:::: MENU ::::
Posts tagged with: Cumhuriyet

Can Dündar’dan Mustafa Kemal Atatürk belgeseli…

Ebru Baranseli arkadaşım eklemişti bu notu, 11 Eylül 2008 saat 01.54’de. Bu kadar keskin bir hafızam elbette yok, Friendfeed sağolsun hafıza sorunlarına bire bir. Linke tıklayıp fragmanı izlediğimde; hem görüntüler, hem müzik tüylerimi diken diken etti. Atatürk’ü ilkokullarda gencecik zihinlere sadece karga kovalayan biri işte” diye anlatanlara inat, keyifli bir belgesel geliyor. Mustafa bizlerden biri, babasını genç yaşta kaybeden bir çocuk. Heyecanları, coşkuları olan, biraz da sıra dışı bir çocuk. İşte Can Dündar bizlere Sarı Zeybek’te Ata’nın ulusuyla geçirdiği son günlerini anlattığı belgeselden sonra, yine tutkunu olacağımıza inandığım; Atatürk’ün çocukluk ve ilk gençlik yıllarını anlatan bir belgeselle geliyor beyazperdeye. NTV sponsorluğunda gösterilecek bu güzel belgeseli mutlaka izleyin. Ailenizdeki, yakın çevrenizdeki çocuklar ve gençlerin de izlemesini sağlayın. Kendilerine rol modeli olarak Polat Alemdar’ı değil de; kralların, prenslerin devlet başkanlarının hayranlığını kazanmış, hatta” Atatürk gibi bir lider yüz yılda bir gelir, o da bizim karşımıza çıktı”  dedirtmeyi başaran  bu muhteşem lideri örnek almalarını sağlayın.  Linke tıklayın; fragmanları, kamera arkası görüntüleri izleyin. İyi seyirler.

http://www.mustafa.com.tr


Alışmayacağım, uyuşmayacağım…

Değerli yazar Erdal Atabek’in bir yazısını hatırladım gazete başlıklarına bakarken. “Alışırsınız, uyuşursunuz tepki  vermemeye başlarsınız” diyordu Üstad. Yaşadığımız son 8 yıla bakınca neleri görmezden gelip, başımıza ne çoraplar örülmesine sebep olduğumuzu, yürek daralmasıyla fark ediyorum. Yine aynı yazısında der ki Atabek Hocam; “Korkmayın her yerde konuşun, konuyu siz açın; takside taksiciye konuşun, apartmanda kapıcıyla konuşun, sakallı gazete bayinizle konuşun, eve gelen gündelikçiye konuşun.”  Ben de her fırsatta, kulaktan dolma yanlış ve yanlı bilgilerle donatılmış insanlara rastladığımda, gücümün yettiği, dilimin döndüğü kadarıyla gerçekleri görmelerini sağlamaya çalışıyorum. Atatürk’e dil uzatıp, izlerini silmeyi başaramadılar ya, uzunca bir süredir “Büyük Şef” dönemini eleştiriyor gafiller. Neymiş efendim “, şeker karaborsaymış, karneyle ekmek yedirmiş, adaları vermiş, atak davranmamış, karlı çıkabilirmişiz halbuki”  bu kadar yüreksiz ve cahil olmayı nasıl başardıklarını çok merak ediyorum. İkinci Dünya savaşı sırasında Yunan komşularımızın açlıktan kırıldığı yıllar birçok ülke için kıtlık yıllarıydı. Genç Cumhuriyetimiz; bir yandan üzerinden çok kısa süre geçmiş bir büyük savaşın yaralarını sarmaya çalışıyor, bir yandan da kapı komşularını vuran bir savaşta taraf olmamaya çalışıyordu. O  günleri tek bir vatan evladı kaybetmeden atlatabildikse bunu “Büyük Şef” ve kabine arkadaşlarına borçlu olduğumuzu hatırlayalım. Lütfen sizler de yakın tarihimiz konusunda ileri geri konuşanlara belgelerle laflarını yutturun. Beyazıt Kütüphanesi’nde bütün kayıtlar halka açık, dileyen ulaşır, okur. İnternet bilgileri yönlendirilebilen  bilgiler, ama o günlere ait gazeteleri değiştirmek mümkün değil.


Sayfalar:1234567