“Kötülüğün zaferi için gereken tek şey, iyi insanların hiçbir şey yapmamasıdır.” Gansgter Squad filmi; ilk dakikalarında Edmund Burke‘ ten yapılan bu alıntıyla beni içine alıverdi. Art Deco mekanlar, şık kadınlar ve erkekler, güzel müziklerle savaş sonrası dönemin yükselen değeri Los Angeles’de geçen filmde, Tarantinovari olmasa da bir gangster filminde olması gerektiği kadar kanlı sahneler var.
Brooklyn’li, şişkin egolu, eski boksör mafya babası Mickey Cohen rolünde Sean Penn zorlanmadan oynamış yine. Şehri haraca kesen, polisi ve yargıyı maaaşa bağlamış, şehrin yüreğine korku salmış Cohen’i durdurmak için polis şefi William Parker (Nick Nolte) bir grup polisi görevlendirmeye karar verir. Görevleri; rozetsiz, tutuklama yapmadan, en etkili şekilde mafya babasının kazanç kapılarını yok etmek ve onu ilk fırsatta adalete teslim etmektir.
Ekip yöneticisi John O’Mara rolünde Josh Brolin var. Kısa süre önce izlediğim için olabilir mi bilmem ama, bana MIB3 filminde K’yi canlandırdığı hallerini hatırlattı. Keskin bakışlı, neredeyse ifadesiz yüzle ortalıkta dolaşmasıydı belki de böyle düşündüren.
O’Mara’nın ekibi için görüştüğü kişilerden biri de Sgt.Jerry Wooters. Hafif bezgin tavırlı, çarpık gülüşlü Ryan Gossling de bu karakterde fazla zorlanmamış.
Film; Amerika’lı askerlerin denizaşırı zaferlerden başarıyla ve görevlerini yapmış olmanın verdiği gururla evlerine dönüp, günlük hayata geçiş dönemlerinde yaşadıkları ikilemleri de irdeliyor alttan alta. O devirlerde “travma sonrası stres” diye bir kavramın henüz söz konusu olmaması, başrol oyuncusu kahramanımızın aşırı şiddet kullanmasının da nedeni olabilir mi acaba.
Filmin yönetmeni Ruben Fleischer, Paul Lieberman’ın aynı adlı kitabından senayolaştıran Will Beall, müzikler ise Steve Jablonsky’ye ait.
1 martta gösterime girecek Gangster Squad adlı bu filmde diğer rollerde; Giovanni Ribisi, Emma Stone, Robert Patrick, Jon Polito’yu da izleyebilirsiniz.
Keyifli seyirler.