:::: MENU ::::

#Turmepa Mavi Kuşak Hareketi

Turmepa yazi

Kuruluşundan itibaren çalışmalarını heyecanla izlediğim Deniz Temiz Derneği/Turmepa’nın “Mavi Kuşak Hareketi-İstanbul Boğazı” Projesi ile 2014 yılında değerli dost Zeynep Çevik sayesinde tanışıp, Turmepa gönüllüsü de oldum. Resim yarışmasının değerlendirilme toplantılarına bizzat katıldım ve her yaştan pırıl pırıl gençlerimizin heyecanına ortak olma şansı buldum.

“Mavi Kuşak Hareketi-İstanbul Boğazı” Projesi sonuçlanınca 2013-2015 yılı arasında yapılan bütün eğitimler, çalışmalar, yarışmalar ve diğer aktiviteler “Deniz, en kirli hikayeleri bile temizler” isimli bir e-kitaba dönüştürülerek “Mavi Kuşak Hareketi” web sitesinde yayınlanmış. Çok sayıda değerli bilim insanı, eğitmen, sanatçı ve işadamı ile aynı kitapta kendi ismimi de görmek ne kadar hoş bir sürpriz oldu bana.

DenizTemiz Derneği/TURMEPA 20 yıldır deniz ve kıyıların kirlenmesini önlemek, mevcut kirliliğin giderilmesine katkı sağlamak ve kamuoyunu bilinçlendirmek amacıyla, her yaş grubuna uygun eğitici-öğretici faaliyetler sağlayan ve denizleri yaşatma çabasında olan bir dernek.

“Mavi Kuşak Hareketi-İstanbul Boğazı” Projesi, TURMEPA tarafından, MITSUI & CO, Ltd. desteğiyle ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle, Ekim 2013-Aralık 2015 tarihleri arasında İstanbul Boğazı’ndaki kirliliğe ve ekosistemin karşılaştığı tehditlere dikkat çekerek, eğitim faaliyetleri aracılığıyla bilinçlendirme ve farkındalık çalışmaları yürütülmüş.

Ataşehir, Beşiktaş, Beykoz, Eyüp, Fatih, Kadıköy, Kâğıthane, Sarıyer, Ümraniye, Üsküdar, Tuzla’nın içinde bulunduğu, İstanbul’un 11 ilçesinde yürütülen projede, İstanbul Boğazı’nın önemine, ekosistemin karşı karşıya olduğu tehditlere dikkat çekilerek, eğitim ve etkinliklerle gelecek kuşaklar bilgilendirilmiş. İstanbul Boğazı’nın korunması için, denizlerimizin kirlenmesini engellemeyi görev edinecek, sorumluluk sahibi Mavi Kuşaklar yetişmesini sağlamak, proje kapsamında İstanbul Boğazı’ndaki kirliliğe ve ekosistemin karşılaştığı tehditlere dikkat çekerek, eğitim faaliyetleri aracılığıyla bilinçlendirme ve farkındalık çalışmalarının yürütmek projenin temel amacını oluşturmuş.

27 ay boyunca eğitici eğitimleri, okul etkinlikleri, öğrencilerin kendilerini öğrendiklerini ifade edebilecekleri ve eserlerinin sergileneceği”Yaşasın Uskumru” platformu, 23 Nisan Etkinliği, Dalış Etkinliği ve Sualtı Atık Sergisi, İstanbul Boğazı’nın Sesi gibi eğitici-öğretici çalışmalar yürütülerek gelecek nesillerin İstanbul Boğazı, evi deniz olan canlıların yaşam alanı hakkında bilgilendirilmesi ve hepimizin üzerine düşen sorumlulukların duyurulması “Mavi Kuşak Hareketi- İstanbul Boğazı” projesinin temeli olmuş.

