:::: MENU ::::
Browsing posts in: Sosyal Sorumluluk

Doğrulama yapmadan KAN ARANIYOR mesajı paylaşmayın!

blood-group

Değerli dostlarım daha önce de bu konuda defalarca hem Facebook, hem de Twitter üzerinde uyarı mesajları yazdım, çok fazla dikkat eden olmamış anlaşılan. Kalıcı olması için blogda bir yazı olarak yayınlamaya karar verdim.

Lütfen KAN ARANIYOR paylaşımlarınızı doğrulama yapmadan kullanmayınız. Gördüğünüz mesajın kimden geldiğinin önemi yok, sizden önceki arkadaşınızın kontrol etmediğini varsayarak MUTLAKA mesajdaki telefonu arayıp doğrulama yapın.
Az önce sabah gördüğüm bir mesajdaki telefonu aradım, numaranın sahibi o kadar bezmiş ki aramalardan, sürekli meşgul tuşuna basıyor, iyi bir insanmış cevaplamadı ama sms ile yanlış bilgi olduğunu belirtti.
Yanlış bilgiyi paylaşmanız sizi daha iyi ve duyarlı yapmıyor, doğrulama için azıcık vakit ayırırsanız; hem hastaya, hem yakınlarına iyilik etmiş olursunuz.
Doğrulama yapmada ilk adımım, önce google üzerinde daha önce hangi tarihte benzer paylaşım olduğuna bakmak oluyor. Eğer bir iki günlük zaman dilimiyse, mesajdaki telefon numarasını arayıp kan ihtiyacının devam edip etmediğini soruyorum. Telefon numarası yanlış ise mesaj kaynağından bilgi isteme yoluna gidiyorum. Bu kadar uğraşamam diyen var ise, zahmet edip hiç paylaşmasın lütfen.
Daha önce yaşanan konuşmalardan bazıları o kadar üzücüydü ki günlerce kendime gelemedim. Yıllar önce ölmüş minik evladının kan anonsu için bir anneyle konuşmak, 3 ay önceki ameliyattan sağ çıkamamış gencecik bir delikanlının babasına başsağlığı dilemek çok üzücü inanın.
Duyarlı insanlar olduğunuzu bildiğim sizlerden tekrar rica ediyorum; LÜTFEN doğrulama yapmadan kan arama mesajı paylaşmayın, zaten üzütüsü olan insanlara defalarca eziyet edilmesine sebep olmayın.
Hepinize sağlıklı, huzurlu günler dilerim.
Sevgiyle ve muhabbetle…

Görsel kaynağı: http://www.idietitian.in/wp-content/uploads/2016/05/blood-group.jpg


#Turmepa Mavi Kuşak Hareketi

Turmepa yazi

Kuruluşundan itibaren çalışmalarını heyecanla izlediğim Deniz Temiz Derneği/Turmepa’nın “Mavi Kuşak Hareketi-İstanbul Boğazı” Projesi ile 2014 yılında değerli dost Zeynep Çevik sayesinde tanışıp, Turmepa gönüllüsü de oldum. Resim yarışmasının değerlendirilme toplantılarına bizzat katıldım ve her yaştan pırıl pırıl gençlerimizin heyecanına ortak olma şansı buldum.

“Mavi Kuşak Hareketi-İstanbul Boğazı” Projesi sonuçlanınca 2013-2015 yılı arasında yapılan bütün eğitimler, çalışmalar, yarışmalar ve diğer aktiviteler “Deniz, en kirli hikayeleri bile temizler” isimli bir e-kitaba dönüştürülerek “Mavi Kuşak Hareketi” web sitesinde yayınlanmış. Çok sayıda değerli bilim insanı, eğitmen, sanatçı ve işadamı ile aynı kitapta kendi ismimi de görmek ne kadar hoş bir sürpriz oldu bana.

