:::: MENU ::::
Posts tagged with: Kardelenler

Senede bir gün değil, hep kadınız

Her yıl 8 martta akıllara düşer kadınlar. Kocaman kocaman laflar edilir, devleti yönetenlerden, sanatçısına, öğretmenine, sokaktaki insanına kadar herkes hamasi laflar eder, bir gün sonra ettiği lafları unutur gider. 2002 den bu yana sistemli bir şekilde ötekileştirilmeye çalışılan kadınların, hayatın içinde aktif rol almaları istenmemekte. Taciz ve tecavüz durumlarında suçlu sadece kadın olarak gösteriliyor, hem de devletin yüce mahkemeleri, ilahiyat mezunu din bilginleri tarafından bile. Dekolte giyindin, saçın açık, boyandın, gece sokağa çıktın, bara gittin, içki içtin, sevgilin var e o zaman suçlusun, sorguya gerek yok, doğrudan infaz. Hükümetin yüksek kademesindekiler, kadına ikinci sınıf vatandaş olması yönünde tebliğlerde bulunup duruyor. Çocuk doğur, evinde otur, kocanın sözünü dinle, haklarından feragat et…. liste uzuyor gidiyor. Her gün 5 kadının öldürüldüğü ülkemde “Kadınkırım” hızla devam ediyor. Yaşam hakkı hepimizin en önemli anayasal hakkı olmaktan çoktan çıkarılmış durumda. 2002 yılında cinayetlerle katledilen kadınların sayısı 66 iken, 2007 yılında bu sayının katlanarak arttığını ve 1077’ye yükseldiğini görüyoruz. 2009 yılının ilk yedi ayında ise 953 kadın katledilmiş. 2010 yılında ise, 337 kadın en acımasız işkencelerle, kafaları baltayla, testereyle kesilerek, diri diri toprağa gömülerek,yakılarak, kurşunlanarak çok basit nedenlerle erkekler tarafından katledilmiş. Devlet ise dayak yediği, işkence gördüğü, ölümle tehtit edildiği için polise defalarca şikayette bulunan kadınları korumayarak kadın cinayetlerini meşrulaştırıyor. Erkek egemen sistem, son yılların en baskıcı ve kahredici günlerini yaşatıyor biz kadınlara. Meclisin yüzde 92si erkek, 275 koltukta kadın oturmadıkça da bu sorunlar çözülmeyecek. Nefret cinayeti, namus cinayeti, töre cinayeti … seç beğen al her model var. Kadınların artık bu konuda daha duyarlı ve aktif olmaları gerek. Güneydoğu’da yapılan bir araştırmada, araştırmaya katılan kadınların yüzde 46 sı erken yaşta zorla evlendirilmiş daha da acısı yüzde 20 si 12 yaşında bu küçük kadınların. Ülkenin yönetim kademesindekilerin, çeşitli yayın organlarında  kendi karılarını neredeyse çocuk yaşta aldıklarını gerine gerine anlatmaları ise durumu daha da vahimleştiriyor.
2010 yılında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nce 24 bin 48 hane ziyareti ve 12 binden fazla kadınla yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilen bir araştırma sonucuna göre;
-Türkiye’de kadınların yüzde 41.9’u fiziksel ve cinsel şiddete uğruyor.
-Yüzde 49.9’la en fazla şiddete maruz kalan kadınlar ‘düşük gelir’ grubunda. Orta gelir durumunda bu oran yüzde 41.8, ‘yüksek gelir düzeyin’de de yüzde 28.7.
‘-Çalışan’ kadınların yüzde 44.1’i, çalışmayanların yüzde 41.1’i şiddet mağduru.
-Eğitimsiz kadınların yüzde 55.8’i, lise ve üzeri eğitim alan kadınların yüzde 27.2’si şiddet mağduru.
-En az bir kez gebe kalmış her 10 kadından biri gebeliği sırasında şiddet yaşıyor.
-Kadınların yüzde 57.6’sı, üç veya daha fazla kez yaralandığını söylüyor.
-Erkeklerin ‘işten çıkmaya neden olma veya çalışmaya engel olma’ oranı düşük gelir seviyesindeki kadınlarda yüzde 21.5 iken, yüksek gelir düzeyindeki kadınlarda neredeyse aynı: Yüzde 21.2.
-Yaşadığı şiddetini kimseye anlatmayan kadın oranı yüzde 48.5. Düşük gelir düzeyinde bu oran yüzde 54.1, yüksek gelir düzeyindeyse yüzde 37.5.
-Şiddet yaşamış kadınların yüzde 33.7’si ‘hayatına son vermeyi düşündüğünü’ söylüyor. Düşük ve yüksek gelir grubunda bu fikri aklından geçiren kadın oranı aynı, yani yüzde 34.6.
Şiddet görenlerin yüzde 12.4’ü intiharı denemiş. Düşük gelir düzeyinde bu oran 12.4 iken, yüksek gelir düzeyinde yüzde 11
Utanç verici rakamlar bunlar, yürek burkan rakamlar. Lafa gelince herkes coşuyor, ama eylem yok.
Bu yıl biraz çaba gösterelim, aktif olarak derneklerde görev alalım, yakın çevremizden başlayarak, “Kadına Şiddete Hayır” kampanyalarına destek verelim. Kız çocuklarının eğitimine gönül veren herkese yardım etmeye çalışalım. Cinsiyetinden dolayı doğduğu günden başlayarak horlanan, yaşam hakkı elinden alınan kadınlara yardım edenlere destek olalım.
Sadece bir gün değil, yaşadığımız her an kadın olma hakkının, ülkemizde yaşayan her kadına tanınması için elimizden ne geliyorsa yapalım.

