:::: MENU ::::

21 Günde 8 Kilo #60ta60 #YeniBirHayat #TheLifeCo

“Eat less and Dream more, Sleep less and Breathe more, Die less and Live forever. “

Tanrılar Okulu kitabından alıntı yaptığım bu cümle artık benim yaşama biçimim. Geçtiğimiz günlerde 21 günlük detox programımı başarıyla tamamladım. The LifeCo da bana anlatılanları, öğretilenleri dikkatle dinledim ve azimle uyguladım.

icecekler

Her sabah yürüdüm, yüzdüm, gün boyunca yeşil sebzelerin suyunu ve en az 2 litre alkali su içtim, günde bir kez mutlaka buğday çimi içtim, besin destekleri aldım, sebze suyu çorbası içtim. 21 gün sonunda 8 kilo verdim. Hem daha hafifledim, hem daha sağlıklıyım. Başlarken açlık kan şekerim 117 idi, 94e geriledi, tansiyonum artık 10/7. Hızlı yürüdükten sonra kan ter içinde kalmıyorum, hatta yokuş yukarı yürürken cep telefonumla konuşabilir hale geldim 🙂 Evden çıkarken eğilip ayakkabımı bağlamak bile işkenceydi bir ay önce, şimdilerde hiç sorun değil. Bluzlarımın, pantalonlarımın üstümden dökülmesine hazırdım da, ayakkabımın ayağımdan fırlayacağına rüyamda görsem inanamazdım 🙂 Evet kilo kaybedip, ödemlerden de kurtulunca ayaklarım da küçüldü. turbosonic

The LifeCo sayesinde yeni bir hayata başladım. Sağlıklı Yaşam, Arınma ve Beslenme Uzmanı Emine Atar Şahin’in güleryüzlü, insanı katı kurallarla daraltıp boğmayan içten yaklaşımı sayesinde; normal zamanda arkama bakmadan kaçacağım bir beslenme düzenine güle oynaya geçiverdim. Hayvansal beslenmeyi tamamen hayatımdan çıkardım, ben artık veganım. Detoxa başlarken yazdığım yazıda da belirtmiştim; kuzu, koyun, deniz ürünleri ve kümes hayvanlarını çocukluğumdan beri tüketmezdim. Dana etinden ürünlere de bu sayede kolayca veda ettim.

omletDetox süresince internetten yoğurt, süt ve yumurta konusunda neler yapabileceğimi araştırırken değerli dost sevgili Nükhet Everi’nin vegan blog yazılarıyla alternatifler üretmeyi öğrendim ve uygulamaya başladım.

Detox sonrasında da kilo kontrolüme ve egzersizlerime devam ediyorum, yolum uzun ve zorlu, hedefim 60 kiloya inmek. Tartıda 85 kiloyu gördüğümde nasıl mutlu olduğumu anlatmama yetecek kelime yok. 4 yıldır bu rakamları göremiyordum 🙂

21 günlük The LifeCo maceram süresince sorularımı cevaplayan, moral desteğiyle zorlu günleri kolayca atlamama yardımcı olan, bıkmadan oksijen almam, TurboSonic ve trambolin kullanmam konusunda beni sürekli teşvik eden Sağlıklı Yaşam, Arınma ve Beslenme Uzmanı Emine Atar Şahin, zaman zaman sorularımla içini bayılttığımdan emin olduğum, ama yüzünden gülümseme eksik olmadan cevaplayan ve destek olan Halkla İlişkiler Müdürü Sevilay Öztürk, sabahın erken saatlerinde başlayıp akşama kadar bütün maskaralıklarıma sabırla katlanan ve güleryüzle çalışan Juice Bar sorumluları Erhan, Bahadır ve Burak, her sabah kan şekerime ve tansiyonuma bakarken vızıldanmama sabredip, güleryüzle ve sevgiyle yardımcı olup günümü aydınlatan Ezgi ve Bahar, ilk günlerde havuza giderken içine sığacak bornoz bulamadığımda hemen imdadıma yetişip erkek bölümünden büyük beden bornoz getiren güleryüzlü, candan çalışkan görevliler Sadeli ve Nagehan, her sabah kapıdan girer girmez herkesi gülümseyerek karşılayan ve akşamları da gülümseyerek uğurlayan Yeliz, Başak ve Esra, ne zaman karşılaşsak zarif tavrıyla halimi hatırımı soran The LifeCo Akatlar Genel Müdürü Yusuf Gülaçtı, kilo verme çabama moral desteğini eksik etmeyen Tamamlayıcı Tıp Uzmanı Dr. Gürsel Velioğlu ve adını yazamadığım onlarca kişiye çok teşekkür ederim.
The LifeCo detox deneyimim sırasında yeni dostlar da edindim. Kimi kilo vermek, kimi stresli çalışma ortamı nedeniyle, kimi toksinlerinden arınmak, kimi de kendini şımartmak için gelen, her yaştan çok sayıda misafirle tanışıp sohbet etme şansı buldum. Bazıları haftasonunu değerlendirmişti, bazıları da bir haftalık paket programı uyguluyordu. Programları bittiğinde hepsi daha hafiflemiş, arınmış ve mutlu olarak ayrılıyorlardı.
Doğum sonrası kilolarınızdan, menopoz fazlalıklarınızdan, tatil kaçamağında veya kış boyunca yer eden yağlanmalarınızdan kurtulmak, sigara-alkol-kahve üçlüsünün ve yoğun stresin bedeninizde yarattığı hasarlardan arınmak isterseniz BURAYA tıklayarak detaylı bilgi edinebilirsiniz.


