Sanki dün gibi herşey. 2005 yılının onca hay huyunda, içimi açan beni mutlu eden bir haberdi Defne’min doğumu. Annesi İrem’le BEÇGroup’ta çalıştığım yıllarda tanışmıştık. Kısa sürede iyi dost olduk. İşten ayrıldıktan sonra da görüşmeye devam ettik. Defne doğduğunda torunum olmuş gibi gelmişti bana. İlk zamanlar oldukça zor bir bebekti, sonra yavaş yavaş büyüyüp bir şirinlik muskasına dönüştü. Bebekliğinden itibaren gördüğü yüzlerden biri olma avantajımı; Defne’m ayaklanıp, dillendiği yıllarda birlikte eğlendiği oyun arkadaşı olmaya kullanmıştım. Annesi ile babası azıcık nefes alsın diye Defne’ye arkadaşlık ediyordum. Her çocuk gibi o da anneciğine çok düşkündü. Hatta 6-14 ay arası “İremin Kenesi” lakabını hak edecek kadar yapışıktı anacığına. Birlikte pek eğleniyorduk. Küçük çocukların attığı kahkahaların verdiği keyfi verebilecek çok az şey var yeryüzünde. Hatta arada annesinin yerine okula onu almaya gittiğimde “Mügem gelmiiiiş” diye koşarak gelmiyor mu, içimin yağları eriyor. Defnem artık kocaman bir genç olacak yakında. Robert Kolej’in yuvası onu çok geliştirdi. Zaten çok zeki ve algıları açık bir çocuk olduğu için kolayca yabancı dili de kavradı. Nisan başında okul arkadaşlarıyla yapılacak doğum günü var. Annesine Barbie’li pasta siparişi vermiş bücürüm. Çukulata Büyücüsü‘de bir tanecik kızı için bütün hünerini gösterecektir eminim. İyi ki doğdun Defne’m, sağlıklı, mutlu ve keyifli bir ömrün olsun.
Posts tagged with: Defne Durukan