:::: MENU ::::
Posts tagged with: Osho

Ne Yaparsan Sana Geri Yansıtır Hayat

huzur veren kumsal

“Ancak olduğun şeyi paylaşabilirsin ve paylaştığında, o sana geri döner. Kural budur. Yaşam ona fırlattığın her şeyi yansıtır ve taklit eder: Geri döner; bin katı olarak geri döner.
Gülümse; bütün varoluş sana gülümser. Bağır ve kötü davran; bütün varoluş sana bağırır ve kötü davranır. Esas neden sensin; bütün süreci sen yaratırsın.”
OSHO


Sorumlu Olmak

Aşağıda okuyacağınız satırlar Osho’nun Farkındalık adlı kitabından alıntıdır.

İyi hissediyorsun, kötü hissediyorsun ve bu hisler kendi bilinçaltından, kendi geçmişinden kabarıp yükseliyor.Senden başka kimse sorumlu değil. Kimse seni kızdıramaz ve kimse seni mutlu edemez.Kendi kendini mutlu ediyorsun, kendi kendini kızdırıyorsun ve kendi kendini üzüyorsun. Bunu fark etmediğin sürece bir köle olarak kalacaksın.
“Başıma gelen ne olursa olsun kesinkes ben sorumluyum. Koşulsuz olarak her ne olursa olsun kesinlikle ben sorumluyum.” Kişi bunu fark edince kendi kendisinin efendisi haline gelir.
Başlangıçta bu senin canını sıkıp üzecek çünkü sorumluluğu başkasına atabilirsen yanlış yapmadığın için kendini iyi hissedebilirsin. Hayat arkadaşın saldırgan davranışlarda bulunuyorsa ne yapabilirsin ? Kızmak zorundasın. Ama unutma o kendi ruhsal mekanizmaları nedeniyle saldırgan davranıyor. O sana karşı saldırgan değil. Sen orada olmasaydın çocuklara saldıracaktı. Çocuklar orada olmasaydı bulaşıklara saldıracaktı; onları yere çarpmış olacaktı. Radyoyu kırmış olacaktı. Bir şey yapmış olması gerekiyordu; saldırganlık geliyordu. Gazete okurken bulunman ve sana karşı saldırması sadece bir rastlantıydı. Yanlış bir zamanda elinin altında bulunman sadece bir rastlantıydı.
Kızgınsın, o sana saldırganlaştığı için değil; o sadece uygun durumu sana sağladı hepsi bu. O sana kızman için bir olasılık, kızman için bir bahane vermiş olabilir ama kızgınlık kabarmaktaydı. O orada olmasaydı aynı şekilde kızmış olacaktın; başka bir şeye, bir fikre ama kızgınlık orada olmak zorundaydı. O senin kendi bilinçaltından gelmekte olan bir şeydi.
Herkes kendi varlığından ve davranışlarından sorumludur, tamamıyla sorumlu. Sorumlu olmaktan başlangıçta çok canın sıkılacak çünkü sen her zaman mutlu olmak istiyor olduğunu düşünmüştün; o halde nasıl olur da kendi mutsuzluğundan sorumlu olabilirsin? Her zaman mutluluktan uçmayı arzuluyorsun, nasıl olur da kendi kendine kızabiliyorsun? Ve bu yüzden sorumluluğu başkalarının üzerine atıyorsun.
Eğer sorumluluğu başkalarının üzerine atmaya devam edecek olursan şunu unutma ki bir köle olarak kalacaksın çünkü hiç kimse başka birisini değiştiremez. Başka birini nasıl değiştirebilirsin? Hiç birisi başka birini değiştirmiş midir? Dünyadaki en az yerine gelmiş dileklerden birisi başka birisinin değişmesini istemektir. Bunu hiç kimse bugüne kadar yapamadı, bu imkansızdır çünkü başka bir insan da kendinden menkul bir varoluş sürer; onu değiştirmezsin. Sorumluluğu başkalarının üzerine atmaya devam edersin ama diğerini değiştiremezsin. Ve sorumluluğu başkalarına attığın için de temel sorumluluğun sana ait olduğunu hiç göremezsin. Temel değişiklik kendi içinde gereklidir.
Tuzağa şu şekilde düşersin: Şayet tüm eylemlerinden, tüm ruh hallerinden sorumlu olduğunu düşünmeye başlarsan başlangıçta depresyona gireceksin. Ama bu depresyonun içinden geçebilirsen hemen sonra ışığı hissedeceksin çünkü artık başkalarından özgürleştin. Artık kendi kendine çalışabilirsin. Özgür olabilirsin, mutlu olabilirsin. Bütün dünya özgür ve mutlu olmasa bile farketmez. Ve ilk özgürlük başkalarına sorumluluğu atmayı bırakmaktır ve ilk özgürlük sorumlu olduğunu bilmektir. O zaman pek çok şey birden mümkün hale gelir.