Kilo Verdikçe Sevinecekleriniz #60ta60 #YeniBirHayat

Beautiful young woman looking in the mirrorYeniden aynada kendinize bakmaya başlamak ve gördüğünüz “siz” den hoşlanmak.

Ruhunuzdaki açlığı bastırmak için düşünmeden tıkınmak yerine, kendinizi daha sağlıklı hissedecek biçimde beslenmek

Yürürken bacaklarınızın birbirine sürtünmesi nedeniyle giymekten vazgeçmek zorunda kaldığınız elbise ve eteklerinize yeniden kavuşmak

Yokuş çıkarken perişan olmamak, hatta cep telefonunuzla bile konuşabilmek

Diet woman on scale res 700Tartıda yıllardır görmeye alıştığınız rakamın hızla değişmesi

Sabahları yataktan sürünerek kalkmak yerine, zımba gibi uyanmak

tying-shoes-630x421Ayakkabılarınızı bağlarken nefessiz kalmadan kolayca eğilip kalkabilmek

2 yıldır baldırınızdan yukarı çıkartamadığınız mayonuzu rahatça giyebilmek

Gece terlemelerinden tamamen kurtulmak

Ayakkabılarınızın ayağınıza, giysilerinizin bedeninize bol gelmesi

 

 

Yazıda kullandığım görsellere ait linkler:
http://drmommyonline.com/hub/wp-content/uploads/2013/02/women-looking-in-mirror.jpg
https://www.moxywomen.com/content/Diet%20woman%20on%20scale%20res%20700.jpg
http://cdn.running.competitor.com/files/2013/01/tying-shoes-630×421.jpg


#60ta60 Yeni Bir Hayat

Hepinize merhaba, cuma sabahından itibaren The Life Co Detox programıyla yeni bir hayata başladım. Tanıyanlar bilir, son yıllarda aldığım kilolar nedeniyle halimden hiç memnun değildim.

TheLifeCo paket

Uzun yıllar alımlı bir kadın olarak yaşayınca, aynada gördüğüm tombul kadından hoşlanmam mümkün değildi. Beslenme sistemimi, yaşama biçimimi değiştirmedikçe de sorun çözülmüyordu. 4 Eylül 1956 doğumluyum ve Altın Çağ’a adım atmama az zaman kaldı.

Muge

 Yıllar içinde özenle biriktirdiğim kilolar hem sağlığımı, hem de ruh halimi etkilemeye başlayınca; hayatımın yeni devresine olan iki yıllık yolculuğumda daha mutlu, daha huzurlu, daha sağlıklı ve daha bakımlı bir kadın olmaya karar verdim.Kilolu insanların çoğunun “stres yemesi” diye sığındığı bahane aslında “yerine koymak”, yaşanan üzüntüler, sıkıntılar, kayıplar ile başa çıkamayıp, kendilerini de yeterince sevemediklerinde bütün duyguların yerine yemek koyuluyor. Hal böyle olunca da kilo üstüne kilo eklemek kaçınılmaz oluyor. “Ay şekerim su içsem yarıyor” yalanına yıllardır inanmam, kendimden biliyorum, yediklerime dikkat etmedikçe, kirli beslendikçe kilo almaya devam ettim.
Thelifeco poster

Cuma sabahından itibaren temiz beslenmeye, özellikle de vegan beslenme sistemine geçtim. Çocukluğumdan beri yüzgeçliler ve kanatlıları yemem, daha doğrusu kendimden küçük hayvanları yemedim diyebilirim 🙂 Yumurta, peynir, yoğurt, köfte, döner, sucuk gibi ne kadar hayvansal gıda varsa tüketiyordum. Tabii olumsuz etkileri sadece kilo olmadı, sağlığımı da çok etkiledi.

Thelifeco menu
Bu sabahtan itibaren de The Life Co Akatlar‘da sıkı bir detox programına başladım. Kahve, çay, sigara içmem, içki zaten kırk yılda bir idi, böyle olunca detoks bana çok da zor gelmedi, ilk günüm gayet keyifli geçti. Çok kararlı olmamın da etkisiyle enerjim hiç düşmedi diyebilirim. Sabah erken saatte kan şekeri, tansiyon gibi değerlere bakıldıktan sonra detoks programım başladı.
Her yaştan misafirin katıldığı bir bilgilendirme toplantısından sonra alkali suyum, yeşil içeceklerim vitamin ve mineral desteklerimle birlikte günüme devam ettim. Yoga saatine yetişemeyince yüzmeye koştum hemen. 1 saatten fazla yüzdüm ve suda egzersizler yaptım. Nasıl iyi geldi ruhuma bilemezsiniz. Suyun iyileştirici gücüne hep saygı duyarım, içerek de içinde yüzerek de şifa bulunur. Sonrasında güzel bir duş ve detox beslenmeme devam ettim. Bütün bu koşuşturma içinde bardak bardak alkali su içtiğimi de eklemeliyim. Oksijen terapim ve sodyum inhaler için salonun sakin bir köşesinde yer alan recliner koltuğa uzanıp dergilere göz attım. Hava durumundaki ani değişiklikle şimşekler çakmaya başladı ve bardaktan boşanırcasına yağan yağmuru izlerken de ilginç bir alette egzersiz yaptım. Minik shut bardaklarda buğday çimi vs gibi sağlıklı şeyler ve tabii yine büyük bardak yeşil içeceğimi de içtim.
Salonda bulunan diğer misafirlerle sohbet etmeyi de ihmal etmedim 🙂 The Life Co ekibinin hepsi güleryüzle çalışıyorlar, bir dediğinizi iki etmemek için koşturuyorlar. Her yer tertemiz, arka planda sakin bir müzik çalıyor, gevşemek ve stres atmak için ideal. Daha sonraki günlerde deneyeceğim bölümleri de yazarım. Şehirden uzaklaşamayanlar için bulunmaz fırsat, değerlendirin derim.