Sizler de BURAYA tıklayarak “Deniz, en kirli hikayeleri bile temizler” başlıklı e-kitabın sayfalarını keyifle çevirip, başarıyla sonuçlanan bu müthiş projeyi incelemeli ve yakınlarınızla mutlaka paylaşmalısınız.
Sevgiyle ve muhabbetle…


Istanbul’un Marul Bayramı

istanbulun marul bayramiSiz de benim gibi çocukluğunuzda, ilk gençlik yıllarınızda keyifle yediğiniz sebze meyvelerin tadını özleyenlerden misiniz? İstanbul’da yetişen Arnavutköy çileğinin ve topatan kavununun kokusunu hatırlıyor musunuz? Yıllardır marul diye kaktırılan plastikten hallice ithal yeşil otlardan sıkıldınızsa bu cumartesi gelin Yedikule Bostanları’nda buluşalım. Slow Food Türkiye / Fikir Sahibi Damaklar’ın binbir emekle hazırladığı bu güzel etkinliğe çoluk çocuk katılıp, yerel üreticimize destek verelim.
Etkinlik programını Slow Food Türkiye / Fikir Sahibi Damaklar sayfasından sizler için aşağıya kopyaladım. Facebook kullanıcısı iseniz, BURAYA tıklayarak etkinlik ve diğer çalışmalar hakkında da detaylara ulaşabilirsiniz. Piknik örtünüzü getirmeyi unutmayın 🙂
Sevgiyle ve muhabbetle…

İstanbul’un Marul Bayramı Programı

6 Mayıs 2016, Cuma
Salt Galata
17.00 – 19.00
panel:
İstanbul’da Bostanlar ve Bahar Şenlikleri
Necdet Sakaoğlu
Hayri Fehmi Yılmaz
Turgay Tuna
Faruk Pekin
bu etkinlik Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı işbirliğinde gerçekleşmektedir.
7 Mayıs 2016, Cumartesi
Yedikule Bostanları Ahmet Öztürk Bostanı girişi
11.00-13.00
Suriçi Bostanları’na vefa etkinliği:
2013 yılında da üzerine moloz dökülen bostanda çevre temizliği
bu etkinlik Kültür Karıncaları öğrencileri ile birlikte gerçekleştirilecektir, katılım için 212 347 2425’den Halil Özdemir ile irtibata geçilmesi rica olunur.
Yedikule Bostanları Ahmet Öztürk Bostanı
13.00-15.00
Marul Bayramı Şenliği: Cümbüş Cemaat’in müziğinin birleştiriciliğinde Yedikule Bostancılar Derneği, Yedikule Bostanları Girişimi ve Dürtük ‘den dostlarımızla birlikte bostanlarda yeniden yetiştirilmeye başlanan “Yağlı Yedikule Marulu” ile tanışacak, ekilişine, hasadına dair bilgilenecek, bol bol bostan muhabbeti yapacak ve mini bir piknikle karınlarımızı doyuracağız.
Etkinliğe gelirken üzerinde oturacağınız bir piknik örtünüzle gelmeyi ihmal etmeyin sakın!


Bekar Yaşam Kılavuzu – How To Be Single

HowToBeSingle

Bu sabah gri, serin ve basık havayı unutturacak bir romantik komedi filmi izledim Warner Bros öngösterimiyle; “How To Be Single”
Rebel Wilson kadrodaysa genellikle eğlenceli bir fimdir diye düşünerek gittim ve haklı çıktım.
Değişik çevrelerden 4 genç kadının hayat hikayesinin anlatıldığı filmde, başrol oyuncularına çoğu sahnede New York City manzaraları da eşlik ediyor. Müzikleriyle de izlemesi keyifli hale gelen bir film “How To Be Single”. Özellikle gece klubü sahnelerindeki müziklerde yerimde durmakta zorlandığımı mutlaka eklemeliyim 🙂

Sex & City dizisini, He’s Just Not That Into You tadındaki filmleri sevdinizse bu filmi de eğlenerek izleyeceksiniz. Yönetmenlğini Christian Ditter’ın yaptığı filmin hikayesi Liz Tuccillo’nun kitabından Abby Kohn ve Marc Silverstein tarafından uyarlanmış.

