:::: MENU ::::

BİR KİTAP ÖNERİSİ ve İMZA GÜNÜ

Sizlere değerli bir dostun kitabından söz etmek istiyorum bu sabah. Hoş bir rastlantıyla kesişti yollarımız 5 yıl önce. Birlikte 2 ayrı sosyal fayda sağlayan derneğin kuruluşunda yer aldık ve çalıştık sevgili Şeyda ile. Anlatacak çok hikayesi olan, çalışkan, iyi eğitimli, neşeli, heyecanlı bu genç kadınla pek keyifli sohbetlerimiz oldu. Programlarımızı çakıştırabilsek sohbetlere kaldığımız yerden aynı hızla devam edebileceğimize de eminim ????

101 Tavsiye Seçım Nasıl Kazanılır? Kitabını keyifle okuyacaksınız, kitaptaki tavsiyeler bana göre sadece seçim kazandırmakta değil, iş ve özel hayatınızda da yardımcı olacaklar. Bir röportajında şöyle demiş Şeyda; “Türkiye’nin kahvelerinde, sokaklarında, evlerinde, gündelik sohbetlerin önemli konularından biri de politika. Özellikle seçim kampanyaları süresince ya da seçimlerden sonra herkesin sonuçlarla ilgili bir fikri oluyor. Kaybeden tarafı suçlamak veya makus talihimizden şikayet etmek alışageldiğimiz bir durum. Oysa yapılması gereken tek şey; ‘Nasıl Kazanırız?’ sorusunun cevabını vermek. ”

Kitabı okurken yaşı 50lerin üzerinde olanlar kimi zaman üzülerek, kimi zaman gülümseyerek hatırlayacakları notlara rastlayacaklar. Öğrenciler ve genç okurlar, tabii özellikle siyaset yapmak isteyenler için pek leziz bir başucu kitabı olmuş.

En değer verdiğim politikacı Ecevit’ten söz ettiği ve benim de bilinçle deneyimlediğim ilk seçim olduğu için kitaptan kısa bir alıntıyı sizlerle paylaşmak istiyorum.

‘Halk, düzeni değiştirme kararını verdi. Dursam beni aşar…’ diyerek Türkiye’nin ekonomik, siyasal yapısında değişimin gerekliliğine dikkat çeken Bülent Ecevit, umudu örgütleyerek 1977’de başarıya ulaştı. Söyleyecek bir sözü, anlatacak bir hikayesi olan ve tabii bunu seçmene, kendisini takip eden insanlara iletmek için elinden gelen çabayı gösteren bir liderin ikna edemiyeceği kimse yok. Türkiye’de sol akılın iktidar olamayacağını iddia ederek, bu ön yargının neden olduğu bir ısrarla siyaseti merkez sağa çekerek değil tam tersine Ecevit’in 1977’de yaptığı gibi sokaklara inerek, seçmenle etkin iletişim kurarak, onun dünyasına girebilmek için elinden geleni yaparak seçim kazanılır. Seçim kazanmak, tribünlere oynamaktan çok tribünleri sizin peşinizden sürükleyecek stratejik akılı pratiğe dönüştürmektir. Daha önce de belirttiğim gibi buna inanmak, yani insanların düşünce yapısını, seçmenin davranışını yani bir anlamda “müslüman mahallesinde salyangoz satabileceğinize” gerçekten inanmak, bunu gerçekleştirmek için durmaksızın çalışmak. Karaoğlan, 1977’de bir şey söylemişti ve bu söylediklerinin duyulması, söylediklerini yaşama geçirmek için var gücüyle, yoğun bir tempoyla ama her şeyden önce de seçmeni yani halkı odağına koyarak çalışmıştı.”

16 Mart Cumartesi günü Kırmızı Kedi kitabevine uğrayın, bu enerjik ve coşkulu kadınla mutlaka tanışın, kitabınızı imzalatın. Yayınevinin şirin kedilerini de sevmeyi ihmal etmeyin.