Muge zayif
İki fotografımı koydum yazının içine ilki tombul halim, diğeri de 60 kilo günlerimden, hedefim o kiloya geri dönmek. Programa 95.5 kiloyla başladım, bakalım bir haftanın sonunda rakam ne olacak. Kararlıyım, bedenime yük olarak bindirdiğim bu kilolardan kurtulacağım.
Bu maraton sırasında deneyimlediklerimi de sizlerle paylaşacağım. Belki içinizde yeni bir hayata başlamak, temiz beslenmek, hatta daha da iyisi hayvansal gıdalara veda etmek isteyenler olabilir. Benim için planlanan detox ve egzersiz programım uygun oldukça da detayları Instagram, Twitter, Facebook hesaplarımdan #60ta60 #YeniBirHayat #TheLifeCo #Detox ipuçlarıyla paylaşacağım. Bu zorlu yolculukta bana vereceğiniz moral desteğiniz çok işime yarayacak.
Sevgiyle ve muhabbetle…


Yeni Dönemde İzlenecek Dizi Önerileri

Yeni sezonda gösterime girecek dizilerden keyifle izleyeceğimi düşündüklerim hakkında notlar aldım ve sizlerle paylaşıyorum. Ülkemizde yeterince gerilim olduğundan izleyeceklerimi genelikle komedi ağırlıklı olanlardan seçiyorum. Filmlerin isimlerine tıklayarak fragmanları izleyebilirsiniz.

manhattan-love-story1

Manhattan Love Story
Ortak arkadaşları sayesinde tanışan ve yeni bir ilişkiye başlayan genç çift hakkında eğlenceli bir dizi. Green Hornet ve Crazy Stupid Love filmlerinden hatırlayacağınız Analeigh Tipton; News Room dizisinde Tate Brady rolünde izlediğimiz Jake McDorman; Psych, Parenthood, The Good Wife gibi çok sayıda diziden ve Midnight at Paris filminden hemen hatırlayacağınız Kurt Fuller ilk bakışta dikkatimi çeken oyuncular.

a to z

A to Z

Başından sonuna genç bir çiftin ilişkisini anlatan bu komedide Drop Dead Diva’nın sevimli koruyucu meleği Fred ve Mad Men’in reklam yazarı Michael Ginsberg rollerinden hatırlayacağınız Ben Feldman, HIMYM esrarengiz annesi Cristin Milioti, efsanevi Peggy Bundy rolüyle hatırlayacağınız Katey Segal gözüme ilişen ünlü oyuncular.

laura

The Mysteries of Laura

İşiyle evi arasında bocalayan, yaramaz ikiz oğulları ve vurdumduymaz eski kocasından yana dertli dedektif Laura Diamond’ın matrak serüvenleri. Efsane dizi Will&Grace’in çılgın kızılı, Smash’in kafası karışık Julia’sı Debra Messing; Sweet Home Alabama filmindeki Jake Perry ve The Firm dizisindeki Mitch McDeere rolüyle hatırlayacağınız Josh Lucas; Deception dizisinin Dedektif Moreno’su Laz Alonso dizinin önemli karakterleri. İlk bölümün konuk oyuncusu da Enrico Colantoni.

marry me

Marry Me

6 yıllık birlikteliklerini nişanlanarak devam ettirmeye karar veren Annie ve Jake’in başlarından geçen komik olayları konu alan bu dizide Happy Endings’in Penny’si Casey Wilson, Dawson’s Creek’in Profesör Wilder’ı Ken Marino, çok sayıda film ve dizide izlediğimiz ama son zamanlarda Hart of Dixie’de Zoe Hart’ın annesi rolüyle hatırlayacağınız JoBeth Williams hemen göze çarpanlar.

the-mccarthys-official-trailer

The McCarthys

Spor hastası İrlandalı Katolik bir ailenin gay oğullarının evden ayrılma kararı ve sonrasında olanları anlatan bu komedide yine çok sayıda tanıdık oyuncu var. Anne Marjorie rolünde TBBT de Sheldon’ın da annesini canlandıran Laurie Metcalf, baba rolünde Common Law dizisinin Yüzbaşı Sutton’ı Jack McGee ve evden ayrılmaması için türlü dümen çevrilen gay çocukları rolünde ünlü oyuncu John Ritter’ın oğlu Tyler Ritter var.