Başrollerde Dakota Johnson, Rebel Wilson, Leslie Mann, Allison Brie, Damon Wayans Jr., Anders Holm, Jake Lacy ve Nicholaus Braun var.
Prodüktörleri arasında Drew Barrymore’un da olduğu filmin müziklerinde Fil Eisler imzası var.
Warner Bros tarafından Bekar Yaşam Kılavuzu adıyla dağıtımı yapılacak olan How To Be Single, 15 Nisanda gösterime giriyor.
Haberlerin iç karartıcılığından, günlük hayatın stresinden azıcık uzaklaşmak isterseniz, bu filme bir şans verin derim.
Hepinize iyi eğlenceler


Kadının Adı Var

Pazartesi sabahı instagram akışımda sevgili Banu Tozluyurt’un çok sevimli bir daveti gözüme ilişti. Caddebostan Kültür Merkezi’nde sahne alacakları bir gösteriye davet ediyordu bizleri. Teyzemin tahlil sonuçları için hastaneye gitmem, eve alınacaklar var derken hepsini hızlıca halledip gitmeye karar verdim. Koşturma hali ve adrenalin ruhuna iyi geliyor insanın 🙂
Trafiği düşünerek yer altından geçtim karşıya, vapur keyfini de dönüşe bıraktım. Kıtı kıtına yetiştim gösteriye, hemen oturup izlemeye başladım.

kadinin adi var

Kadına ve erkeğe eşit uzaklıkta, insana yakın gösteri başlığıyla yola çıkmıştı sahnedeki üç kadın; bizlere kadınların kendi potansiyellerini gerçekleştirmeleri, okur yazar sayısının çoğalması, kadınların ekonomiye katılımı, kadın ve erkeğin el ele barış içinde birlikte yol alabilmelerinden söz ettiler. Ülkemizle ilgili rakamsal verileri de paylaştılar; 181.000 çocuk gelin, 24.000.000 istismara uğrayan çocuğun olduğu bir coğrafyada yaşadığımızı hatırlattılar. Kadının eğitimi yüzde 1 oranında arttığında, o ülkenin gayri safi milli hasılasına bunun katkısının yüzde 3,37 oranında olduğunu, kadınların gelirlerinin yüzde 90’ını sağlık ve çocuklarının eğitimleri için harcarken, erkeklerde bu oranın yüzde 35 civarında kaldığını belirttiler.

kadinin adi var 1

Türkiye’de kadınların var olma savaşı içinde olduğunu anlatıp, Kadının Adı Var‘ın tam da bu sebeple gösterimde olduğunu söylediler.
Kadın dayanışmasının önemini belirterek, erkek egemen toplum belletmesi olan bazı sözlerin özellikle altını çizerek, artık değişim gerektiğini kadınların birbirlerini destekleyerek potansiyellerini geliştirebileceklerini anlattılar.
Perdede Ümmiye Koçak’ın hikayesini yine gözyaşlarıyla izledim. Onunla ilgili bilgleri BURAYA tıklayarak mutlaka okuyun ve Ümmiye Hanım’ın web sayfasına gidip videolarını da mutlaka izleyin.
Banu Tozluyurt, Ebru Tuay Üzümcü, Özge Uzun her üçü de; sizin benim gibi hayatın zaman zaman hırpaladığı, zorluklarla yoğrulan, ama yılmayan ve ayakta durmayı başarıp, başka kadınlara ilham vermeye çalışan kadınlar. Onların kurduğu “Kadının Adı Var” platformunu mutlaka inceleyin. Facebook sayfalarını beğenip takibe alın.
Zincir mağazalar, dünya devi markalar yerine yerel üretici kadınlardan alışveriş yapın, kız çocuklarının eğitimi için uğraşan kurumlara destek olun. Her birimizin; başkalarının hayatına dokunarak fark yaratacağı yetenekleri var, bir köşeye çekilmektense neler yapabileceğimize ve nasıl fark yaratabileceğimize odaklanalım. Damlaya damlaya göl olacağını da hep aklımızda tutalım.
Sevgiyle ve muhabbetle…


