:::: MENU ::::
Posts tagged with: Çağan Irmak

Üç şekerli insanlar… Dedemin İnsanları


Bu sabah Çağan Irmak’ın yeni filmi “Dedemin İnsanları’nı izledim. Hissedeceklerinizi etkilememek adına fazla birşey yazmak istemiyorum. Filmin konusuna, fotograflarına, fragmanına internetten kolayca ulaşabilirsiniz.

Kökleriniz nereden olursa olsun bu filmi izleyin, özellikle benim gibi bir yanınız suyun öte tarafına aitse mutlaka izleyin. Muhteşem oyunculuklarla, tadı damağınızda kalacak görüntülerle bezenen bu filmle; suyun ayırdığı iki yakanın güzel insanlarına çektirilen acıların tanığı olun. Aynı dönemleri anlatan Dido Sotiriyu’nun “Benden Selam Söyle Anadolu’ya” adlı kitabını da okudunuzsa ne demek istediğimi daha iyi anlarsınız.

Hırstan gözü kararmış insan müsveddelerinin, politik oyunlarla birbirinden ayırdığı iki yakanın güzel insanlarını tanıyın. Kaybettirilmeye, yok edilmeye çalışılan sevgi, dostluk, arkadaşlık, komşuluk, kadir bilirlik, yardımseverlik gibi duyguların yeniden keşfedileceği bir yolculuğa çıkın.

Kirli amaçlar uğruna kardeşi kardeşe kırdıranları hatırlayın. Her parçası ayrı güzel bu topraklarda; huzur, dostluk ve sevgiyle yaşamayı öğrenmemiz gerek.

Dostluğun, sevginin, yardımlaşmanın daha çok yer alacağı bir dünya hayalinizden vazgeçmeyin, genlerinizde var biliyorsunuz, aynı topraklarda yıllarca keyifle yaşayan, komşusu açken yemek yiyemeyen, “olan var olmayan var” diyerek gösterişten kaçınan o güzel insanların, güzel atlara binip uzaklara gitmediklerini, içimizde bir yerlerde olduğunu hatırlayın ve hatırlatın.

Filmi izlerken sıkça duyacağınız “Üç şekerli insanlar” dan olun, hayata farklı yerlerden bakmayı deneyin. Topraklarını terketmek zorunda kalan, güzellikleri ardında bıraktığını düşünüp üzülenlere gülümseyerek dostluğunuzu vermeye çalışın.

Teşekkürler Çağan Irmak ve emeği geçen herkes, “Bizim İnsanlarımız” ı hatırlattığınız için, yine ağlarken güldürüp, gülerken ağlatabildiğiniz için.


Kader değiştirilebilir mi?

Bu cümlenin sorulduğu mesajı aldığımda “değiştirilebilir” diye düşündüm, hemen verilen linke tıkladım ve seçimimi işaretledim. Benim gibi düşünen pek çok insan, sadece işaretlemekle kalmamış, yaşadıklarından örnekler de vermişlerdi. Karşıt düşüncede olanlar da kendi deneyimlerini ve fikirlerini paylaşmışlardı, onları okumak yerine olumlu düşünceleri olanları okumayı tercih ettim.
Bu ilginç çalışma; Fikri Mühim ekibinin, Çağan Irmak’ın 19 kasım tarihinde gösterime girecek olan “Prensesin Uykusu” adlı yeni filmi için hazırladıkladıkları bir “ağızdan ağıza pazarlama” kampanyasıydı. Bir filmin vizyona girmesi öncesinde uygulanan ve katılımın rekor seviyede olduğu böyle keyifli bir çalışma için Renan Tavukçuoğlu şahsında bütün Fikri Mühim ekibini kutluyorum.
Dün öğle saatinde de filmin öngösterimi vardı. Değerli eleştirmen Attila Dorsay ve Çağan Irmak’ı bir köşede sohbet ederlerken görünce, kendilerinden izin alarak fotoğraflarını çekiverdim.
Büyük bir keyifle izledim filmi; konusu, oyunculuklar, Redd grubunun müzikleri bir bütün olup sarıp sarmalayıverdi beni. Film süresince Aziz ve Neşet karakterlerinin başına gelenlere kahkahalarla gülerken, aynı anda gözlerimden süzülen yaşlara da engel olamadım. Sizleri bilemem ama, sinema benim için eğlence demek. İzlediğim film; içimi daraltıp, ensemi karartıp, süngümü düşürmemeli. İzledikten sonra umut dolmalı içim, “evet ya, hayat güzel işte” demeliyim. Paramın karşılığı olmasından çok daha öte birşey, dört elle hayata tutunma duygusu vermeli..
Prensesin Uykusu‘ndan çıktığımda, tam da bu hisler içindeydim. Gösterime girdiğinde ıskalamamanız gereken bir film yapmış Çağan Irmak ve bütün ekip. Aziz, Neşet, Kahraman Amca, Hacer Ana karakterlerini saygıyla selamlıyorum, müthiş performansları için. Kadrodaki herkes harika, ama bu dört kişinin yeri ayrı. Işıl Yücesoy’un sedye ile hastaneye getirildiği kısacık sahnedeki bakışı da ödüllük bir bakıştı. Daha fazla söz edip, uyanınca okunması gereken bir masal olan bu filmin keyfini bozmak istemem.
Son olarak söylemek istediğim şey ise, Aziz’in deftere yazdığı paragrafın ders gibi okunması arada sırada.
“Kader değiştirilemez, değiştirilirse kader olmaz diyenler var. Olmasın varsın. Hiç bir şeyin değiştirilmeyeceği bir dünyada yaşamak ne umutsuzca olurdu öyle değil mi? Başına gelmiş kötü bir olay, öyle bir gün gelir ki olması gerektiği için olmuş ve daha iyi bir şeye neden yaratmıştır. Bilemezsin.”