ŞEYDA TALUK Kimdir ?
1989’da Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik ve Halkla İlişkiler Bölümü’nden mezun olan Şeyda Taluk ardından Paris 8 Üniversitesi’nde “Siyaset ve Hukuk Bilimi” yüksek lisansı yaptı. 1992-93 yılları arasında aynı üniversitede Avrupa Çalışmaları üzerine doktora öncesi seminerlerine katıldı.
Şeyda Taluk, 25 yılı aşkın bir süredir politikadan, sivil toplum örgütlerine, kurumsal markalardan bireysel alana kadar uzanan bir çok katmanda “etkin iletişimin” gücünü, sihrini ve fark yaratan değişimini kendine has yaklaşımı ve deneyimiyle yorumlamaktadır.
Dünyanın bir çok ülkesinde lider sosyal girişimcileri destekleyen uluslararası bir kuruluş olan ASHOKA’nın Türkiye temsilciliği görevinin yanı sıra Birleşmiş Milletler bünyesindeki Parlamentolararası Asamble, dünyanın en önemli kadın kuruluşlarından biri olan AWID gibi bir çok sivil toplum örgütüne de danışmanlık hizmeti verdi. Kadir Has Üniversitesi’nde iletişim bölümünün kurulmasında görev aldı ve aynı üniversitede iletişim dersleri verdi.
Çok iyi derecede İngilizce ve Fransızca bilen Taluk, Bahçeşehir Üniversitesi MBA Programı’nda İkna ve İletişim Psikolojisi dersi veriyor. Bunun yanı sıra uluslararası alanda ve Türkiye’de çeşitli kuruluşlara, kişilere siyasal ve sosyal iletişim konusunda danışmanlık yapıyor, eğitim veriyor.

#şeydataluk #yenikitap #seçimnasılkazanılır #101tavsiye #kırmızıkedikitabevi #imzagünü #16Mart2019 #kitap #seçim2019


Senede Bir Gün Değil, Hep Kadınız

Bu yıl da 8 Mart için yazılacak olumlu bir gelişme yok. Kadına şiddet ve kimliksizleştirme, şiddeti ve kadın ölümlerini meşrulaştırma, kadınları çarşafa sokma çabaları son hız devam ediyor. “Kadınkırım” konusunda yine yol alınamadı. Erkek egemen meclisimizin %75 i kadın olmadığı sürece de değişmeyeceği ortada. Yolsuzluklarla, hırsızlıklarla çalkalanan ülkemde kız çocukları kendileri bebeyken anne olmak zorunda bırakılmaya devam ederken, iyiyi güzeli hayal etmek bile zor. Senede bir kez hamasi laflarla, kozmetik ürün indirimleri, spa teklifleri ile geçiştirilen bir gün değil; “her gün kadın olunabilen” bir ülkede uyanacağımız günler için çabalamaya devam. Her yıl paylaştığım rakamsal verilerde iyileşme yok, artış var. 2018 yılında 317, Aralık ayında 27 kadın cinsel şiddete uğradı. 2018 yılında 440 kadın, Aralık ayında 45 kadın erkekler tarafından öldürüldü, kadın düşmanı uygulamalar devam ediyor. Bir yıl içerisinde en çok kadın cinayetinin gerçekleştiği iller; İstanbul’da 64, Antalya’da 24, Bursa’da 23, İzmir’de 19, Adana’da 15, Gaziantep’te 13, Konya’da 12 şeklinde. 

Aralık ayında Dünya Ekonomik Forumu 2018 Cinsiyet Eşitliği Raporu’nu yayınladı. Türkiye 12 yılda 25 sıra gerileyerek 149 ülke arasında 130. sıraya yerleşti. Türkiye’nin geride bıraktığı ülkelerden bazıları ise: Fildişi Sahili, Bahreyn, Nijerya, Togo, Mısır, Moritanya, Fas, Ürdün, Umman Sultanlığı, Lübnan, Suudi Arabistan, İran, Mali, Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Çad, Suriye, Irak, Pakistan, Yemen.

Geçtiğimiz yıl kadınlarla ilgili arpa boyu yol alınmadığı gibi; hepimizin saçlarını diken diken eden mahkeme kararları, cinayetler, dayaklarla “Kadınkırım” tam gaz devam ediyor. Enerjim yok yeni cümleler kurmaya, geçen yıllarda yazıp paylaştığım bilgileri ve yazıyı aşağıya ekledim. Okuduğunuz zaman hak vereceksiniz, rakamsal verilerde azalma değil artış olduğu da hepimizin malumu. Daha çok çaba sarf etmeliyiz, bizi yönetenlerden beklentimiz sıfıra indi, erkeklerin bilinç düzeyini yükseltecek çalışmalara önayak olalım, kişisel çabalarımızı artırıp daha çok kız çocuğun eğitimine, kişisel gelişimine katkıda bulunacak kampanyalara destek verelim. Bunları yapalım ki, gelecek nesillere verecek hesabımız olsun.