Canlı olma armağanı… Osho’dan

Herkes seni geliştirmek için, *seni daha iyi yapmak için* çalışıyordu.
Herkes insanın başına gelmesi mümkün olan defoları, hataları, yanlışlıkları, zayıflıkları, kırılganlıkları işaret ediyordu.
Hiç kimse senin güzelliğini vurgulamadı, hiç kimse senin zekanı vurgulamadı, hiç kimse senin görkemini vurgulamadı.
Sadece canlı olmak öylesine büyük bir armağandır ki, ancak hiç kimse hiçbir zaman sana varoluşa müteşekkir olmanı söylemedi.
Tam aksine herkes homurdanıyor, şikayet ediyordu.
Doğal olarak hayatının en başından beri seni çevreleyen her şey, olman gereken şey olmadığını sürekli işaret ederse, olman gereken ve izlemen gereken büyük idealler vermeye devam ederse…
Senin oluşun asla onurlandırılmaz.
Senin geleceğin onurlandırılır; şayet güçlü, saygın, zengin, entelektüel; sıradan birisi değil, bir şekilde meşhur birisi olabilirsen.
Sana karşı olan sürekli koşullanma sende,
“Olduğum halimle bir şey eksik. Başka bir yerde olmalıyım, burada değil.
Olmam gereken yer burası değil; daha yüksek, daha güçlü, daha baskın, daha saygın, daha çok tanınan bir yerde olmalıyım,” düşüncesini yarattı.
*Senin başın, senin zihnin;* onların senin nasıl olman hakkındaki düşünceleri doğrultusunda, pek çok şekilde *pek çok insan tarafından dönüştürüldü.
*Kötü bir niyet yoktu. Anne baban seni sevdi, öğretmenlerin seni sevdi, toplumun senin birisi olmanı istedi.
Onların niyetleri iyiydi ancak, onların anlayışları çok sınırlıydı.
Onlar bir gülü, bir marigold yapmayı ve bunun tersini başaramayacaklarını unuttular.
*Yapabileceğin tek şey güllerin daha büyük, daha renkli, daha hoş kokulu olmasına yardım etmektir.*
Rengi ve hoş kokuyu oluşturacak tüm elementleri – ihtiyaç duyulan gübreyi, doğru toprağı, doğru zamanda doğru sulamayı – verebilirsin ama gül goncalarının nilüfer üretmesini sağlayamazsın.
*Ve şayet sen gül goncalarına,* “nilüfer üretmek zorundasın” fikrini vermeye
başlarsan – elbette ki nilüferler güzel ve büyüktürler – yanlış bir koşullanma veriyorsun.
Bu gonca, sadece *hiçbir zaman nilüfer üretememekle kalmayacak*;
onun tüm enerjisi yanlış bir yola yönlendirileceği için gül bile üretemeyecek çünkü *gül üretecek enerjiyi nereden bulacak*?
Ve onun nilüfer, gül üretmeyeceği meydana çıktığında elbette zavallı gonca
kendisini devamlı boş, engellenmiş, çıplak, değersiz hissedecektir.
İnsanların başına gelen şey budur.
Hep iyi niyetlerle insanlar senin zihnini çeliyor.
Daha iyi bir toplumda, daha çok anlayış sahibi insanlarla hiç kimse seni değiştirmeye çalışmayacak.
Herkes senin kendin olmana yardım edecek*; ve kendin olmak dünyadaki en zengin şeydir.*
*Kendin olmak;* hayatını anlamlı, önemli yapacak her şeyi, doymuş hissetmek için ihtiyacın olan her şeyi sana verir.
Sadece kendin olmak ve doğana uygun şekilde gelişmek hayatını doygunluğa eriştirir.
Gerçek zenginlik budur.
Gerçek güç budur.
*Herkes kendisi olarak gelişirse*
*bütün yeryüzünün* muazzam dayanıklılıkta, zekada ve eve dönmüş olmanın verdiği bir tamamlanmışlık halinde, bir coşku sahibi olan güçlü insanlarla dolu olduğunu göreceksin.
OSHO

Sevgi… Osho’dan

(Kitaptan alıntıdır)

İlk ve öncelikli şey kendine karşı sevecen olmaktır.
Katı olma; yumuşak ol.
Kendine  özen göster.
Kendini affetmeyi öğren.  Yeniden ve yeniden  ve yeniden ve yeniden … yetmiş
yedi kere , yediyüz yetmiş yedi kere..
Kendini affetmeyi öğren. Sert olma, kendine karşı çatışmacı olma.

O zaman çiçek açacaksın.
Ve bu çiçek açma sayesinde başka bazı çiçekleri cezb edeceksin.
Bu doğaldır.
Taşlar taşları çeker; Çiçekler çiçekleri  çeker.
Ve o zaman zarafeti olan, güzelliği olan, rahmeti olan bir ilişki vardır.
Ve öyle bir ilişki bulabilirsen ilişkin ibadete dönüşecek,
sevgin seni kendinden geçirecek
ve sevgi aracılığıyla Tanrı’ nın ne olduğunu bileceksin…
. . .
Bir  kez varlığının en derinine indiğinde gözlerine inanamazsın:
O kadar çok coşku, o kadar çok mutluluk, o kadar çok sevgi taşıyordun…
ve sen kendi hazinelerinden kaçıyordun.
Bu hazineleri ve onların tükenmezliğini bilerek, ilişkilerin içine,
yaratıcılığın içine girebilirsin.
İnsanlarla, sevgini paylaşarak onlara yardımcı olacaksın.
Sevginle insanlara değer  katacaksın;  onların saygınlığını yok
etmeyeceksin.
Ve hiçbir çaba sarfetmeden  onların da kendi hazinelerini bulabilmeleri için
bir kaynağa dönüşeceksin.
Ne yaparsan yap, ne üretirsen üret, mümkün olan her şeyin içine
sessizliğini, huzurunu yayacaksın.
Ancak  bu temel şey hiçbir ailede, hiçbir toplumda, hiçbir üniversitede
öğretilmez.
İnsanlar azap içinde yaşamaya devam eder ve kanıksanır.
Herkes mutsuzdur, o yüzden sen  de mutsuzsan hiçbirşey olmaz; sen bir
istisna olmazsın.
Fakat ben sana diyorum ki;
Sen bir istisna olabilirsin.
Sadece doğru yönde çaba sarf etmemiş durumdasın..

Osho