DenizTemiz Derneği/TURMEPA 20 yıldır deniz ve kıyıların kirlenmesini önlemek, mevcut kirliliğin giderilmesine katkı sağlamak ve kamuoyunu bilinçlendirmek amacıyla, her yaş grubuna uygun eğitici-öğretici faaliyetler sağlayan ve denizleri yaşatma çabasında olan bir dernek.

“Mavi Kuşak Hareketi-İstanbul Boğazı” Projesi, TURMEPA tarafından, MITSUI & CO, Ltd. desteğiyle ve İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü işbirliğiyle, Ekim 2013-Aralık 2015 tarihleri arasında İstanbul Boğazı’ndaki kirliliğe ve ekosistemin karşılaştığı tehditlere dikkat çekerek, eğitim faaliyetleri aracılığıyla bilinçlendirme ve farkındalık çalışmaları yürütülmüş.

Ataşehir, Beşiktaş, Beykoz, Eyüp, Fatih, Kadıköy, Kâğıthane, Sarıyer, Ümraniye, Üsküdar, Tuzla’nın içinde bulunduğu, İstanbul’un 11 ilçesinde yürütülen projede, İstanbul Boğazı’nın önemine, ekosistemin karşı karşıya olduğu tehditlere dikkat çekilerek, eğitim ve etkinliklerle gelecek kuşaklar bilgilendirilmiş. İstanbul Boğazı’nın korunması için, denizlerimizin kirlenmesini engellemeyi görev edinecek, sorumluluk sahibi Mavi Kuşaklar yetişmesini sağlamak, proje kapsamında İstanbul Boğazı’ndaki kirliliğe ve ekosistemin karşılaştığı tehditlere dikkat çekerek, eğitim faaliyetleri aracılığıyla bilinçlendirme ve farkındalık çalışmalarının yürütmek projenin temel amacını oluşturmuş.

27 ay boyunca eğitici eğitimleri, okul etkinlikleri, öğrencilerin kendilerini öğrendiklerini ifade edebilecekleri ve eserlerinin sergileneceği”Yaşasın Uskumru” platformu, 23 Nisan Etkinliği, Dalış Etkinliği ve Sualtı Atık Sergisi, İstanbul Boğazı’nın Sesi gibi eğitici-öğretici çalışmalar yürütülerek gelecek nesillerin İstanbul Boğazı, evi deniz olan canlıların yaşam alanı hakkında bilgilendirilmesi ve hepimizin üzerine düşen sorumlulukların duyurulması “Mavi Kuşak Hareketi- İstanbul Boğazı” projesinin temeli olmuş.

Sizler de BURAYA tıklayarak “Deniz, en kirli hikayeleri bile temizler” başlıklı e-kitabın sayfalarını keyifle çevirip, başarıyla sonuçlanan bu müthiş projeyi incelemeli ve yakınlarınızla mutlaka paylaşmalısınız.
Sevgiyle ve muhabbetle…


Istanbul’un Marul Bayramı

istanbulun marul bayramiSiz de benim gibi çocukluğunuzda, ilk gençlik yıllarınızda keyifle yediğiniz sebze meyvelerin tadını özleyenlerden misiniz? İstanbul’da yetişen Arnavutköy çileğinin ve topatan kavununun kokusunu hatırlıyor musunuz? Yıllardır marul diye kaktırılan plastikten hallice ithal yeşil otlardan sıkıldınızsa bu cumartesi gelin Yedikule Bostanları’nda buluşalım. Slow Food Türkiye / Fikir Sahibi Damaklar’ın binbir emekle hazırladığı bu güzel etkinliğe çoluk çocuk katılıp, yerel üreticimize destek verelim.
Etkinlik programını Slow Food Türkiye / Fikir Sahibi Damaklar sayfasından sizler için aşağıya kopyaladım. Facebook kullanıcısı iseniz, BURAYA tıklayarak etkinlik ve diğer çalışmalar hakkında da detaylara ulaşabilirsiniz. Piknik örtünüzü getirmeyi unutmayın 🙂
Sevgiyle ve muhabbetle…