scorpion-670x248

Scorpion

“Benim adım Walter O’Brian ve ben bir dehayım” bu cümleyle başlayan diziyi büyük bir keyif ve heyecanla izleyeceğimden eminim. Eksantrik bir dehanın kendi gibi süper dehaları bir araya topladığı şirketiyle, başa çıkılması zor durumlara çözümler üretmelerini konu alan dizide Game of Thrones’un Rakharo’su, Body of Proof’un Dedektif Lucas’ı Elyes Gabel; efsane kötü adam Robert Patrick (Terminatör filminin T1000 i desem hemen hatırlarsınız); Smash’in Karen Cartwright’ı Katharine Mc Phee hemen göze ilişenler.

murder

How to Get Away With Murder

Shonda Rhimes’dan yine olağanüstü kurgulanmış heyecanlı bir dizi. Gizemli ve başarılı bir ceza savunma profesörü ve avukat olma konusunda epey iddialı öğrencilerinin bir cinayete karışması hakkındaki bu dizide başrolde The Help filminden hatırlayacağınız Viola Davis var.

forever

Forever

Ölümsüzlüğün lanetinden kurtulmak için New York şehri morgunda tıbbi araştırmacı olarak çalışan 200 yaşındaki Henry’nin başından geçenleri izliyoruz. Her öldüğünde bir şekilde yeniden dirilen Henry Morgan rolünde Fantastic Four ve Ringer’dan hatırlayacağınız Ioan Gruffudd var. Diğer rollerde garip kişilikleri canlandırmada oldukça başarılı genç oyuncu Joel David Moore, Numbers ve efsane Taxi dizisinden hatırlayacağınız Judd Hirsh hemen gözüme çarpanlar.

madam-secretary-official-trailer

Madam Secretary

Karmaşık aile hayatını dengelemeye çalışan eski CIA analisti, kolej profesörü Elizabeth McCord’un bir anda Beyaz Saray’da Secretary of State pozisyonuna getirilmesi ile başlayan ilgiç günlerini anlatan dizinin kadrosu harika. The Naked Truth dizisiyle tanıyıp sevdiğim Téa Leoni, Private Practice dizsinin Dr. Wilder’ı Tim Daly, seksenli yıllarda yayınlanan Chief isimli dizide canlandırdığı Foxy Funderburke rolüyle gönlümde taht kuran ve sonra da oynadığı her rolün hakkını veren, şimdilerde Fargo ile yine keyfile izlediğim Keith Carradine, Cheers ve Fraiser’da ekzantrik Dr. Lilith karakterini unutulmaz kılan Bebe Neuwirth ve Two and A Half Man dizisinde Alan’ın eski karısı Judith’i canlandıran Marin Hinkle göze çarpanlar.

Bad-Judge-thumbnail

Bad Judge

Hayatı sınırlarda yaşayan, seksüel açıdan etik değerleri umursamayan, yasalarla oynayan ve dengede tutmaya çalışan bir ceza yargıcının maceralarını konu alan dizide Pravite Practice ve Grey’s Anatomy dizilerinden tanıdığımız ve şu sıralar Fargo’da boy gösteren Kate Walsh başrolde. 30 Rock dizisinde Dr. Leo Spaceman, Suburgatory dizisinde Fred Shay gibi ekzantrik rollerin adamı Chris Parnell de yardımcı rollerden birinde.

Selfie-ABC

Selfie

20 li yaşlarındaki Eliza’nın, kendine ait utanç verici bir videonun viral olarak yayılmasından sonra imajını düzeltmek için bir pazarlama uzmanına başvurmasıyla gelişen olayları anlatan dizide Dr. Who’nun Amy Pond’u Karen Gillan, Harold ve Kumar ile tanıdığım John Cho, Freaks and Geeks dizisinden hatırlayacağınız Samm Levine göze çarpanlar.


#LGG3 Akıllı Sadelik Kavramıyla Gönlünüzü Çelecek

LG salon

Geçen hafta LG Electronics tarafından dünyanın pek çok şehriyle eşzamanlı olarak düzenlenen bir etkinlikte, firmanın yeni amiral gemisi LG G3 ile tanışma şansı buldum. 5.5 inçlik ekranıyla, 13.0 MP arka, 2.1 MP ön kameralarıyla, 2560×1440 çözünürlüğüyle tanıtıma katılan konukların çoğunun bir an önce test etmek istediği bir ürün oluvermişti G3.

LG G3 simple specUzun zamandır görüşme fırsatı bulamadığım çok sayıda dostla hasret giderdiğim bu şık ve özenle hazırlanılmış etkinlikte; LG Electronics Orta Doğu ve Africa Bölgesi Başkanı Kevin Cha bizlere Türkiye’nin bölgedeki en büyük ülkelerden biri olduğunu ve teknoloji potansiyeliyle diğerlerine örnek olduğunu söyledi. LG G3’ü geliştirirken kullanıcıları düşünerek daha sade bir kullanım sunduklarını, böylelikle, en kolay ve en iyi teknolojiyi tüketicileriyle buluşturarak sektöre yeni bir boyut kazandırmayı hedeflediklerini belirtti.
Akıllı Sadelik kavramını hayatımıza sokacak olan LG G3; %75 oranında yazım hatalarını azaltan, daha hızlı ve hatasız şekilde yazmaya imkan veren ve yazma alışkanlıklarımızı analiz eden akıllı klavyesiyle Senden Öğreniyorum konseptine sahip. Kullanıcının davranış ve alışkanlıklarına göre öneriler sunabilen Akıllı Bildirim özelliği, yağmurlu havada yanınıza şemsiye almanızı bile öneriyor. Akıllı Güvenlik özelliği de gizli dosyalarınızın korunması amacıyla geliştirilmiş. Content Lock özelliği ise telefonu bilgisayara bağladığınızda kişisel dosyalarınızın güvende olmasını sağlıyor.