Her yıl 8 martta akıllara düşer kadınlar. Kocaman kocaman laflar edilir, devleti yönetenlerden, sanatçısına, öğretmenine, sokaktaki insanına kadar herkes hamasi laflar eder, bir gün sonra ettiği lafları unutur gider. 2002 den bu yana sistemli bir şekilde ötekileştirilmeye çalışılan kadınların, hayatın içinde aktif rol almaları istenmemekte. Taciz ve tecavüz durumlarında suçlu sadece kadın olarak gösteriliyor, hem de devletin yüce mahkemeleri, ilahiyat mezunu din bilginleri tarafından bile. Dekolte giyindin, saçın açık, boyandın, gece sokağa çıktın, bara gittin, içki içtin, sevgilin var e o zaman suçlusun, sorguya gerek yok, doğrudan infaz. Hükümetin yüksek kademesindekiler, kadına ikinci sınıf vatandaş olması yönünde tebliğlerde bulunup duruyor. Çocuk doğur, evinde otur, kocanın sözünü dinle, haklarından feragat et…. liste uzuyor gidiyor. Her gün 5 kadının öldürüldüğü ülkemde “Kadınkırım” hızla devam ediyor. Yaşam hakkı hepimizin en önemli anayasal hakkı olmaktan çoktan çıkarılmış durumda. 2002 yılında cinayetlerle katledilen kadınların sayısı 66 iken, 2007 yılında bu sayının katlanarak arttığını ve 1077’ye yükseldiğini görüyoruz. 2009 yılının ilk yedi ayında ise 953 kadın katledilmiş. 2010 yılında ise, 337 kadın en acımasız işkencelerle, kafaları baltayla, testereyle kesilerek, diri diri toprağa gömülerek,yakılarak, kurşunlanarak çok basit nedenlerle erkekler tarafından katledilmiş. Devlet ise dayak yediği, işkence gördüğü, ölümle tehdit edildiği için polise defalarca şikayette bulunan kadınları korumayarak kadın cinayetlerini meşrulaştırıyor. Erkek egemen sistem, son yılların en baskıcı ve kahredici günlerini yaşatıyor biz kadınlara. Meclisin yüzde 92si erkek, 375 koltukta kadın oturmadıkça da bu sorunlar çözülmeyecek. Nefret cinayeti, namus cinayeti, töre cinayeti … seç beğen al her model var. Kadınların artık bu konuda daha duyarlı ve aktif olmaları gerek. Güneydoğu’da yapılan bir araştırmada, araştırmaya katılan kadınların yüzde 46 sı erken yaşta zorla evlendirilmiş daha da acısı yüzde 20 si 12 yaşında bu küçük kadınların. Ülkenin yönetim kademesindekilerin, çeşitli yayın organlarında kendi karılarını neredeyse çocuk yaşta aldıklarını gerine gerine anlatmaları ise durumu daha da vahimleştiriyor.
2010 yılında Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nce 24 bin 48 hane ziyareti ve 12 binden fazla kadınla yüz yüze görüşmelerle gerçekleştirilen bir araştırma sonucuna göre;
-Türkiye’de kadınların yüzde 41.9’u fiziksel ve cinsel şiddete uğruyor.
-Yüzde 49.9’la en fazla şiddete maruz kalan kadınlar ‘düşük gelir’ grubunda. Orta gelir durumunda bu oran yüzde 41.8, ‘yüksek gelir düzeyin’de de yüzde 28.7.
‘-Çalışan’ kadınların yüzde 44.1’i, çalışmayanların yüzde 41.1’i şiddet mağduru.
-Eğitimsiz kadınların yüzde 55.8’i, lise ve üzeri eğitim alan kadınların yüzde 27.2’si şiddet mağduru.
-En az bir kez gebe kalmış her 10 kadından biri gebeliği sırasında şiddet yaşıyor.
-Kadınların yüzde 57.6’sı, üç veya daha fazla kez yaralandığını söylüyor.
-Erkeklerin ‘işten çıkmaya neden olma veya çalışmaya engel olma’ oranı düşük gelir seviyesindeki kadınlarda yüzde 21.5 iken, yüksek gelir düzeyindeki kadınlarda neredeyse aynı: Yüzde 21.2.
-Yaşadığı şiddetini kimseye anlatmayan kadın oranı yüzde 48.5. Düşük gelir düzeyinde bu oran yüzde 54.1, yüksek gelir düzeyindeyse yüzde 37.5.
-Şiddet yaşamış kadınların yüzde 33.7’si ‘hayatına son vermeyi düşündüğünü’ söylüyor. Düşük ve yüksek gelir grubunda bu fikri aklından geçiren kadın oranı aynı, yani yüzde 34.6.
Şiddet görenlerin yüzde 12.4’ü intiharı denemiş. Düşük gelir düzeyinde bu oran 12.4 iken, yüksek gelir düzeyinde yüzde 11
Utanç verici rakamlar bunlar, yürek burkan rakamlar. Lafa gelince herkes coşuyor, ama eylem yok.
Bu yıl biraz çaba gösterelim, aktif olarak derneklerde görev alalım, yakın çevremizden başlayarak, “Kadına Şiddete Hayır” kampanyalarına destek verelim. Kız çocuklarının eğitimine gönül veren herkese yardım etmeye çalışalım. Cinsiyetinden dolayı doğduğu günden başlayarak horlanan, yaşam hakkı elinden alınan kadınlara yardım edenlere destek olalım.
Sadece bir gün değil, yaşadığımız her an kadın olma hakkının, ülkemizde yaşayan her kadına tanınması için elimizden ne geliyorsa yapalım.