İstanbul’un Marul Bayramı Programı

6 Mayıs 2016, Cuma
Salt Galata
17.00 – 19.00
panel:
İstanbul’da Bostanlar ve Bahar Şenlikleri
Necdet Sakaoğlu
Hayri Fehmi Yılmaz
Turgay Tuna
Faruk Pekin
bu etkinlik Kültür Bilincini Geliştirme Vakfı işbirliğinde gerçekleşmektedir.
7 Mayıs 2016, Cumartesi
Yedikule Bostanları Ahmet Öztürk Bostanı girişi
11.00-13.00
Suriçi Bostanları’na vefa etkinliği:
2013 yılında da üzerine moloz dökülen bostanda çevre temizliği
bu etkinlik Kültür Karıncaları öğrencileri ile birlikte gerçekleştirilecektir, katılım için 212 347 2425’den Halil Özdemir ile irtibata geçilmesi rica olunur.
Yedikule Bostanları Ahmet Öztürk Bostanı
13.00-15.00
Marul Bayramı Şenliği: Cümbüş Cemaat’in müziğinin birleştiriciliğinde Yedikule Bostancılar Derneği, Yedikule Bostanları Girişimi ve Dürtük ‘den dostlarımızla birlikte bostanlarda yeniden yetiştirilmeye başlanan “Yağlı Yedikule Marulu” ile tanışacak, ekilişine, hasadına dair bilgilenecek, bol bol bostan muhabbeti yapacak ve mini bir piknikle karınlarımızı doyuracağız.
Etkinliğe gelirken üzerinde oturacağınız bir piknik örtünüzle gelmeyi ihmal etmeyin sakın!


Kadının Adı Var

Pazartesi sabahı instagram akışımda sevgili Banu Tozluyurt’un çok sevimli bir daveti gözüme ilişti. Caddebostan Kültür Merkezi’nde sahne alacakları bir gösteriye davet ediyordu bizleri. Teyzemin tahlil sonuçları için hastaneye gitmem, eve alınacaklar var derken hepsini hızlıca halledip gitmeye karar verdim. Koşturma hali ve adrenalin ruhuna iyi geliyor insanın 🙂
Trafiği düşünerek yer altından geçtim karşıya, vapur keyfini de dönüşe bıraktım. Kıtı kıtına yetiştim gösteriye, hemen oturup izlemeye başladım.

kadinin adi var

Kadına ve erkeğe eşit uzaklıkta, insana yakın gösteri başlığıyla yola çıkmıştı sahnedeki üç kadın; bizlere kadınların kendi potansiyellerini gerçekleştirmeleri, okur yazar sayısının çoğalması, kadınların ekonomiye katılımı, kadın ve erkeğin el ele barış içinde birlikte yol alabilmelerinden söz ettiler. Ülkemizle ilgili rakamsal verileri de paylaştılar; 181.000 çocuk gelin, 24.000.000 istismara uğrayan çocuğun olduğu bir coğrafyada yaşadığımızı hatırlattılar. Kadının eğitimi yüzde 1 oranında arttığında, o ülkenin gayri safi milli hasılasına bunun katkısının yüzde 3,37 oranında olduğunu, kadınların gelirlerinin yüzde 90’ını sağlık ve çocuklarının eğitimleri için harcarken, erkeklerde bu oranın yüzde 35 civarında kaldığını belirttiler.

