:::: MENU ::::
Posts tagged with: Ashoka

BİR KİTAP ÖNERİSİ ve İMZA GÜNÜ

Sizlere değerli bir dostun kitabından söz etmek istiyorum bu sabah. Hoş bir rastlantıyla kesişti yollarımız 5 yıl önce. Birlikte 2 ayrı sosyal fayda sağlayan derneğin kuruluşunda yer aldık ve çalıştık sevgili Şeyda ile. Anlatacak çok hikayesi olan, çalışkan, iyi eğitimli, neşeli, heyecanlı bu genç kadınla pek keyifli sohbetlerimiz oldu. Programlarımızı çakıştırabilsek sohbetlere kaldığımız yerden aynı hızla devam edebileceğimize de eminim ????

101 Tavsiye Seçım Nasıl Kazanılır? Kitabını keyifle okuyacaksınız, kitaptaki tavsiyeler bana göre sadece seçim kazandırmakta değil, iş ve özel hayatınızda da yardımcı olacaklar. Bir röportajında şöyle demiş Şeyda; “Türkiye’nin kahvelerinde, sokaklarında, evlerinde, gündelik sohbetlerin önemli konularından biri de politika. Özellikle seçim kampanyaları süresince ya da seçimlerden sonra herkesin sonuçlarla ilgili bir fikri oluyor. Kaybeden tarafı suçlamak veya makus talihimizden şikayet etmek alışageldiğimiz bir durum. Oysa yapılması gereken tek şey; ‘Nasıl Kazanırız?’ sorusunun cevabını vermek. ”

Kitabı okurken yaşı 50lerin üzerinde olanlar kimi zaman üzülerek, kimi zaman gülümseyerek hatırlayacakları notlara rastlayacaklar. Öğrenciler ve genç okurlar, tabii özellikle siyaset yapmak isteyenler için pek leziz bir başucu kitabı olmuş.

En değer verdiğim politikacı Ecevit’ten söz ettiği ve benim de bilinçle deneyimlediğim ilk seçim olduğu için kitaptan kısa bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

‘Halk, düzeni değiştirme kararını verdi. Dursam beni aşar…’ diyerek Türkiye’nin ekonomik, siyasal yapısında değişimin gerekliliğine dikkat çeken Bülent Ecevit, umudu örgütleyerek 1977’de başarıya ulaştı. Söyleyecek bir sözü, anlatacak bir hikayesi olan ve tabii bunu seçmene, kendisini takip eden insanlara iletmek için elinden gelen çabayı gösteren bir liderin ikna edemiyeceği kimse yok. Türkiye’de sol akılın iktidar olamayacağını iddia ederek, bu ön yargının neden olduğu bir ısrarla siyaseti merkez sağa çekerek değil tam tersine Ecevit’in 1977’de yaptığı gibi sokaklara inerek, seçmenle etkin iletişim kurarak, onun dünyasına girebilmek için elinden geleni yaparak seçim kazanılır. Seçim kazanmak, tribünlere oynamaktan çok tribünleri sizin peşinizden sürükleyecek stratejik akılı pratiğe dönüştürmektir. Daha önce de belirttiğim gibi buna inanmak, yani insanların düşünce yapısını, seçmenin davranışını yani bir anlamda “müslüman mahallesinde salyangoz satabileceğinize” gerçekten inanmak, bunu gerçekleştirmek için durmaksızın çalışmak. Karaoğlan, 1977’de bir şey söylemişti ve bu söylediklerinin duyulması, söylediklerini yaşama geçirmek için var gücüyle, yoğun bir tempoyla ama her şeyden önce de seçmeni yani halkı odağına koyarak çalışmıştı.”

16 Mart Cumartesi günü Kırmızı Kedi kitabevine uğrayın, bu enerjik ve coşkulu kadınla mutlaka tanışın, kitabınızı imzalatın. Yayınevinin şirin kedilerini de sevmeyi ihmal etmeyin.

ŞEYDA TALUK Kimdir ?
1989’da Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Şeyda Taluk ardından Paris 8 Üniversitesi’nde “Siyaset ve Hukuk Bilimi” yüksek lisansı yaptı. 1992-93 yılları arasında aynı üniversitede Avrupa Çalışmaları üzerine doktora öncesi seminerlerine katıldı.
Şeyda Taluk, 25 yılı aşkın bir süredir politikadan, sivil toplum örgütlerine, kurumsal markalardan bireysel alana kadar uzanan bir çok katmanda “etkin iletişimin” gücünü, sihrini ve fark yaratan değişimini kendine has yaklaşımı ve deneyimiyle yorumlamaktadır.
Dünyanın bir çok ülkesinde lider sosyal girişimcileri destekleyen uluslararası bir kuruluş olan ASHOKA’nın Türkiye temsilciliği görevinin yanı sıra Birleşmiş Milletler bünyesindeki Parlamentolararası Asamble, dünyanın en önemli kadın kuruluşlarından biri olan AWID gibi bir çok sivil toplum örgütüne de danışmanlık hizmeti verdi. Kadir Has Üniversitesi’nde iletişim bölümünün kurulmasında görev aldı ve aynı üniversitede iletişim dersleri verdi.
Çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilen Taluk, Bahçeşehir Üniversitesi MBA Programı’nda İkna ve İletişim Psikolojisi dersi veriyor. Bunun yanı sıra uluslararası alanda ve Türkiye’de çeşitli kuruluşlara, kişilere siyasal ve sosyal iletişim konusunda danışmanlık yapıyor, eğitim veriyor.