Inceleyiniz :

http://kadincinayetlerinidurduracagiz.net/veriler/2869/kadin-cinayetlerini-durduracagiz-platformu-2018-veri-raporu

http://panel.stgm.org.tr/vera/app/var/files/k/a/kadin_emegi-5_mart_2019.pdf

http://www.khas.edu.tr/uploads/pdf-doc-vb/toplumsal-cinsiyet-ve-kadin-algisi-arastirmasi-2019-sonuclari.pdf

 


Kitap Önerisi: #WiseGuy #GuyKawasaki

Guy Kawasaki’nin son yıllarda yayınlanan her kitabını okudum. Yeni kitabı Wise Guy’ı da henüz yayınlanmadan okuyan şanslılardan biriyim. 2008 ekiminde tanışma ve karşılıklı sohbet etme fırsatı bulduğum Kawasaki, alçakgönüllülüğü ve cana yakınlığıyla aklımda yer etti. Son kitabı Wise Guy’ı okurken yaşadıklarından dersler çıkarıp her daim kendini geliştiren, esprili, öğrendiklerini başkalarıyla paylaşmaktan çekinmeyen bu hayat dolu adama bir kez daha hayran oldum.

Hikaye anlatıcılığını önemseyen Kawasaki okurlarına da bunu söylüyor; ‘Her zaman hikayeler anlatın. Anahtar noktalarınızı göstermek için hikayelerinizi kullanın. Hikayeler, “devrimci”, “yenilikçi” ve “havalı” gibi saçma sıfatlardan on kat daha güçlüdür.’

60 yaşında surf yapmayı öğrenen Kawasaki bana harika bir örnek oldu, yıllardır hayalini kurduğum yelkene çıkma fikrine yeniden ve ciddiyetle bakmaya başladım.

‘Bolca okuyun. Harika yazarlar harika okuyuculardır. Başkalarının yazıları size ilham verebilir, motive edebilir ve yazabilmeniz için gerekli cesareti bulmanıza yardım edebilir. ‘ Bu satırlar da bana uzunca süredir ihmal ettiğim bloğuma yeniden dönmemi hatırlattı.

Kitapta çok sevdiğim şeylerden biri de ailesine nasıl önem verdiği. Ailesi ve çocukları hakkında yazdıklarını okurken ne kadar gurur duyduğunu hissedebiliyorsunuz.

Etkilendiğim bir diğer nokta da, karşısına çıkan fırsatları nasıl değerlendirdiği ve bu fırsatlar için ne kadar minnettar olduğuydu.

Esprili anlatımı, nefis öneriler veren, yaşama bağlılığı onurlandıran bu kitabı mutlaka okuyun. İngilizce bilenler aşağıya iliştireceğim linkten hemen sipariş verebilirler. Dilımize çevrilmesi ne zaman olur, hangi yayınevinden çıkar henüz bilemiyorum, öğrenebilirsem yazıya link verir güncellerim.