kadinin adi var 1

Türkiye’de kadınların var olma savaşı içinde olduğunu anlatıp, Kadının Adı Var‘ın tam da bu sebeple gösterimde olduğunu söylediler.
Kadın dayanışmasının önemini belirterek, erkek egemen toplum belletmesi olan bazı sözlerin özellikle altını çizerek, artık değişim gerektiğini kadınların birbirlerini destekleyerek potansiyellerini geliştirebileceklerini anlattılar.
Perdede Ümmiye Koçak’ın hikayesini yine gözyaşlarıyla izledim. Onunla ilgili bilgleri BURAYA tıklayarak mutlaka okuyun ve Ümmiye Hanım’ın web sayfasına gidip videolarını da mutlaka izleyin.
Banu Tozluyurt, Ebru Tuay Üzümcü, Özge Uzun her üçü de; sizin benim gibi hayatın zaman zaman hırpaladığı, zorluklarla yoğrulan, ama yılmayan ve ayakta durmayı başarıp, başka kadınlara ilham vermeye çalışan kadınlar. Onların kurduğu “Kadının Adı Var” platformunu mutlaka inceleyin. Facebook sayfalarını beğenip takibe alın.
Zincir mağazalar, dünya devi markalar yerine yerel üretici kadınlardan alışveriş yapın, kız çocuklarının eğitimi için uğraşan kurumlara destek olun. Her birimizin; başkalarının hayatına dokunarak fark yaratacağı yetenekleri var, bir köşeye çekilmektense neler yapabileceğimize ve nasıl fark yaratabileceğimize odaklanalım. Damlaya damlaya göl olacağını da hep aklımızda tutalım.
Sevgiyle ve muhabbetle…


Yeni Yıla Merhaba

Sunset Bodrum

Yeni bir yıla doğru koşaradım ilerliyoruz. Bilinmezliklerden mi, umutlardan mı olduğunu çözemediğimiz ürpermeler var ruhlarımızda. Yüreklerimiz hayallerimizin gerçek olabileceği heyecanıyla çarpıyor. Gençler arkadaşlarıyla katılacakları eğlencelerin, çocuklar açacakları hediye paketlerinin heyecanında, yaşlılar ise sağlıkla geçirecekleri yeni bir yılın umudundalar.
2015 yorucu bir yıl oldu çoğumuz için; ülkemiz için üzüldük, kayıplar yaşadık, sağlık sorunlarıyla cebelleştik, belki işsiz kalanlar da oldu aramızda. Şimdi yeni bir yılın getireceklerine odaklanma zamanı; geçmişe takılıp kalmanın yararı yok, gelecek günlerin belirsizliğini coşkuya çevirmek elimizde. Her sabah sağlıkla uyanıyorsak umudumuzu kaybetmek anlamsız. Sağlıkla nefes aldığımız her an, zorluklarla başa çıkabileceğimiz anlamına geliyor; yeter ki isteyelim ve çaba harcayalım.
Hayatımıza dışarıdan bakmaya çalışalım; tabii objektif olarak bakalım; varlığına şükredeceğimiz her şeyi not edelim, aklımıza her geldiğinde sahip olduklarımız için teşekkür edelim ve daha iyilerini istemeye, onlara ulaşmak için çalışmaya devam edelim. Kendimizde değiştirmek istediklerimiz için de ayrı bir liste yapalım ve yıl boyunca bunlar üzerinde çalışalım.
Kızdıklarımız, hırslandıklarımız, sinirlendiklerimiz olabilir; şimdi onları affetme zamanı, ruhumuzda ve bedenimizde yarattıkları yıkıcı etkilerden kurtulma zamanı. Kolay olacak mı, tabii ki olmayacak, ama deneyeceğiz adım adım ilerleyeceğiz. Affetmeyi başardıkça üzerimizdeki yükler hafifleyecek, ruhumuz özgürleşecek, huzuru hissedeceğiz.
İhtiyacı olan herkese yardım etmeye çalışalım, yardım sadece parasal değildir. Her fırsatı değerlendirip kahkaha atalım, gülmenin iyileştirici etkisinden yararlanalım. Yolda rastladığımız hayvanların başını okşayalım, sevilmeye de beslenmek kadar ihtiyaçları var unutmayalım.
Gerektiğinden fazla tüketmemeye çalışalım; sistemi değil ruhumuzu besleyelim. Tüketeceklerimizi alırken çevreye zarar vermeyenleri seçmeye çalışalım, ambalajlı ürünlerden vazgeçelim, olabildiğince az çöp üretmeyi deneyelim.
Günümüze aynada kendimize gülümseyerek başlayalım; kendimizi sevelim, yeri geldiğinde egosit olalım, hepimiz tek ve biricikiz, sizden bir tane daha yok, bana inanmazsanız parmak izinize sorun, retinanıza sorun 🙂
An’da kalmaya çalışalım, geçmiş yaşandı bitti geri getiremeyiz, gelecek bir gizem; nelerle karşılaşacağımızı bilemeyiz, ama “an” tamamen bize ait, onunla ne yapacağımıza karar vermek de bize ait. Yeni yılda mutsuzlukları görev edinmek yerine, yaşadığımız her an’a şükredelim ve  “Sonsuz Şimdide Olmaya” gayret edelim.
Onurumuzla, sahip olduklarımıza şükrederek, anlamsız hırslardan arınarak, bebekler gibi kibirsizce, her sabah daha da yenilenerek, “az tüketip, çok türeteceğimiz”, barış içinde “bir orman gibi hür ve kardeşcesine” yaşayacağımız; ruhlarımızın hep genç kalacağı, daha bereketli, daha huzurlu, daha adil ve çok daha güzel bir yıl olsun 2016.
Hepinize sevdiklerinizle birlikte; ağız tadıyla, huzurla, bolluk ve bereketle geçecek harika bir yıl diliyorum.
Sevgiyle ve muhabbetle…