Batman v Superman: Dawn of Justice

Superman wonderwoman batman

Uzun zamandır merakla beklenen Batman v Superman: Dawn of Justice filmini, Warner Bros davetiyle öngösterimde izleme şansı buldum bu sabah. Türk Hava Yollarının şık ağırlamasıyla karşılanıp, kesinlikle çok işime yarayacak hediyeleriyle uğurlanmak da pek hoş bir sürprizdi.

thy hediyeler

Film öncesinde yönetmen Zack Snyder tarafından yapılan uyarıya sadık kalarak fazla bir şey yazmak istemiyorum.
2013 yılında vizyona giren Man of Steel filminin sonunda cani General Zod ve Supermen’in savaş sahnelerini izleyiciye yeniden hatırlatıyor Snyder. Fakat bu kez saçları ağarmaya başlamış Bruce Wayne’in perspektifinden izliyoruz Metropolis’in yıkılışını, vahşi ve ürkütücü sahneleri.
Kalabalık ve ünlü oyuncu kadrosu, önemli yapımcıları ve ödüllü senaryo yazarlarıyla değişik bir film ortaya çıkarmışlar. Bu film muhtemelen 2017 de izleyeceğimiz The Justice League için de altyapı hazırlıyor, diğer metahumanlarla ilgili ipuçları veriyor. Aquaman olarak Jason Momoa’yı görmek de hoş oldu tabii 🙂

jason momoa
Ne yazsam ipucu olacak en iyisi siz bu haftasonu Hans Zimmer’in müthiş müzikleriyle bezeli bu filmi izleyin, ama mutlaka IMAX olarak izleyin.
Çocuklar için bence uygun değil, savaş ve dövüş sahneleri, kabuslar vs. epey rahatsız edici, yine de siz bilirsiniz. Hepinize iyi seyirler.
Sevgiyle ve muhabbetle…


Şükredebilmek…

bebek

Mutsuz olmak için kendinize binlerce sebep yaratabilirsiniz, gayet kolay bir eylem bu. Gelin birlikte başka bir yol seçelim; ne kadar zor durumda olsak da mutlu olacak ve yaşadığımız için şükredecek sebepler bulmayı deneyelim.
Her sabah uyandığınızda hiç olmazsa sağ salim uyandığınız için şükredebilirsiniz. Kendinize ait temiz ve rahat bir yatakta uyuyabildiğiniz için şükredebilirsiniz. Başınızın üzerinde bir çatı olduğu, etrafınızda sizi hava şartlarından koruyabilecek duvarlar olduğu için şükredebilirsiniz. Musluklarınızdan akan su için şükredebilirsiniz. Üzerinize giyecek temiz eşyalarınız olduğu için şükredebilirsiniz. Bedenen ve ruhen sağlıklıysanız; nefes alabildiğiniz, görebildiğiniz, duyabildiğiniz, konuşabildiğiniz, yediklerinizi yutabildiğiniz, lezzetlerini alabildiğiniz, kollarınızı oynatabildiğiniz, nesneleri ellerinizle tutabildiğiniz, yürüyebildiğiniz, hatta koşabildiğiniz için şükredebilirsiniz. Etrafınızda sizi seven, önemseyen, özleyen, koruyan, kollayan yakınlarınız ve dostlarınız olduğu için şükredebilirsiniz. Okuyabildiğiniz, anlayabildiğiniz, öğrenebildiğiniz için şükredebilirsiniz. Kendiniz olabildiğiniz için şükredebilirsiniz. Düşüncelerinizi özgürce ifade edebildiğiniz için şükredebilirsiniz.
Maddeleri arttırabiliriz tabii, ama ana fikir; öfürdene pöfürdene mutsuz ve huzursuz yaşamak yerine, sahip olduklarımıza şükredebilmek, gerçekten ihtiyacımız olduğunu düşündüğümüz şeyler ve arzu ettiklerimiz için çaba harcamaya devam edebilmek.
İçinizi ısıtacağını ve biraz da olsa daha huzurlu bir hayata adım atmanıza yardım edeceğini düşündüğüm bir kısa film videosu ekledim. İzleyin lütfen.
Hepinize keyifle geçecek harika bir yeni hafta diliyorum.
Sevgiyle ve muhabbetle..