Bir Cumhuriyet kadını… Prof.Dr.Türkan Saylan

turkansaylan1

90’ların başında duymaya başladım Türkan Hocamın adını. Sonra da hep takipte oldum. Küçük teyzemin de gönüllü olarak destek verdiği ÇYDD çalışmaları sırasında da tanışma şansına eriştim. Çevresine verdiği ışığı fark etmemek mümkün değildi. Enerjik, pırıl pırıl bakan gözleri, dimdik ve güvenli duruşu ile etkileyemeyeceği kimse yoktur diye düşünmüştüm.
Cüzzam gibi adıyla bile insanları sindirebilen bir hastalığı, coğrafyamızdan silmeyi başaran çalışmalarıyla da birçok kişinin kalbinde taht kurmuştu. Hayatının her safhasında, çevresi için çalışan, didinen bu harika insanı 18 Mayıs 2009 günü sabaha karşı kaybettik. Son zamanlarında hastalığının ağırlaşması nedeniyle uyutulan Türkan Hocam’ı saygıyla selamlıyorum.

turkan-saylan
Affet bizleri Türkan Hocam, size yeterince destek veremedik, salyalar akıtarak saldıran kuduruklara karşı sizi yeterince savunamadık. Ama Kardelenleriniz sahipsiz kalmayacak söz veriyorum, kendi adıma elimden gelen desteği vereceğim, Atatürk’ün çağdaş Türkiye’sine yakışır kız öğrenciler için. İnanıyorum ki bu ülke ancak kadınları daha eğitimli olursa çağdaş uygarlık düzeyine erişebilir. Çünkü her bireyi bir “anne” büyütür ve hayata hazırlar. Kadınları cahil bırakılmış bir toplum, kolayca otlatılan koyunlar gibidir.
Hakkım sana helal olsun Türkan Hocam, mekanın cennet olsun.

Prof. Dr. Türkan Saylan kimdir?

1944 – 1946 yıllarında Kandilli İlkokulu ve 1946 – 1953 yıllarında Kandilli Kız Lisesinde okumuştur. 1963de İstanbul Tıp Fakültesini bitirmiştir. 1964 – 1968 yılları arasında Sosyal Sigortalar Nişantaşı Hastanesinden Deri ve Zührevi Hastalıklar Uzmanlığını almıştır. 1968 yılında İÜ İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalında Başasistanlığa başlamıştır. 1971de İngiliz Kültür Heyetinin bursuyla İngilterede ileri eğitim görmüş, 1974 de Fransada 1976da yine İngilterede kısa süreli çalışmalar yapmış, 1972de doçent, 1977de profesör olmuştur.