Sevgiyle ve muhabbetle…

Guy Kawasaki… O bir ünlü, ama alçakgönüllü ve güleryüzlü

Wise Guy Amazon linki  https://www.amazon.in/Wise-Guy-Lessons-Life/dp/B07NJ6M997/ref=sr_1_2


Merhaba 2019

Giden yılı uğurlarken, 2019’un getireceklerine keyifle hazırlanalım birlikte. Her sabah yeniden uyanıyorsak umudumuzu kaybetmeyelim. Sağlıkla nefes aldığımız her an, zorluklarla başa çıkmaya niyet edelim. Varlığına şükrettiğimiz her şey ve sahip olduklarımız için teşekkür edip, güzellikleri görelim. Kalplermizi nefretten uzak tutup, sevgiye daha çok yer açalım. Karşılık beklemeden sevelim. İnsanları incitmemeyi deneyelim, olur da incitirsek nazikçe ve dürüstçe özür dileyebilelim. Geçmiş olaylardan ders alalım, ama geçmişe takılı kalmayalım. Güneş her gün yeniden doğuyor, daha iyi günler yaşamak elimizde.

Onurumuzla, sahip olduklarımıza şükrederek, anlamsız hırslardan arınarak, bebekler gibi kibirsizce, her sabah daha da yenilenerek, “az tüketip, çok türeteceğimiz”, barış içinde “bir orman gibi hür ve kardeşcesine” yaşayacağımız; bedenlerimizin sağlıklı, ruhlarımızın hep genç kalacağı, bereketli, huzurlu, güzel bir yıl olsun 2019.
Sevgiyle ve muhabbetle…

Görsel kaynağı: https://www.pinterest.com.au/pin/25966135336065474/


Yeni yıl hediyeniz #KEDV bağış sertifikası olsun

Yeni yıla girerken sevdiklerinize kutlama mesajınızı #KEDV bağış sertifikasıyla ulaştırın, beraber eşitsizliklerin ve yoksulluğun olmadığı bir toplum hayaline bir adım daha yaklaşalım.

Bağışınız dar gelirli kadınların yaşamlarını, toplumlarını ve dünyayı dönüştürmelerine destek olacak. Daha çok kadın dayanışmayla üretecek, ekonomik ve sosyal hayata katılacak.

Dijital ve isme özel olarak hazırlanmış sertifika seçenekleri için BURAYA tıklayın, kutlama mesajınız sevdiklerinize hızla ulaşsın.

2019’da desteğinizle yoksulluğun, eşitsizliğin olmadığı bir dünya hayaline bir adım daha yaklaşmak dileğiyle.
Sevgiyle ve muhabbetle…


Yırca Köyü Kadınları İçin İmece Çağrısı

Merhaba değerli dostlarım; Good4Trust Üreticisi olan Yırca Köyü Kadınlarının önemli bir çağrısı var, bu özel çağrıyı sizlere duyurmak, el emeği göz nuru ürünlerinin daha çok kişiye ulaşabilmesi için sizlerden de bu yazıyı dostlarınızla ve kurumsal şirketlerde bu bilgiyi değerlendirebilecek kişilerle paylaşmanızı rica etmek istedim.
Sevgiyle ve muhabbetle…

“Yeni bir yıl geliyor. Bizi şimdiden, dört yıllık serüvenimize, bir yenisini daha eklemenin heyecanı sardı 🙂

Bu mücadelede, çok güzel günler geçirdik. Dayanışmamız sembolleşti. Zor günlerin üstesinden de bir arada gelmeyi başardık.
Şimdilerde, yine biraz zordayız esasında. Bu, aynı zamanda bir imece çağrısı.

Pek sesimizin çıkmadığı günlerde çok çalıştık ve taş evimizi yenilemeyi başardık. Sabunevine ruhsat aldık. Artık işlerimiz resmi. Bu zaman zarfında, inşaat işleri ve bürokratik işler derken, madden ve manen epey zorladık. Çalıştık, ürettik, kazandık ama hep harcadık…
Şeffafızdır, işletmemizde son 1000 liramız kaldı, 2250 lira da borcumuz var 🙂

Düzenli satış yapabilmemiz için her şey hazır. Organizeyiz, kendimizi de geliştirdik. İlk iş borçları ödemek ve bütçeyi toparlamak.
İmecemize gel ve bize yeniden yürek ver:

