“Happiness is not something ready made. It comes from your own actions.” Dalai Lama
Bir Paragraf ve Bir Fotografın Hatırlattıkları
“Hayatımızdaki tüm değişimler ve gelişimler radikal olaylardan sonra olmuştur. Belli bir farkındalık ve aydınlanma seviyesinden sonra belki buna gerek yoktur ama o an için ‘negatif’ değerlendirdiğimiz olayları çok sonraları sağduyuyla incelediğimizde ‘iyi ki olmuş’ diyeceğimiz bir noktaya kadar varır konu.”
Bu paragraf ve bir ara paylaştığım üzerinde Dalai Lama’dan bir alıntının olduğu fotografın altına gelen yorumların düşündürdükleriyle birleşince, kafamdakileri yazıya dökmeye karar verdim.
Yaşadıklarımdan dersler çıkarmaya başlamam yazıda söz edildiği gibi radikal bir olaydan sonra gelişti. Çok kısa sürede ağır maddi kayıplara uğrayınca, yaşama ve düşünce biçimimi değiştirip, kendimi yeniden keşfetmem gerektiğinde, o zamana kadar fark etmediğim güçlü bir tarafım olduğunu gördüm “değişime uyum sağlayabilmek”. Uyum süreci hiç kolay değildi, öğrenilmiş çaresizlik yıkıcı, silkelenmek oldukça zorlayıcı oldu, ama imkansız değildi. Kimimiz bir haftada atlatır bu durumları, kimimiz bir ayda. Panik duygusu, kendini değersiz hissetmek, başarısız olduğunu düşünmek yavaşça uzaklaşır hayatınızdan, hem sizin çabalarınız, hem sevdiklerinizin ve dostlarınızın desteğiyle uçar gider uzaklara. Eskiden olduğu gibi her istediğinizi yapmanız mümkün olmayabilir; mesela evladınız dünyanın diğer ucunda hastanede yatarken siz yanına uçamazsınız, maddi gücünüz olduğu zamanlarda yaptığınız gibi yüzme havuzu olan spor salonlarına gidemezsiniz, çok sevdiğiniz parfümü satın alamazsınız, bazen öyle gün olur ki, o çok sevdiğiniz simitin bile sadece kokusunu içinize çekip yanından geçmeniz gerekir. Hepsi geçici duygular, ilk zamanların paniğiyle “ne yapacağım ben” duygusu sizden uzaklaşmaya başladığında; yaşadığı her andan keyif almayı deneyen birine dönüşeceksiniz. Güneşli bir günün sabahına uyandığınızda, sağlam olduğunuz için şükretmeyi öğreneceksiniz. Sizi seven ve yeniden ayakta durduğunuzu görmekten mutluluk duyan dostlarınız olduğu için de şükredeceksiniz. Alışveriş etmenin çılgınca büyüsünden kurtulduğunuzda, az paranız olması fikri sizi eskisi kadar korkutmayacak. 2 yıldan fazla süredir giymediğiniz kıyafetlerinizi, ayakkabı ve çantalarınızı ihtiyacı olanlara verdiğinizde kendinizi çok şanslı hissedeceksiniz. Arada şapşalın biri çıkıp “hep bu kırmızı hırkayı giyiyorsun” dediğinde içiniz acıyabilir tabii, ama gülümseyecek ve aslında ne kadar büyük bir aşama kaydettiğinizi görüp kendinizle gurur duyacaksınız. Daha büyük evler, daha yeni model telefonlar, en havalısından giysilere çok da ihtiyacınız yok, eşyaların kölesi olmayı bıraktığınızda, kendinizde hissedeceğiniz hafiflik ve mutluluğu daha önce neden fark etmediğinizi düşünüp yine gülümseyeceksiniz. Bazen 5 liraya bulduğunuz bir fular, katıldığınız toplantıdaki en dikkat çekici kadın olmanıza yardım edebilir, yeter ki en önemli aksesuarınız olan gülümsemenizi yanınıza almayı unutmayın. Ezber bozmak zor iş, hayat sizi zorlamadan, yıkıcı darbeler almadan, düşünce biçiminizi değiştirmeye bakın. Bir başka dünya mümkün; uyum sağlamaya çalışmak da mümkün. Öğretilmiş zorunluluklardan kurtulmaya başlayın; sevmediğiniz bir işte itilip kakılmaktan vazgeçin, kullanmadığınız eşyaları paylaşın, paranın karşılayamayacağı bir şeyler yapmaya çalışın. Çevrenize daha dikkatli bakın, sevdiklerinize daha fazla vakit ayırın. Kimse size iş yerinde fazla kaldığınız saatler için madalya takmayacak, buna karşılık 2 sayfa daha masal okuduğunuz için çocuğunuzun yüzünde göreceğiniz mutluluk ikramiyelerin en büyüğü değil mi sizce de.
Daha yazacak çok cümlem var, onları da başka bir yazıya saklayayım ve sizlere birkaç link önereyim. Lütfen vakit ayırıp okuyun, belki bir sonraki adımınızda yardımı olur.
http://zumbara.com
http://zerocurrency.blogspot.com/
http://www.reconomy.org/