The Present from Jacob Frey on Vimeo.


Oscar Adayı #Spotlight 29 Ocakta Gösterime Giriyor

spotlight-one-sheet

29 Ocak tarihinde gösterime girecek olan Spotlight’ı Warner Bros davetiyle izleme şansı buldum. Aylardır uluslararası festivallerde ses getiren ve Oscarlarda da çeşitli dallarda ödüllere aday gösterilen filmde; Boston’da küçük yaşta çocuklara tecavüz eden bir grup rahibin suçlarının; Roma Katolik Kilisesi’ne bağlı Boston Katolik Başpsikoposluğu tarafından uzun yıllar örtbas edilmesinin haberleştirilmesi sağlam bir sinematografiyle anlatılıyor.
Yönetmen Tom McCarthy, sanılanın aksine bu filmde gazetecileri kahramanlaştırmıyor, onların görevlerinin gereğini yapmalarına tanıklık ettiriyor izleyicilerini. Film bittiğinde; hem yönetmen, hem de oyunculuklar “hmm özel efektler, üç boyutlu gözlükler, patlayan zıplayan nesneler olmadan da bir nefeste film izlenebiliyormuş” dedirtiyor.
michael keaton

Filmde çok sayıda tanıdık oyuncu var, ama ağırlık bu habercilikle 2003 yılnda Pulitzer ödülü alan Spotlight ekibinde. Ekip lideri Walter ‘Robby’ Robinson’ı Michael Keaton, atak araştırmacı gazeteci Mike Rezendes’i Mark Ruffalo, ekibin tek kadın muhabiri Sacha Pfeiffer’ı Rachel McAdams canlandırıyor. Times’dan Globe’a transfer olan sakin tavırlı editör Martin Baron’u Liev Schreiber, egzantrik avukat Mitchell Garabedian’ı Stanley Tucci, taciz kurbanlarının avukatlığını yapan Eric MacLeish’i Billy Crudup, Globe’un editörlerinden Ben Bradlee Jr.’ı John Slattery başarıyla canlandırmışlar.
Stanley-Tucci-Spotlight-movie

Spotlight’ı izlerken bir kez daha dinlerin, erkek egemenliğini ve zenginleri korumak üzere yozlaştırıldığını gözlemledim. Boston’a her gidişimde adım başı Katolik Kilisesi görmemin nedeni de filmden sonra iyice netleşti; ne kadar çok ibadethane, garibanlardan tanrı adına söğüşlenen o kadar çok para aktarımı 🙂 Tanıdık geliyor değil mi? Sistem her dinde aynı, değişmiyor.
Filmin tadını kaçırmamanız için konuyu sizlere basitçe özetledim, oyunculuklar ve heyecanı düşürmeyen kurgusuyla mutlaka izlemeniz gerek Spotlight’ı.
İyi seyirler…
Filmle ilgili detaylar için BURAYA tıklayınız


Yaşlanmak…

omg we re aduts Ian Kellen

Yaşlanmak sadece aynada gördüğünüz yabancıdan hoşlanmamak değildir.