1976 yılında lepra (cüzzam) çalışmalarına başlamış, Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfını kurmuştur. 1986da kendisine Hindistanda “Uluslararası Gandhi Ödülü” verilmiştir. 2006 yılına kadar Dünya Sağlık Örgütünün Lepra konusunda danışmanlığını yapmıştır. Uluslararası Lepra Birliğinin (ILU) kurucu üyesi ve Başkan yardımcısıdır. Avrupa Dermato Veneroloji Akademisinin ve Uluslararası Lepra Derneğinin üyesidir. Dermatopatoloji Laboratuvarının, Behçet Hastalığı ve Cinsel İlişkiyle Bulaşan Hastalıklar Polikliniklerinin kurulmasında yer almıştır.

1981-2002 yılları arasında 21 yıl, gönüllü olarak Sağlık Bakanlığı İstanbul Lepra Hastanesi Başhekimliğini yapmıştır. 1982 – 1987 yılları arasında, İstanbul Tıp Fakültesi Dermatoloji Anabilim Dalı Başkanlığını, 1981 – 2001 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Lepra Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğünü yürütmüştür. Aynı kliniğin öğretim üyesi olarak 2002 yılı sonuna kadar çalışmış ve 13 Aralık 2002 tarihinde emekli olmuştur.

1989da, bir grup Atatürkçü aydın tarafından devrim yasalarını ve laik düzeni koruyup geliştirmek amacıyla oluşturulan Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğinin (ÇYDD) kurucularındandır ve halen Genel Başkanlığını yürütmektedir. 1990da oluşan “Öğretim Üyeleri Derneği”nin kurucusudur ve ilk dönem II. Başkanlığını yapmıştır. 1990da oluşturulan “İÜ Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi”nin kuruluşunda görev almış ve 1996ya kadar Müdür Yardımcılığı ile Kadın Sağlığı derslerinin koordinatölüğünü yapmıştır.