Yeni yılda yeni biri olmayı deneyecekler bu linkleri mutlaka incelemeli:

http://abolisyonistveganhareket.org/
https://www.facebook.com/fikirsahibidamaklar
http://bugday.org/
http://zumbara.com
http://esyakutuphanesi.com


#EskrimITU Genç Şampiyonlardan Eskrim Dersleri

Çocukluğunda kitap keyfini Pardayanlar ve Üç Silahşörler gibi kitaplarla keşfeden bir nesilden gelince Eskrim sporuna da sempatiyle bakıyor insan. Bir de yeğeni madalyalı, bolca kupalı ve Akdeniz, Balkan Şampiyonu biriyse ilgi daha da artıyor 🙂 Geçtiğimiz yıllarda yeğenim Berke Türkaydın‘dan söz etmiştim sizlere. O zamanlar yıldız kategorisinde yarışan Berke; İTÜ Genetik ve Moleküler Biyoloji bölümünde mezun olmaya koşarak giden bir genç adam. İTÜ Eskrim takımıyla da kupalar ve madalyalar kazanmaya devam ediyor. Şimdi de İTÜ Eskrim kulubünde diğer sporcu arkadaşlarıyla birlikte ders vermeye başladı.
Bu derslerde Güz ve Bahar dönemlerinde hem 6-12 yaş hem de 17-45 yaş arasındaki eskrim sevdalılarına eğitim veriyorlar. Kurslar İTÜ Ayazağa Maslak Kampüsü Merkez Spor Salonunda yapılıyor. Büyükler için Çarşamba günleri 18.00-19.30 veya 19.30-21.00 saatleri arasında, küçükler için ise Cumartesi-Pazar günleri 13.00-14.00 veya 14.00-15.00 saatleri arasında düzenleniyor. Ders ücretleri İTÜ mensupları için 200 TL/Ay, diğer katılımcılar için ise 225 TL/Ay olarak belirlenmiş.
berke kupali

Eskrim uzun yıllardır olimpik bir spor; ama onu sadece bir spor olarak adlandırmak da haksızlığın büyüğü olur. Genel olarak kılıç kullanma sanatı olarak tanımlanan eskrim, sportif anlamda düelloları esas alıyor ve gelişerek günümüzde uygulayanların neredeyse aşık oldukları zarif bir sevgiliye dönüşüyor.

