştirebileceğim umudunu ve gücünü veren muhteşem kadınlar dinledim. Hem de; en az sahnedekiler kadar müthiş hikayeleri olduğunu düşündüğüm yüzlerce başarılı kadınla birlikte. Kabul, aramızda eser miktarda da olsa başarılı erkekler vardı 🙂 Microsoft’un evsahipliğinde, sevgili Melek Pulatkonak tarafından organize edilen TurkishWIN Istanbul toplantısında konuşmacılar salonda bulunan bütün konukları sarsmıştır eminim. Sahnede konuşan isimlerin anlattıklarını dinlerken içinde bulunduğum ruh halinden uzaklaşıp mutluluk ve heyecanla doldum. Toplantı bittiğinde içimde büyüyen heyecanla ne yapacağım hakkında pek fikrim yoktu açıkçası. Sonra bugün konuştuğum genç dostlarım, onların iş hayatı telaşları ve heyecanlarına bakınca, artık 35 yıldan fazle emek verdiğim bir konuda debelenmek yerine, beni daha çok mutlu edecek birşey yapmak istediğime karar verdim. Üstüne bir de yıllar önce rastlantıyla bir blog yazısını okuyup hayran olduğum, dün akşamki toplantıda fiziken de tanışma fırsatı bulduğum sevgili Tara Ağaçayak‘ın bir yazısında rastladığım üç hashtag sayesinde kararımı verdim. #bewhoyouare #dowhatyoulove #changetheworld Dünyayı değiştirmek büyük adım tabii, ama bir yerlerden başlamak gerek 🙂 Başlayabilmek için 6 yılım var. Sorumluluklarımın asgariye ineceği ve hayalime adım adım hazırlanacağım 6 yıl. Hayalim ise 60 yaşından sonra, eğer hala üzerinde yaşayabildiğimiz bir dünya varsa, görmek istediğim ülkelerden başlayarak hem gezip, hem de yaşadıklarımı paylaşacağım. Bir turizm şirketi aracılığyla olmayacak bu yolculuk. Her adımını internet üzerinden kendim planlayacağım. En ucuz uçak bileti avantajı ile ilk noktama uçup, CS yardımıyla konaklayıp, NuNomad üzerinden kuracağım bağlantılarla kısa süreli işlerde çalışıp, bir sonraki hedefime yol alacağım. Bunları yaparken; yıllardır hayal ettiğim, beyaz kumlu denizlerde dalıp, mavi gökyüzü altında yelken basmayı da ihmal etmeyeceğim. Belki, ülkemdeki hatta birçok az gelişmiş ülkedeki sevimsiz anlayışı kırabilirim. Hani belki de; emekli olunca “ne işi var günlük hayatta, köşesine çekilsin dantel örsün” denip dişlanan kadınlara örnek olur, ufuklarını genişletirim. Boşanan veya kocası ölen kadınların, evlilik programına çıkıp yeni koca aramaktan, sabahın filancası programlarına konuk edilmekten, en kötüsü dört duvar arasında çaresiz ve umutsuz kalmaktan başka seçenekleri de olabileceğini düşündürmek hedefim.
Bu hedefi (şimdilik hayal de olsa) koymama neden olanlara teşekkür etmek istiyorum. Önce beni sevgili Melek Pulatkonak’la tanıştıran genç dostum Murat Kaya‘ya, sonra çok yönlülüğüne, enerjisine, güleryüzüne, sabrına ve network yeteneğine hayran kaldığım başarılı iş kadını TurkishWIN kurucusu sevgili Melek Pulatkonak’a, dün akşam konuşmalarını dinleyip her birinden ayrı ayrı feyz aldığım Özlem Denizmen Kocatepe, Anastasia Ashman ve itiraf edeyim dinlerken gözyaşlarıma engel olamadığım azmiyle en çok etkilendiğim Sedef Köktentürk Baldwin’e… Hepinize teşekkürler, bu yaşta beni gaza getirdiniz, kimbilir salondaki yarı yaşımda genç kadınlar neler hissetmiştir. Konuşmacılardan özellikle alıntı yapmadım, çünkü toplantının Pozitif TV tarafından kaydedilen videosunun siteye ekleneceği günü heyecanla bekliyorum. Sizlerle o linki paylaşırken, toplantı sırasında hissetiklerimi yazmak, konuyu daha anlamlı kılacak. Konuşmacılar hakkında detaylı bilgilere hem isimlerinin üzerlerine hem de buraya tıklayarak erişebilirsiniz.
Şimdi bana müsaade, hayalimin ilk adımını atıp; ücretsiz ilkyardım eğitimi alabileceğim bir adres arayacağım. Gelişmeleri ara ara yazarım.
Sevgi ve ışıkla kalın…