LGG3 images

Cep telefonu kameralarındaki gelişmelerle artık herkes fotograf çekme keyfi yaşıyor. LG G3 ün gelişmiş 13 MP OIS kamerası, Laser Auto Focus ile önemli anları ölümsüzleştirirken, az ışıkta bile Laser Beam mesafeyi ölçerek mükemmel bir sonuç almanızı sağlıyor. LG G3 siz telefonu tutarken odağı koruyor, fotoğraflardaki bulanıklık azalıyor, videolarda da daha az titreşim oluyor.
Bir müjde de “selfie” meraklılarına; LG G3; 2.1 MP ön kamerası ile net ve kolay ‘selfie’ çekim imkanı sunuyor. Telefonun hiçbir yerine dokunmadan sadece bir el hareketiyle 3 saniye içinde mükemmel bir selfie çekebilmek artık mümkün.
Metalik siyah, parlak altın, ipeksi beyaz, menekşe moru, bordo olmak üzere 5 farklı renkte piyasaya sunulacak olan LG G3, ince yapısı ve ergonomik tasarımı ile tek elle sorunsuz bir kullanım sunuyor.
Stil sahibi çok sayıda aksesuarıyla da göz dolduran LG G3 ün HBS-900 kodlu LG Tone Infinim isimli bluetooth kulaklığını da denemelisiniz, kesinlikle standartların ötesinde bir ses kalitesine sahip diyebilirim. Kimin aradığını söyleme özelliğine de sahip olan bu müthiş aksesuara bayıldım.
Yeni dış tasarım ve grafikleri ile minimalist bir kullanıcı ara yüzünü benimseyen LG G3 ile tanışmak istiyorsanız 9 Haziran – 4 Temmuz arasında Kanyon’da kurulacak özel alana uğrayıp telefonun tüm özelliklerini detaylı olarak inceleyebilirsiniz.

kulaklik

Bu güzel geceye beni davet eden Soda Medya ekibine, bizlere eğlenceli bir deneyim ve keyifli bir akşam yaşatmak için uğraşan harika ev sahiplerimiz LG Electronics ‘in güler yüzlü zarif yöneticilerine ve emeği geçen diğer paydaşların hepsine çok teşekkür ederim. Geceye katılanlara armağan edilen HBS-730 bluetooth kulaklığımla büyük aşk yaşadığımı da mutlaka eklemeliyim 🙂

LG G3 Teknik Özellikler:

Ÿ  İşlemci: Qualcomm Snapdragon™ 801 (2.5GHz Quad-Core)

Ÿ  Görüntü: 5.5 inç Quad HD IPS (2560 x 1440, 538ppi)

Ÿ  Hafıza: 16/32 GB eMMC ROM / 2/3GB DDR3 RAM / microSD slot (128GB max)

Ÿ  Kamera: Arka 13.0MP with OIS+ and Laser Auto Focus / Ön 2.1MP

Ÿ  Pil: 3,000mAh (removable)

Ÿ  İşletim Sistemi: Android 4.4.2 KitKat

Ÿ  Boyut: 146.3 x 74.6 x 8.9mm

Ÿ  Ağırlık: 149g

Ÿ  Network: 4G / LTE / HSPA+ 21 Mbps (3G)

Ÿ  Bağlantı: Wi-Fi 802.11 a/b/g/n/ac, Bluetooth Smart Ready (Apt-X), NFC, SlimPort, A-GPS/Glonass, USB 2.0

Ÿ  Renk: Metalik Siyah, Parlak Altın, İpeksi Beyaz, Menekşe Moru ve Bordo


3 Haziran Emir Cerman’ın Doğum Günü…

Emir Cerman Yedi tepeden yedi kitaya konser

Bundan 30 yıl önce, 1984 yılının güzel bir pazar günü, 9 aylık heyecanlı bekleyişin sonunda, biricik oğlum Emir ’i kucağıma aldığım gündü. Sabaha karşı başlayan küçük gaz sancısını andıran ağrıların doğum sancısı olduğunu anlamam pek zor olmuştu. Nereden bilebilirdim, bu benim ilk bebeğimdi. Filmlerde izlediğimiz kadınların “amanın yetişin yandıım öldüüm” diye bağırdıkları türden ağrılar da değildi.

Oturduğumuz çatı katının boğazı gören manzarasına bakarak terasta dakikalarca yürüyüp, hala “gaz” dan kurtulamayınca saat tutmak aklıma gelmişti. Tabii ağrı aralarının 5 dakikada bir olması kafamda şimşekler çaktırmış, hemen günler öncesinden hazırladığım küçük bavulu kapının dibine koyup beklemeye başlamıştım.Ne mi bekliyorum  “haydi vakit geldi” dediğimde aynı filmlerde görülen tepkiyi veren kocamın telaşla hazırlanmasını 🙂 Evet sonunda tam hazırlanıp kapıya çıkarken asansör bizim katta durdu ve içinden o anda en son görmem gereken kişi babam çıkmaz mı, haydi bakalım bir şey anlamasın diye tornistan eve geri dönüş ve “kahve içer misin babacığım” sorusuna verdiği cevabı duymadan mutfağa kaçış ve ağrıya katlanmak için nefes egzersizi yapmaya devam.