Top peşinde koşturulan takım sporlarından hoşlanmayan çocuklarınız için biçilmiş kaftan bu eğitimler; dengeyi, gücü, kişisel mükemmelliğe ulaşmayı, bazen yarışmak bazen de sadece eğlenmek ve mutlu olmak için yapılan fiziksel aktiviteyi keşfedecekler.

Büyükler için de günlük hayattaki aşırı yoğunluktan, stresten uzaklaşmak, daha dengeli, algıları açık, aktif ve esnek olmak için keyifli bir fırsat.

Eskrim kursları için detaylı bilgi almak isterseniz; kurs koordinatörü Berke’ye 05394627675 numaralı telefondan ulaşabilir veya eskrim@itu.edu.tr adresine eposta yazabilirsiniz. Başlangıç seviyesindekiler için kıyafet ve ekipman da Eskrim kulübü tarafından karşılanıyor.

Programa katılanlardan ricam, yeğenim Berke’ye benden selam söylemeleri 🙂 Bu yıl ders-spor-aktiviteler derken programı o kadar yoğun ki yüzünü göremez oldum 🙂 Ben de kursa yazılmayı düşündüm ama yaşım uymadı  🙂


Adalar Sokak Festivali 1-6 Eylül 2015

İstanbul Adaları’nın kentsel, çevresel, ekolojik ve kültürel değerlerinin korunmasına dikkat çekmek, adaları sanatla donatmak, çeşitli etkinliklerde buluşup tanışmak, hep birlikte barış içinde yaşamaya devam etmek, kalıcı sanat eserleri bırakmak gibi dileklerle her yıl 01 – 06 Eylül tarihleri arasında Adalarda yapılmak üzere ‘’Adalar Sokak Festivali’’ adı altında geniş çaplı bir etkinlik oluşturulmuş.

festival logo

Bütün etkinliklerin ada sokaklarında, meydanlarında birbirini dinleyerek, izleyerek, birlikte üreterek, eğlenerek yapılması planlanmış. Festivale katılan, destek veren bütün sanatçılar, gruplar, uzmanlar gönüllülük temelinde performans, atölye ve gösteriler yapacaklar. Festivali düzenleyenlerin dileği, bu festivalin bir başlangıç olması ve güzelliklerin çoğalarak devam etmesi.

Doğal haliyle geçmişten yakın zamana kadar “yavaş bölge” statüsünde olan Adalar; kaçak yapılaşma, hatalı turizm politikaları, motorlu ve akülü araçlardaki denetimsiz artış, kontrolsüz biçimde çoğalan bisikletler, faytonların ıslahı için yetkililerin yeterince çaba harcamamaları, plansız imar tehlikesi gibi problemler nedeniyle hızlı bir şekilde yapısal bozulma yaşamakta ve kültürel, tarihsel, ekolojik değerlerini hızla yitiriyor. Festival süresince sanatçılar, uzmanlar, bilim adamları (mimarlar, botanikçiler, sanat tarihçileri, arkeologlar ve deniz bilimciler) çalışmaları, performansları veya söyleşileriyle yer alacaklar. Katılımcılar Adaların sorunlarına dikkat çekerken, çözüm, iyileştirme ve güzelleştirme için somut önerilerin ortaya çıkartılmasında destekleyici olacaklar.

ada dusu mektuplar

Festivalin en keyifli etkinliklerinden biri de Ada Düşü Mektup Projesi; katılımcılardan beklenen, bu mektupların el yazısı ile hazırlanmış, Ada Düşü temasıyla yazılmış, pullu ve postaneden gönderilmiş olmaları. Mektuplarda herhangi bir sınırlama yok. Yayımlanacak ve sergilenecek mektuplara Festival Komitesi karar verecek. Sergilerin bitiminde tüm mektuplar, taleplere göre ilgili bir kuruma araştırmalarda kullanmak üzere bağışlanacak. Ada Düşü mektupları, Selin Sason tarafından toplanacak. Mektuplar için adres: Plumon Art of Writing Çınar Cad. N0: 79 PK: 34970 Büyükada / Adalar – İstanbul