• > > > > > Yılbaşı için henüz siparişimiz yok. Bireysel ya da kurumsal hediyeliklerde bizi unutma. Belki tanıdıklarına bilhassa kurumsal anlamda önerebilirsin.
• > > > > > Satış kanalları konusunda çalışıyoruz. Bu konudaki önerilerin ve desteklerin bizim için çok değerli. Oteller uygun olabilir belki. Aklına bir şey gelirse lütfen ses et 🙂
• > > > > > Bütçe sıkıntımızı aşmamız için bağış yoluyla da katkı sunabilirsin. Köy derneğimizin yönetim kurulu artık biz kadınlarda. Derneğe bağış da alabiliyoruz 🙂

Ürünlerimizi e-ticaret sayfamızda güncelledik. İncelemek ve sipariş vermek için aşağıdaki bağlantıyı kullanabilirsin. Birkaç gündür sosyal medyada canlandık ve dönüş almaya da başladık. Sen de paylaşır mısın? Minik ama çok işe yarıyor 🙂

• E-ticaret Sayfamız : https://good4trust.org/yircahanimeli
• Facebook Sayfamız : https://www.facebook.com/yircahanimeli
• Instagram Sayfamız: https://www.instagram.com/yircahanimeli

Köye bekliyoruuz.
-Mantarlar çıkıyor bak, pideler de pişiyor :)-

Yırca Köyü Üretici Kadınları”


Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald

Warner Bros davetiyle izleme şansı buldum “Fantastic Beasts: The Crimes of Grindelwald” filmini. Gösterime girmeden önce üzerinde epey konuşulan, Harry Potter fanlarının merakla beklediği, bazı eleştirmenlerin J.K.Rawlings’in George Lucas’ın yolunda hızla ilerlediğinin altını çizdiği bir film bu. Sizleri bilmem ama filmden çıktığımda 2020 de gösterime girmesi planlanan devam filmini heyecanla beklemeye başladım. 16 Kasımda gösterime girecek bu filmi mutlaka izleyin (imkan varsa Imax izlemenizi öneririm ) Eddie Redmayne, Johnny Depp ve Jude Law’ı aynı karede keyifle izleme fırsatını kaçırmayın derim. Iyi seyirler…

Filmin web linki:https://www.fantasticbeasts.net
Görsel kaynağı: https://www.theverge.com/2017/11/16/16665378/fantastic-beasts-the-crimes-of-grindelwald-harry-potter-jk-rowling
IMDB linki: https://www.imdb.com/title/tt4123430/


10 Kasım – Ulu Önder Atatürk’ü Saygıyla Anıyoruz…

Atatürk’ü yok sayanlara, adını ve yaptıklarının izlerini silmeye çalışanlara inat, sözlerini ve öğrettiklerini paylaşmaya devam.

“Büyük olmak için hiç kimseye dalkavukluk etmeyeceksin, hiç kimseyi aldatmayacaksın.

Memleket için gerçek ülkü ne ise onu görecek, o hedefe yürüyeceksin.

Herkes sana karşı çıkacaktır, herkes seni yolundan çevirmeye çalışacaktır, fakat sen buna dayanıklı olacaksın, önüne sonu gelmeyen engeller çıkacaktır.

Kendini büyük değil; küçük, zayıf, kimsesiz ve araçsız kabul edecek, kimseden yardım gelmeyeceğine inanmış olarak bu engelleri aşacaksın.

Bundan sonra da sana “BÜYÜKSÜN” derlerse bunu söyleyenlere güleceksin!. “

Mustafa Kemal Atatürk

 


29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun

Yarın 29 Ekim 2018. Cumhuriyetin ilanından bu yana 95 yıl geçmiş. Kıymetini anlayabildiğimiz tartışılır bağımsız olmanın, anlayabilenlerin sayısı her geçen gün azalıyor.

Emperyalist devletlerin emir kulları eliyle silip yok etmeye çalıştıkları Cumhuriyeti; millet olmayı ümmet olmaya tercih edenlere inat, her zamankinden daha coşkuyla kutlayacağız.

Fikri ve vicdanı hür olarak yaşamamızı sağlayan Atatürk ve silah arkadaşlarını; kimsenin kölesi olmadan yaşayabilmemiz için kendilerini 7 düvelin askerine siper eden gazilerimizi ve şehitlerimizi minnetle anıyoruz.