O günlerde kalp damarlarındaki tıkanıklık nedeniyle ani üzüntüler yaşamaması gereken annemin kulağına gitmesin diye babama binbir şaklabanlık yaptım. Adamcağızın da keyfi yerinde, anlatıyor da anlatıyor. Ben ise ne oturabiliyorum ne kalkabiliyorum, durum git gide vahimleşiyor. En sonunda aklıma, bir arkadaşımızın bizi kahve içmeye davet ettiğini söyleyip müsaade istemek geldi. Tabii bavulu almadan birlikte indik asansörle. O evlerine yürüdü, ben arabaya attım kendimi, kocam son hızla geri çıkıp bavulu aldı ve nihayet yola çıktık. Hastaneye girdik, ilk kontrol yapıldı, beni bir odaya aldılar ve sürpriz, sancılarım duruverdi. O kadar kasmışım ki kendimi, ortalık süt liman. Hemen doktorumu aradılar, kadıncağız tatili nedeniyle Tuzla’daki kardeşine ziyarete gitmiş. Bana ” Zeynep Doktor seni tekrar kontrol edecek ve bana durumu bildirecek gerekirse eve gidersin” der demez, can havliyle haykırdım “kesinlikle olmaz. Eve girince bir daha çıkamayabilirim, bakarsınız yine babam uğrar, ben en iyisi şurada bekleyeyim” dediğimde, akşamüstüne doğru geleceğini söyleyip beni rahatlattı.

Saatler geçmek bilmiyordu, gazeteler, magazinler, TV programları vs derken nihayet doktorum geldi ve kontrolü bitince de müjdeyi verdi “haydi hazırlan suni sancı ile başlayacağız” bende bir sevinç bir sevinç. Yaşlı bebek hemşiresi elinde lavmanla gelene kadar da keyfime diyecek yoktu 🙂 Bundan sonrası hızlandırılmış film gibiydi. Suni sancı ile normal sancı arasındaki tek fark sadece süreleri, buna inanın, acı aynı derecede can yakıcı. Nasıl bir acı diye merak ediyorsanız şöyle diyebiliriz; şiddetle bağırsaklarınız bozulmuş ama asla çıkış yolu yok, hayal edebildiniz mi ağrının şiddetini? Bütün bu keşmekeşte bana can yoldaşlığı eden arkadaşım Jale de ikinci bebeğine hamileydi “ya ben bu fasılları unutup neden tekrar hamile kalmışım” demez mi, onca can acısına rağmen gözümden yaşlar gelerek gülmüştüm.

Sonunda, “vakit geldi” diyerek beni sedyeye koyup doğumhaneye doğru yola çıkardılar. İşte o an yaşanan acı, ağrı her neyse sanki bir anda hafifledi, kaybolmadı, ama aylardır heyecanla beklediğim bebeğime kavuşacağım anın yaklaşmış olması fikri harikaydı.

Doğumhanede yattığım yerin tam karşısında kocaman bir saat vardı. Oğlumun doğduğu ve sağlam olduğunun söylenmesi sırasında saat tam 18.05 idi. Yer yüzündeki hiç bir örnek o anda hissettiklerimi anlatmaya yetmez.

Canım oğlum; iyi ki doğmuşsun, teşekkür ederim beni hep mutlu eden ve gururlandıran bir evlat olduğun için. Doğum günün kutlu olsun, karşına hep iyi insanlar çıksın, yaşayacağın her gün bir öncekinden daha mutlu olsun, bedenin ve ruhun her daim sağlıklı olsun, ihtiyacı olanlarla sevgiyle paylaşacağın kadar da çok paran olsun.

 


Depreme Hazırlıklı Olun!

Aksigorta’nın AKUT’la birlikte; toplumumuzu başta deprem olmak üzere sel ve yangın gibi doğal afetler konusunda bilgilendirmek üzere 2010 yılında başlattığı ve 5 yıllık kurumsal sosyal sorumluluk projesi olarak tasarladığı “Hayata Devam Türkiye” Projesi’nin 5. ve son etabı Sabancı Müzesi’nde.

akut tir

“Hayata Devam Türkiye” Projesi’nin 5. etabı boyunca; Aksigorta’nın deprem tırı Sabancı Müzesi’nin bahçesinde olacak. Müze’nin ziyaretçilerine ve İlköğretim öğrencilerine 30 Haziran’a kadar G Force deprem simülatöründe 1999 yılında yaşanan 7,4 büyüklüğündeki Marmara Depremi yaşatılarak, konunun önemine bir kez daha vurgu yapılacak. “Güvenli Oda” ve “Güvenli Olmayan Oda” olarak iki farklı bölümün bulunduğu deprem tırında eşyaları sabitlemek gibi alınabilecek basit önlemlerin önemine dikkat çekilecek.

aksigorta_akut(1)