Yaşlanmak; sizi arayıp soranların sayısının hızla azalması demektir. Sizi aradıklarında bilirsiniz ki, soracakları bir konu veya dinlemenizi istedikleri bir sorunları vardır.

Birlikte eğlenilecek yerlere çağrılma miktarınız sıfıra yaklaşmışsa, yaşlandığınıza inanabilirsiniz.

Gündemi takip etmeniz, çokça konuda genç yaştakilerden daha yeni bilgiye sahip olmanız da hayatınızı kolaylaştırmaz, hatta çoğu zaman size düşman olacaklardır.

Nasihat etmek istediğinizde genellikle ukalalık olarak algılarlar, sizin daha önce bu konuda canınızın yandığını ve onların canı yanmasın diye uyardığınızı akıllarına bile getirmezler.

Gençliğin nasıl olduğunu hatırlamadığınızı düşünürler, ama bilmezler ki aslında yaşlanan sadece bedenlerdir, ruhlar kendini hep genç hisseder.

Yaşlanınca; gittiğiniz mekanda sevdiğiniz bir melodi çalarken, içinizde bir yerlerde, çılgınlar gibi dans etmek isteyen genç ruhunuzu hızla engellemezseniz, uzaylı görmüş taşralı bakışlarına maruz kalırsınız. Boynunuzu büküp yerinizde oturun, ayağınızla tempo tutmakla yetinin.

Öyle canınızın her istediğini giymeniz, fazla aksesuar kullanmanız da uygun değildir. Saçınızı atkuyruğu yapmanız, arkanızdan kikirdeşmelere neden olabilir.

Tatil yörelerinin sakin olanlarında konaklamanız beklenir sizden, eskaza gündemdeki adreslerden birine yolunuz düşmüşse, neredeyse iğrenir bakışlarla karşılaşırsınız “ne işi var bunun burada” der gibidirler.

Yaşlanmak, bir anlamda da görünmez olmaya başlamaktır. Yirmilerinizdeki ışıldayan görünüşünüze, sağlıklı bedeninize sahip olmadığınız için başkaları tarafından farkedilmeniz de zorlaşır.

Gençliğinizde size yol vermek için çekilip gülümseyenler, yaşlıysanız neredeyse bulundukları yerden geçmeye çalıştığınız için sizi tokatlar gibi bakarlar.

Karşıdan karşıya geçerken yaya geçidinde bile kornalarla protesto edilirsiniz. Toplu taşıma araçlarına binerken size yol vermelerini asla beklemeyin, ezmemeleri ve kenara itmemeleri için dua edin.

Sokağa çıkmanızı yasaklamaları mümkün olsa yapacak binlerce genç insan var etrafta. Bunu da huzur içerisinde sağa sola not olarak yazıyorlar. Sanıyorlar ki hep yirmilerinde kalacaklar.

Bizler; 50, 60, 70 li yıllarda doğanlar, farklı dünya görüşleriyle yetiştirildik ve eğitildik diye düşünüp hoşgörmeye çalışıyorum, zorlansam da deniyorum.

38 yaşımı çok sevmiştim, ruhumu oraya sabitledim ilerlemesine izin vermiyorum, bedenime de elimden geldiğince iyi bakmaya çalışıyorum, ama biyolojik olarak zamana karşı durmak zor oluyor. Yaşlanmayı gençliğin yitişi değil de, fırsatların ve gücün yeni bir aşaması olarak kabullenmek biraz olsun huzur veriyor.