#şeydataluk #yenikitap #seçimnasılkazanılır #101tavsiye #kırmızıkedikitabevi #imzagünü #16Mart2019 #kitap #seçim2019


Bir dervişin ardından…Victor Ananias

2002 de tanıdım Victor Ananias’ı. Buğday Derneği’nin Kemeraltı’ndaki merkezinde uzun saatler sohbet etmiştik. Danışmak ve öğrenmek istediğim konuların fevkinde bilgiler alıp, onun sayesinde başka bir dünyaya gözlerimi açmıştım o gün. Doğada kapladığımız yerin ne kadar önemli olduğunu, yaptığımız her şeyin doğanın dengesini bozduğunu onunla tanıştıktan sonra daha çok idrak etmiştim.      
Önceleri vaktim ve durumum uygun olduğundan Buğday yönetiminde birlikte görev yapmaya çalıştım. Derneği elimden geldiğince destekledim. Sonra aile büyüklerinin hastalıkları nedeniyle vakitsizlik ve tepetaklak olan mali durumum nedeniyle sadece gönüllü olarak yapılanları ileterek destek oldum. Öğleden sonra Buğday’dan gelen mesajı okuduğumda boğazıma kocaman bir yumru tıkandı, gözlerimden yaşlar boşaldı. İnanmak istemedim. Dünyanın önde gelen ekolojik ürün fuarlarından biri olan Biofach Amerika’yı düzenleyen New Hope Media tarafından, ekolojik yaşam ve tarım alanında dünyada geleceğin beş liderinden biri  olarak gösteriliyordu. Daha birkaç gün önce hepimize mesaj yazıp, 6 martta Ta-Tu-Ta  Çiftlikleri yararına maraton koşacağını ve hepimizden destek beklediğini yazmıştı. O hayat dolu, huzur veren, pırıl pırıl genç adamın öldüğüne inanmak çok zor. Şimdi bizlere düşen, onun başlattığı, uğruna yıllarını verdiği Ekolojik Yaşam ve Organik Tarım konularında daha çok destek olmak ve bildiklerimizi kitlelerin de bilmesini sağlamak. 2006 yılında yeni yıl yazısı olarak bizlere yolladığı bir mesajı sizlerle paylaşacağım. Ekledğim linklere de tıklayarak Victor’un ne kadar değerli bir insan olduğunu okuyabilirsiniz.
Victor’dan:
“Gündüzler uzuyor. Yine güneş yılında gündüzlerin uzayıp gecelerin kısaldığı döneme geldik. Hâlâ geceler oldukça uzun, hava soğuk, açısından dolayı güneş ışınlarını direkt olarak aldığımız saatler oldukça az yaza göre ama değişimin yönü yaza doğru.
Ekolojik, bütüncül felsefelerde konuşurken sıkça “an” dan, “an’ı yaşamak”tan bahsedilir, hep bilgeliğin “an”da olduğu söylenir. Doğruluğunu içimizde hissederiz genelde, doğrudur, daha önce yaşamış, yazmış, hizmet etmiş, paylaşmış bilge kişilerin de “an” da olma konusunda bir çok öğretileri vardır.
Birkaç gündür sabahları erkenden günü dinlemeye, anı yaşadığım bazı işler, pratikler yapmaya başlarken farkettim güneşin gittikçe daha erken doğduğunu, gecelerin kısaldığını. Aslında yazdığım gibi geceler hâlâ uzun, günlük fark ancak bir iki dakika. Normalde bu kadar küçük bir değişimi farketmeyebilir insan, herhangi bir soğuk, kısa kış günü olarak yaşayabiliriz haftalarca her günü. Öyle de oluyor zaten, birçok kez erguvanların tümü açınca, baharın büyük değişimi gerçekleşince farkına varabiliyoruz değişimin, ‘yaz geldi, günler uzadı’ diyoruz. Ya da ‘karpuz mevsimi geldi, karpuz çıktı’ diyoruz sanki o karpuz birden bire peydahlanmış gibi.
İnceleyerek; özen, dikkat, sevgi, çaba ve teslimiyet ile değişimi farkedebilir, içinde yer alabilir ve hatta etkileyebiliriz. An’da olmak aslında geçmişe ve geleceğe yolculuk etmeden her ikisini de farkederek her an, anın değişimi ile birlikte değişerek yaşamak.
Ustalık her anı yeniden, tek tek ama hepsi birbiriyle bağlantılı olarak hisedebilmek. Yön verebilmek için orada olmak lazım doğru, ama aynı zamanda nereden gelip nereye gittiğini, nereye doğru yönlendiğini de bilmek, hissetmek gerek.
Bu hafta bu köşedeki paylaşım felsefi bir yılbaşı yazısı oldu, gelecek haftalarda “değişim”in pratik örneklerini konuşarak devam edebilmek üzere,
An’ınız kutlu olsun ! “

Victor Ananias
Victor Ananias 1

Victor Ananias 2

Victor Ananias 3

Victor Ananias4