Binlerce vatandaşımızı yitirdiğimiz 1999 Marmara ve ardından yaşanan depremlerde, afetler konusunda bilgi yetersizliğinin, kayıpları daha da artırdığı gerçeğinden yola çıkılarak tasarlanan ve uygulanan “Hayata Devam Türkiye” Projesi’nin ilk 4 yılında 52 il, 174 ilçede toplamda 5.4 milyon kişi “Hayata Devam” demiş. 700 bine yakın öğrenciye ulaşılan kurumsal sosyal sorumluluk projesi kapsamında 60 bin kilometre yol katedimiş, eş zamanlı olarak sosyal medyada gerçekleştirilen çalışmalarla da 1.4 milyon kişi bilgilendirilmiş.

guvenlik1(1)

“Hayata Devam Türkiye” projesi, geçtiğimiz 4 yıl içinde 3 kez ödülle taçlandırılmış. 2013 yılında 2.400 başvurunun yapıldığı SABRE ödüllerinde Türkiye’den Altın SABRE 2013 ödülünü alan “Hayata Devam Türkiye” Projesi; aynı yıl Stevie 2013 Uluslararası İş Ödülleri’nde de bronz ödüle layık görülmüş. “Hayata Devam Türkiye” Projesi, 2012 yılında da Türkiye Halkla İlişkiler Derneği tarafından verilen ve Türkiye’nin en prestijli ödülleri arasında yer alan Altın Pusula Ödülleri’nde Kurumsal Sorumluluk-Eğitim kategorisinde en iyi proje ödülünü almış.

Deprem konusunda hem çocuklarınızı bilgilendirmek, hem kendi bilgilerinizi tazelemek, hem de bu sıcak günlerde Sabancı Müzesi’nin muhteşem bahçesinin keyfini çıkarmak için mutlaka uğrayın.


Fargo Televizyon Dizisi Olmuş, Pek Güzel Olmuş

2014 Winter TCA Tour - Day 6

Coen kardeşlerin 1996 yapımı kült filmleri Fargo; FX kanalı ve MGM işbirliğiyle 10 bölümlük dizi olarak ekranlarımıza konuk oluyor. Filmin oyuncu kadrosu muhteşemdi, dizinin oyuncu kadrosu da hiç aşağı kalmıyor. Efsane oyuncular Billy Bob Thornton ve Keith Carradine, sevimli Dr.Watson’umuz ve sarsak Hobbit’imiz Walter Freeman, her kılığa girebilen Oliver Platt, oyunculuktan yana nasibini alamamış olmasına rağmen yılmadan deneyen Colin Hanks, Private Practice ve Grey’s Anathomy izleyicilerinin hemen tanıyacağı Kate Walsh, arıza tiplerin vazgeçilmez ismi Adam Goldberg, çocuk oyunculuktan genç kızlığa koşan Joey King ilk 3 bölümde gözüme ilişenler. Tabii dizilerden aşina olduğumuz daha pek çok oyuncu var.

Fargo_CL_0871.JPGGenellikle kanlı sahneler olan dizileri izlemekten kaçınırım, ama Freeman/Thornton işbirliği fikri çok çekici geldi ve 3 bölümü üst üste izleyiverdim. Heyecanla dördüncü bölümü bekliyorum. Filmi ezbere bilmem heyecanlanmamı engellemiyor 🙂 Yine de filmi izlemiş olanlara; bildiklerini unutup, diziyi ilk kez görür gibi izlemelerini öneriyorum.
Filmle ilgili detaylar için BURAYA tıklayınız.