Keşke bir yolu olsa da insanlar hep genç kalsalar; gözleri bozulmasa, hastalanmasalar, elden ayaktan düşmeseler, bunamasalar. Süreleri dolunca fişi çekilmiş elektronik alet gibi duruverseler. Hayal işte hoşgörün, ne de olsa sizlere göre epey yaşlıyım 🙂


Yeni Yıla Merhaba

Sunset Bodrum

Yeni bir yıla doğru koşaradım ilerliyoruz. Bilinmezliklerden mi, umutlardan mı olduğunu çözemediğimiz ürpermeler var ruhlarımızda. Yüreklerimiz hayallerimizin gerçek olabileceği heyecanıyla çarpıyor. Gençler arkadaşlarıyla katılacakları eğlencelerin, çocuklar açacakları hediye paketlerinin heyecanında, yaşlılar ise sağlıkla geçirecekleri yeni bir yılın umudundalar.
2015 yorucu bir yıl oldu çoğumuz için; ülkemiz için üzüldük, kayıplar yaşadık, sağlık sorunlarıyla cebelleştik, belki işsiz kalanlar da oldu aramızda. Şimdi yeni bir yılın getireceklerine odaklanma zamanı; geçmişe takılıp kalmanın yararı yok, gelecek günlerin belirsizliğini coşkuya çevirmek elimizde. Her sabah sağlıkla uyanıyorsak umudumuzu kaybetmek anlamsız. Sağlıkla nefes aldığımız her an, zorluklarla başa çıkabileceğimiz anlamına geliyor; yeter ki isteyelim ve çaba harcayalım.
Hayatımıza dışarıdan bakmaya çalışalım; tabii objektif olarak bakalım; varlığına şükredeceğimiz her şeyi not edelim, aklımıza her geldiğinde sahip olduklarımız için teşekkür edelim ve daha iyilerini istemeye, onlara ulaşmak için çalışmaya devam edelim. Kendimizde değiştirmek istediklerimiz için de ayrı bir liste yapalım ve yıl boyunca bunlar üzerinde çalışalım.
Kızdıklarımız, hırslandıklarımız, sinirlendiklerimiz olabilir; şimdi onları affetme zamanı, ruhumuzda ve bedenimizde yarattıkları yıkıcı etkilerden kurtulma zamanı. Kolay olacak mı, tabii ki olmayacak, ama deneyeceğiz adım adım ilerleyeceğiz. Affetmeyi başardıkça üzerimizdeki yükler hafifleyecek, ruhumuz özgürleşecek, huzuru hissedeceğiz.
İhtiyacı olan herkese yardım etmeye çalışalım, yardım sadece parasal değildir. Her fırsatı değerlendirip kahkaha atalım, gülmenin iyileştirici etkisinden yararlanalım. Yolda rastladığımız hayvanların başını okşayalım, sevilmeye de beslenmek kadar ihtiyaçları var unutmayalım.
Gerektiğinden fazla tüketmemeye çalışalım; sistemi değil ruhumuzu besleyelim. Tüketeceklerimizi alırken çevreye zarar vermeyenleri seçmeye çalışalım, ambalajlı ürünlerden vazgeçelim, olabildiğince az çöp üretmeyi deneyelim.
Günümüze aynada kendimize gülümseyerek başlayalım; kendimizi sevelim, yeri geldiğinde egosit olalım, hepimiz tek ve biricikiz, sizden bir tane daha yok, bana inanmazsanız parmak izinize sorun, retinanıza sorun 🙂
An’da kalmaya çalışalım, geçmiş yaşandı bitti geri getiremeyiz, gelecek bir gizem; nelerle karşılaşacağımızı bilemeyiz, ama “an” tamamen bize ait, onunla ne yapacağımıza karar vermek de bize ait. Yeni yılda mutsuzlukları görev edinmek yerine, yaşadığımız her an’a şükredelim ve  “Sonsuz Şimdide Olmaya” gayret edelim.
Onurumuzla, sahip olduklarımıza şükrederek, anlamsız hırslardan arınarak, bebekler gibi kibirsizce, her sabah daha da yenilenerek, “az tüketip, çok türeteceğimiz”, barış içinde “bir orman gibi hür ve kardeşcesine” yaşayacağımız; ruhlarımızın hep genç kalacağı, daha bereketli, daha huzurlu, daha adil ve çok daha güzel bir yıl olsun 2016.
Hepinize sevdiklerinizle birlikte; ağız tadıyla, huzurla, bolluk ve bereketle geçecek harika bir yıl diliyorum.
Sevgiyle ve muhabbetle…