Karşılarına dikilmiş tam donanımlı emperyal ordulara rağmen; Atatürk ve silah arkadaşlarının başardıklarını, küçük yaşlarımızdan başlayarak eğitimimizin her adımında öğrendik. Yeniden hatırlayalım:

“Biz bir amaç takibediyoruz. Bu amacımız öteden beri muhtelif vesilelerle ifade edilmiştir. Ben şimdi de onu tekrar ediyorum: Milletin, devletin bağımsızlığını muhafaza etmek. Bunun içinde namus ve şeref tamamen yer alacaktır. Müstakil olarak milletimizin muayyen hudutlar dâhilindeki tamamiyetini muhafaza etmektir. Bunun için muharebe ediyoruz. Efendiler; memleketimizin ellide biri değil, her tarafı tahribedilse, her tarafı ateşler içinde bırakılsa, biz bu topraklar üstünde bir tepeye çıkacağız ve oradan savunma ile meşgul olacağız. Bundan dolayı iki karış yer işgal edilmiş, üç beş köy tahrip edilmiş diye burada feryada lüzum yoktur. Ben size açık söyliyeyim; efendiler bazı yerler işgal edilmiştir bunun üç misli daha işgal edilmiş olunabilir. Fakat bu işgal hiçbir vakitte bizim imanımızı sarsmayacaktır.” (1920 Atatürk)

“Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini ve kendi saadetini; memleketin, milletin saadeti ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur. “ 25-26 Nisan 1922 Atatürk

“Milletin mukadderatını doğrudan doğruya üzerine alarak karamsarlık yerine ümit, perişanlık yerine düzen, tereddüt yerine azim ve iman koyan ve yokluktan koskaca bir varlık çıkaran meclisimizin, yiğit ve kahraman ordularının başında bir asker sadakat ve itaatiyle emirlerinizi yerine getirmiş olduğumdan dolayı, bir insan kalbinin nadiren duyabileceği bir memnuniyet içindeyim. Kalbim bu sevinçle dolu olarak, pek aziz ve muhterem arkadaşlarımı, bütün dünyaya karşı temsil ettikleri hürriyet ve bağımsızlık fikrinin zaferinden dolayı tebrik ediyorum. “ 1922 (Atatürk’ün S.D. I, S.240)


Sen Değiş, Dünya Değişsin #yeryüzüdiyeti

Dün Instagram’da Slow Food Youth Istanbul hesabının paylaşımında gördüğüm bir bilgiyi sizlere aktarmak istiyorum. Birleşmiş Milletler İklim raporunda da göreceğiniz üzere dünya hızla ısınıyor ve en büyük sebebi de insanların umarsızca yaşamaları. Değişim kendimizden başlamadıkça sürdürülebilir olamıyor ne yazık ki. Önce bizler bir adım atalım ve başlayalım, değişip dönüşelim ve gelecek nesillere daha yaşanabilir bir dünya bırakalım. Değişmek dönüşmek zorundayız başka yolu yok. Alışkanlıklar değişmeli! Sürdürülebilir, sömürüsüz bir hayat mümkün. Tüketici değil, türetici olmayı seçerek gelecek nesillere yaşanabilir bir dünya bırakmak mümkün. Karbon ayakizi nedir, nasıl azaltırız, nasıl katkı sağlarız, sıfır atık nasıl yaşanabilir diye düşünmek için hala geç değil. Haydi dostlar daha güzel bir dünya için çaba harcamaya, bir adım atmaya başlamanın tam zamanı.

Slow Food Youth Istanbul diyor ki:

Dünya endüstri öncesi sıcaklık seviyesinden 1C derece daha sıcak ve IPCC’nin raporuna göre bu sıcaklığı maksimum 1.5C derece de tutmamız gerekiyor ve bunun için önümüzdeki 12 yıl çok kritik. Soframıza neyi nereden nasıl koyduğumuz ve tüketim miktarımız çok önemli. Bizim bir yeryüzü diyetimiz var yarın başlıyor, daha sürdürülebilir bir gelecek için denemeye var mısınız? Bu yıl yerel, etsiz ve sıfır atık ile bu diyetimizi uygulamaya çalışacağız üçü birden veya size uyanı da elbet seçebilirsiniz. “Unutmayalım asıl karşılaştığımız zorluk dünyayı değiştirmek değil, değişime kendimizden başlamak.”Sesimizin ne kadar güçlü olduğunu göstermek  için  #yeryüzüdiyeti , #foodforchange ve #food4change  etiketleriyle paylaşım yapmayı da unutmayalım. ”

https://www.instagram.com/slowfoodyouthistanbul/

Food for Change


Sayfalar:1...6789101112...61