1995’de mezun olduğu lise için oluşturulan Kandilli Kız Lisesi Kültür ve Eğitim Vakfı (KANKEV) nın ve 1995de kurulan Türkiye Çağdaş Yaşamı Destekleme Vakfı (TÜRKÇAĞ) nın kurucusu ve başkanıdır. Birçok mesleki ve sosyal derneğin üyesidir.
1996da İstanbul Üniversitesi kendisine “Atatürk İlke ve Devrimleri” ödülünü vermiştir. İngiltere dermatologlarının derneği olan Dowling Kulübü (1978) ve “Kuzey Amerika Klinik Dermatoloji Derneği” (1996) tarafından onur üyesi seçilmiştir. Bugüne kadar çok sayıda ödüle layık görülmüştür. “Atatürk İlke ve Devrimleri Ödülü” İstanbul Üniversitesi (1996) , “Ülkemizde Yılın Kadını Ödülü” (1990) , “Melvin Jones Ödülü” (1991) , “Atatürkçü Düşünceye Hizmet Ödülü” İncirli Lions (1996) , “Kuvayi Milliye Ödülü” Haliç Rotary (1997) , “Fahrettin Kerim Gökay Ödülü” Türk Lions Vakfı (1997) , “Türkiye Ziraatçiler Birliği Dayanışma Ödülü” (1998) , “75. Yıl Ödülü” Türk Kadınlar Birliği Şişli Şb. (1998) , “Uğur Mumcu – Muammer Aksoy Ödülü” ADD İstanbul Şubesi (1999) , “Rıfat Ilgaz Kültür Merkezi Onur” Ödülü” (2000) , İtalya “Foyer des Artistes Kurumu Ödülü” (2001) , Cüzzamlı Hastalara verdiği uzun süreli hizmet ve getirdiği bakış açısı nedeniyle “Hasta ve Hasta Yakını Hakları Derneği 2001 Yılı Ödülü”, “Atatürk Ödülü” Amerika / Atatürk Topluluğu (2001) , “Sanat Kurumu Onur Ödülü” (2002) , “Atatürk / Çağdaşlık Ödülü” Dünya Atatürkçü Kuruluşları (10 Kasım 2003) , “Üstün Hizmet Ödülü” Yıldız Teknik Üniversitesi (2004) , eğitime yaptığı katkılar nedeniyle “Eğitim Ödülü” TED Koleji, “kendinden once hizmet” ilkesine örnek davranışı nedeniyle “100. Yıl Mesleki Başarı Ödülü” Rotary Kulübü, “İnsan Hakları Ödülü” İzmir Karşıyaka Belediyesi (2004) , “Türkiyenin En İyi Eğitimcisi” Ödülü – Tempo Dergisi (2004) , Kültür Üniversitesinin İstanbul genelindeki üniversitelerin öğrenci ve öğretim üyeleri arasında yaptığı anket sonucunda “Yılın En Yürekli Kadını Ödülü” (2004) , “Puduhepa Ödülü” – Adana Kütür Sanat Derneği (2005) , “Meslek Hizmetleri Ödülü” Ankara Emek Rotary Kulübü (Ekim 2005) , “Toplumsal Barış Ödülü” Barış Radyo, “İnsan Hakları, Demokrasi, Barış ve Dayanışma Ödülü” – SODEV Sosyal Demokrasi Vakfı (2005),”İyi Kalpli Ol Ödülü” Türk Kalp Vakfı (2006) , “Yılın Başarılı İş Kadınları Ödülü” Dünya Gazetesi (2006) , “ÇEK Eğitim Ödülü”, Çağdaş Eğitim Kooperatifi (2006) .
Gönüllü kuruluş olarak; ÇYDDnin Genel Başkanlığını, TÜRKÇAĞ ve KANKEV Vakfı Başkanlığı ile Cüzzamla Savaş Derneği ve Vakfı Başkanlığını, sürdürmektedir.
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel tarafından 31 Mart 2000 tarihinde Sosyal Hizmetler Danışma Kurulu üyeliğine seçilmiştir.
Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer tarafından 2 Şubat 2001de YÖK üyeliğiyle görevlendirilmiş ve bu görev Şubat 2007de bitmiştir.
2003 – 2004 arasında Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu üyeliği ve İstanbul İl İnsan Hakları Kurulu üyeliklerinde bulunmuştur.
2005 yılı başı olarak, toplam 440 yayını bulunmaktadır. Bunların 50si yabancı dergilerde yayınlanmış tıbbi çalışmaları, 204ü tıbbi, sosyal ve siyasal içerikli gazete makaleleri, 186sı ise Türkçe tıbbi dergilerde ve kongre kitaplarında yayınlanmış araştırma, derleme ve olgu bildirimleridir.
2si kitap, 3ü seminer kitabı olmak üzere 5 yayını editör grubunda yer almıştır. 1. Basamak Sağlık Hizmetlerinde Deri ve Zührevi Hastalıklar El Kitabı adlı ve 5 baskı yapan ders kitabı, makalelerini içeren ve üç baskı yapan Cumhuriyetin Bireyi Olmak, çocukluk yaşamını anlatan ve 4 baskı yapan “AT KIZ”, son yazılarının toplandığı ve 2003de yayınlanan Cumhuriyetin Bireyi Olmak II, 2004te Mehmet Zaman Saçlıoğlunca kaleme alınıp T. İş Bankasınca bastırılan, yaşamının öyküsünü içeren ve altı baskı yapan Güneş Umuttan Şimdi Doğar, 2006da yayınlanan Cumhuriyet Radyoda konuklarıyla yaptığı söyleşilerden oluşan “Geçmişten Geleceğe Radyo Cumhuriyette Çağdaş İnsan Söyleşileri” olmak üzere altı kitabı yayınlanmıştır. 2005de Cumhuriyetin Bireyi Olmak I ve II, son dönem yazıları da eklenerek genişletilmiş ve birleştirilmiş baskı şeklinde yayınlanmıştır. Zehra İpşiroğlunun Türkan Saylanla yaptığı, uzun zaman dilimini içine alan bir söyleşiyi kapsayan kitap Yapıcılığın Gücü 2006da yayınlanmıştır.
14 Nisan 2007 Ankara-Tandoğan ve 29 Nisan 2007 İstanbul-Çağlayan mitinglerinin organizasyonunda ve icrasında bulunmuştur.
Biri grafiker diğeri hekim iki oğlu ve iki torunu vardır.