Yeni yılda yeni biri olmayı deneyecekler bu linkleri mutlaka incelemeli:

http://abolisyonistveganhareket.org/
https://www.facebook.com/fikirsahibidamaklar
http://bugday.org/
http://zumbara.com
http://esyakutuphanesi.com


#EskrimITU Genç Şampiyonlardan Eskrim Dersleri

Çocukluğunda kitap keyfini Pardayanlar ve Üç Silahşörler gibi kitaplarla keşfeden bir nesilden gelince Eskrim sporuna da sempatiyle bakıyor insan. Bir de yeğeni madalyalı, bolca kupalı ve Akdeniz, Balkan Şampiyonu biriyse ilgi daha da artıyor 🙂 Geçtiğimiz yıllarda yeğenim Berke Türkaydın‘dan söz etmiştim sizlere. O zamanlar yıldız kategorisinde yarışan Berke; İTÜ Genetik ve Moleküler Biyoloji bölümünde mezun olmaya koşarak giden bir genç adam. İTÜ Eskrim takımıyla da kupalar ve madalyalar kazanmaya devam ediyor. Şimdi de İTÜ Eskrim kulubünde diğer sporcu arkadaşlarıyla birlikte ders vermeye başladı.
Bu derslerde Güz ve Bahar dönemlerinde hem 6-12 yaş hem de 17-45 yaş arasındaki eskrim sevdalılarına eğitim veriyorlar. Kurslar İTÜ Ayazağa Maslak Kampüsü Merkez Spor Salonunda yapılıyor. Büyükler için Çarşamba günleri 18.00-19.30 veya 19.30-21.00 saatleri arasında, küçükler için ise Cumartesi-Pazar günleri 13.00-14.00 veya 14.00-15.00 saatleri arasında düzenleniyor. Ders ücretleri İTÜ mensupları için 200 TL/Ay, diğer katılımcılar için ise 225 TL/Ay olarak belirlenmiş.
berke kupali

Eskrim uzun yıllardır olimpik bir spor; ama onu sadece bir spor olarak adlandırmak da haksızlığın büyüğü olur. Genel olarak kılıç kullanma sanatı olarak tanımlanan eskrim, sportif anlamda düelloları esas alıyor ve gelişerek günümüzde uygulayanların neredeyse aşık oldukları zarif bir sevgiliye dönüşüyor.

Top peşinde koşturulan takım sporlarından hoşlanmayan çocuklarınız için biçilmiş kaftan bu eğitimler; dengeyi, gücü, kişisel mükemmelliğe ulaşmayı, bazen yarışmak bazen de sadece eğlenmek ve mutlu olmak için yapılan fiziksel aktiviteyi keşfedecekler.

Büyükler için de günlük hayattaki aşırı yoğunluktan, stresten uzaklaşmak, daha dengeli, algıları açık, aktif ve esnek olmak için keyifli bir fırsat.

Eskrim kursları için detaylı bilgi almak isterseniz; kurs koordinatörü Berke’ye 05394627675 numaralı telefondan ulaşabilir veya eskrim@itu.edu.tr adresine eposta yazabilirsiniz. Başlangıç seviyesindekiler için kıyafet ve ekipman da Eskrim kulübü tarafından karşılanıyor.

Programa katılanlardan ricam, yeğenim Berke’ye benden selam söylemeleri 🙂 Bu yıl ders-spor-aktiviteler derken programı o kadar yoğun ki yüzünü göremez oldum 🙂 Ben de kursa yazılmayı düşündüm ama yaşım uymadı  🙂


Sayfalar:1...14151617181920...61