50.Diyabet Kongresi Antalya’da Başladı

kongreGeçen hafta 50.Ulusal Diyabet Kongresi basın toplantısında konuyla ilgili pek çok bilgi dinledim. Türk Diyabet Cemiyeti Başkanı Prof. Dr. Hasan Ilkova, Türkiye Diyabet Vakfi Başkanı Prof. Dr. Temel Yılmaz, 50. Diyabet kongresi Genel Sekreteri Prof. Dr. Demet Çorapcıoğlu, 50. Diyabet kongresi Başkanı Prof. Dr. Ali Rıza Uysal’ın katılımlarıyla gerçekleşen toplantıda Türkiye’de diyabet farkındalık oranının %37 olduğunu öğrendim. Ürkütücü bir rakam. Toplumun %70 inin şişman olması farkındalığı arttırmamış ne yazık ki. %53 gövdesel şişman bireylerin büyük bölümü kadınlar. TURDEP çalışmasında 20 yaş üstü farkındalık oranı % 14, diyabetli olmayanlarda ise % 25. Hızla yayılan bu hastalık, yani insülin direnci şişmanlığın da % 80 nedenini oluşturuyor. Diyabet adayı olan % 50’lik kesimin, sadece %20’sinin hastalık hakkında fikri var. Hürrem’in yüzüklerini ve saç rengini takip etmeyi çok daha önemseyen hemcinslerimin varlığını bilmek iç acıtıcı. Her gün ekranlarda, dergilerde, alışveriş noktalarında hepsinden önemlisi okul kantinlerinde albenili ambalajlarıyla şeker, mısır şurubu, aspartam gibi katkı maddeleriyle dolu içecekler, gıdalar ve şekerlemelerin tehdidi altındaki yeni nesilden de, diyabet konusunda bilinçlenmesini beklemek abesle iştigal bana göre. Hal böyle olunca da kısır döngü devam edecek ve olanları keyifle izleyen global markalar ile büyük ilaç devleri el ele kolkola karlarını katlamaya devam edecekler.
Glaucometer for Measuring Blood SugarDiyabet tedavisi multidisipliner bir tedavi. Türkiye’de 7 milyon olduğu düşünülen diyabetli grubun farkındalık ve tedavisinde özellikle aile hekimlerinin rolü çok büyük. Aslında özellikle tip II diyabet 1. basamakta çözülebilir. Ekipte diyabet hemşiresi ayrıca önemli rol oynuyor. Diyabet hemşireliği son bir kaç yıldır mesleki olarak tanımlanmış ve diğer hemşireler arasında uzmanlaşmış durumda. Aile hekimlerine düşen her 3000 kişiden en az 200 kişinin diyabetli olduğu düşünülürse aile sağlığı merkezlerine de diyabet hemşiresi zorunlu hale geliyor. Diğer önemli grup ise diyetisyenler. Ne yazık ki bu önemli çalışma için sayıları çok yetersiz. İstanbulda’ki aile sağlığı merkezlerinin sadece 10-15’inde diyetisyen bulunuyor.
Diyabetin multidisipliner olduğunu kanıtı olan diğer veri de bir çok hastalığın 1 numaralı nedeni olması; Kardiovasküler hastalıklar, miyokard enfarktüs, felç, 20 yaş üstü körlük, trafik kazası dışındaki bacak ampütasyonları, hipertansyon, ağız sağlığı sorunları gibi.
Diyabet insülin salgı bozukluğu ve buna bağlı olarak kan glukoz düzeyi yükselmesi ile kendini gösteren, karbonhidrat, yağ ve protein metabolizması bozuklukları ile seyreden kronik, yani yasam boyu suren bir hastalık. İyi tedavi edilmediği takdirde, kalıcı organ hasarları bırakabilen, kalp ve damar hastalıklarından ölüm riskini artıran bir hastalıktır. Diyabet tedavisi ile ilgili yapılan klinik araştırmalar düzenli ve dikkatli glukoz ayarının diyabetin göz, böbrek ve sinir sistemine ilişkin komplikasyonlarını bir oranda önlediğini göstermiş. Yine bu çalışmaların kısa dönem sonuçları kalp damar hastalıklarını sayısal olarak azalttığını göstermiş ancak bu azalma istatistiksel olarak anlamsız bulunmuş. Bu çalışmaların sona erdirildikten sonra uzun dönem sonuçlarına bakıldığında kalp damar hastalıklarının ve ölüm oranının azaldığı saptanmış.
Kongre boyunca diyabetin nedenleri ve oluş mekanizmaları üzerinde durulacak ve diyabetin tedavisinde yeni bilgilerin etkileri konuşulacak. Diyabetin tedavisinde kullanılan insülin tedavisindeki yenilikler ve yeni insülin preparatları ve yeni kullanım şekilleri kongre bilimsel programında yer alacak. Diyabet tedavisinde özellikle inkretinler adı verilen bağırsak hormonlarının tedavideki yeri tartışılacak, yeni insülin verilme yolları (örneğin solunumla alınan ve oral yoldan alınan insülinler), pankreasın insülin salgılayan beta hücresinin ömrünün uzatılması ve yeni tedavi beklentileri üzerinde durulacak.
Obezite ve diyabetin tedavisinde artık daha fazla konuşulup tartışılan bariatrik cerrahi ile ilgili bir panelde bu tedavi şekli tartışılacak. Yaşlılarda diyabetin tedavisindeki farklılıklar tartışılacak ve hipogliseminin önemi üzerinde konuşmalar yer alacak. Gebelik Diyabeti tartışılacak diğer önemli bir konu olarak programda yer alıyor.
23-27 Nisan tarihleri arasında Antalya’da yapılacak kongre ile ilgili daha detaylı bilgilere BURAYA tıklayarak erişebilirsiniz.


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Hepimize Kutlu Olsun

Bu sabah çocukluğumdaki gibi heyecanla uyandım. Rahmetli dedemle birlikte Taksim Meydanı’na gider törenleri izlerdim çocukken. Uzun zamandır öyle görkemli kutlamalar ve törenler yapılmıyor artık, yasak. Hatta bir Taksim Meydanı da yok, vatandaşa yasaklanan beton yığını bir zevksizlik örneği var.

Atatürk
İçinizdeki çocukla birlikte 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı gönlünüzce kutlayın lütfen. Çocukları olanlar özellikle sizler; haydi en güzel giysilerinizi geçirin üzerinize ve çıkın dışarıya. Havanın güzelliğinden de yararlanıp çocuklarınızla çocuk olun, onlara bu bayramın önemini ve neden çocuklara armağan edildiğini mutlaka anlatın. Ülkenin durumundan endişe ettiği hakkında sürekli söylenen ebeveynler özellikle sizler haydi kımıldayın; kapın çocuğunuzu torununuzu çıkın dışarı, hem ona hem kendinize hatırlatın çocukluğunuzu. Varsın resmi kutlamaların önünü kapasınlar; parklar, deniz kenarları hala bizim. Hep hatırlayalım ve hatırlatalım:
“Vatan mutlaka selamet bulacak, millet mutlaka mesut olacaktır. Çünkü kendi selametini ve kendi saadetini; memleketin, milletin saadeti ve selameti için feda edebilen vatan evlatları çoktur. “
25-26 Nisan 1922 Atatürk


Sayfalar:1...18192021222324...61