Başlığı bir başarı gibi algılayanlar varsa çok yanılıyorlar. Kişi başı 18 gramlık günlük tuz tüketimi, ülkemizdeki yüksek tansiyon hastalıklarının ve buna bağlı olarak da kronik böbrek hastalıklarının artmasında büyük rol oynuyor. 18-21 mayıs tarihleri arasında dünyanın en önemli bilim insanlarını İstanbul’da ağırlayan ERA-EDTA 50. yıl kongresi; bu konuda son yıllarda kaydedilen ilerlemelerin görüşe sunulacağı toplantılara ev sahipliği yapıyor.
Sevgili Zeyno Tüzkan’ın davetiyle katıldığım bilgilendirme toplantısında, açılış konuşmasını yapan ERA-EDTA başkanı Belçika’lı Prof. Raymond Vanholder; kronik böbrek hastalıklarının her ülkede çok yüksek rakamlara ulaştığını belirtti. Bu hastalıkların tedavisinin ülke bütçelerine önemli yükler getirdiğini ve önleyici tıbbın da burada devreye girdiğini sözlerine ekleyen Vanholder, bilgilendirmenin öneminin de altını çizdi. Daha sonra söz alan kongre başkanı Prof. Gültekin Süleymanlar; erken tanısı zor olan KBH nın ülkemizde her altı kişiden birinde görüldüğünü belirtti. Giderek artan sıklığı, yol açtığı yüksek sakatlık ve ölüm oranları, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkilemesi, farkındalığının düşük olması ve tedavisi için gereken böbrek işlevini yerine koyma tedavilerinin yüksek maliyetleri nedeniyle toplumsal yükü büyük olan bir hastalık olduğunu da sözlerine ekledi. Geçtiğimiz 10 yılda diyaliz ve transplantasyonun kümülatif global maliyetinin 1 trilyon doları geçtiği hesaplanmış. Ülkemizde diyabet sıklığı son 10 yılda iki kat artmış ve gelecekte diyabetik böbrek hastalığı sıklığı ve ilişkili sorunlarda daha da artacağı öngörülüyor. KBH nın diyabetten başka önemli bir nedeni de hipertansiyon olduğunu belirten Süleymanlar; dünyadaki sıklığı değişmekle birlikte ülkemizde yetişkin nüfusun yaklaşık 1/3 ünde hipertansiyon bulunduğunu, hipertansiyonun böbrek hastalığının nedeni olduğu kadar böbrek hastalığının ilerlemesinde de rol oynayan en önemli faktör olduğunu da sözlerine ekledi. Prof. Cengiz Utaş ise böbrek dostu beslenme konusunda ipuçları verdi konuşmasında. Yemeğin tadına bile bakmadan tuz ekme alışkanlığımızdan vazgeçerek bile fayda sağlayabileciğinizi biliyor muydunuz? Beyaz peynir, zeytin, salça, turşu, beyaz ekmeğin ve lokantalarda pişirilen yemeklerin baş suçlular olarak sahneye çıkarıldığı konuşmalarda; sanayileşmiş gıdaların kullandığı MSG den (monosodyum glutamat) ve mısır şuruplu, suni tatlandırıcılı gıdalardan hiç söz edilmemesi beni oldukça rahatsız etti. Kolalı içecekler, çipsler, şekerli gıdalarla giderek obezleşen toplumlarda; kronik böbrek hastalıklarının sadece fazla tuz tüketiminden olduğundan söz etmek, bazı bilgileri görmezden gelmek gibi geliyor bana. ERA_EDTA Bilim Komitesi Başkanı ve Avrupa Pediyatrik Nefroloji Topluluğu (ESPN) Başkanı Prof. Rosanna Coppo; ERA-EDTA bilimsel programının Pediyatrik Nefrolojiye odaklandığını, kongre boyunca sempozyum, mini-dersler, ücretsiz bilgilendirmeler ve uzmanlık dersleri düzenleneceğini belirtti. Program dahilinde üriner sistem bozukluklarının önlenmesi ve erken teşhisten, böbrek fonksiyonlarının kaybı ve diyalize doğru ilerlemeyi önlemek için en iyi terapötik araçların kullanımıyla ciddi vakaların teşhisi ve yönetimine kadar Pediyatrik Nefrolojinin çeşitli alanlarında katılımcıların bilgilendirileceğini de sözlerine ekledi. Prof. Oğuz Söylemezoğlu da çocuklarda tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonlarının uzun dönemde büyüme geriliği, hipertansiyon, renal skarlaşma ve böbrek yetmezliği gibi komplikasyonlara neden olacağından söz etti. Ev dışında idrar yapamamanın ciddi bir sorun olduğunu ve böbreklerde hasara yol açtığını da belirten Söylemezoğlu; Türkiye’deki nefrologların Avrupa’daki meslektaşlarından çok ileri düzeyde olduklarını da sözlerine ekledi.
Posts tagged with: ERA-EDTA