Festivalde Fotoğraf konusu ‘’Adalarda Çirkin Kadrajlar’’ olarak belirlenmiş. Fotoğrafmetre; Fotoğraf, Film ve Gezi Derneği Fotoğraf Sanatçıları Temmuz ayından bu yana tüm Adalarda belirlenen tema doğrultusunda çalışıyorlar. Sanatçıların fotoğrafları Heybeliada’da sergilenecek.

Festival alanları, çok sayıda etkinliğin yer aldığı ajanda ve sanatçılar hakkında detayları öğrenmek isterseniz BURAYA tıklayınız.
Adalar Sokak Festivali Facebook Sayfası
Adalar Sokak Festivali Web Sayfası

Adalar Sokak Festivali’nin tam programı; Adalar özelinde gün gün ve saat saat akışla pdf olarak ADALAR SOKAK FESTİVALİ _ TÜM PROGRAM

Festival komitesi: Necdet Kutlucan, Sevgi Çekiç, Serap Borucu, Fatma Bozkurt, Okan Sönmez, Yıldız Negma Çokcoşkun, Hıdır Ovaçin
Proje Ortağı: Burgazadası Kültür ve Kalkınma Derneği.


Aynebilim Aşevi Desteğinizi Bekliyor

Friendfeed sayesinde ne güzel dostlar edinmişim. Neredeyse tamamı yarı yaşımda bu dostların, ama her biri birer kahraman. Kimi kendi alanında usta, kimi yeni yola çıkıyor, kimi hayallerinin peşinde diğer coğrafyalarda pedal çeviriyor. İçlerinden biri var ki mutlaka hepiniz haberdar olmalısınız ondan; Aynebilim. Tamam o zaten meşhur biri aslında, ama ani bir kararla Kamboçya’ya uçup orada aşevi kurup, açları doyurmaya çalıştığını çoğunuz bilmiyor olabilirsiniz.

ayn soup kitchen

Aynebilim; eskilerin nev-i şahsına münhasır dedikleri türden, on parmağında on marifet bir genç kadın. Tanıma şansı bulduğum en komik insanlardan da biri ayrıca 🙂 En içimin daraldığı günlerde kaybolma hikayeleriyle kahkahalar attırırdı.
Onu tanıdığım günden beri hayır işlerinin, yardım kampanyalarının en hararetli takipçilerinden ve kimilerinin de organizatörlerinden.
ayn fotolarGeçtiğimiz aylarda sohbet sırasında “Kamboçya’ya açları doyurmaya gidiyorum” dediğinde şaşırmadım. Yemek yapmayı, sofra kurup konuk ağırlamayı bu kadar seven yardımsever birinin dünyanın diğer ucunda aşevi kurması bazılarına hayal gibi gelse de Aynebilim işe girişti ve hayat şartları olağanüstü zor bir coğrafyada açları doyurmaya başladı. Hayat şartlarının ne kadar zor olduğunu BURAYA tıklayarak okuyabilirsiniz. Okuyacağınız o yazı, Aynebilim’in de Aşevi kurmak için Kamboçya’ya gidiş kararını aldığı yazı. Ayda 5 dolar (yanlış okumadınız ayda beş dolar) ile geçinmek zorunda olan insanlara yemek pişiriyor oralarda.

Şimdi sizlerden bir ricam var. Aynebilim’in son kitabı “Karın Tokluğuna Aşk” e-kitap olarak yayınlandı ve bu kitabın geliri aşevine gidecek. Fotografları inceleyin ve sonra lütfen BURAYA tıklayarak; sadece 10 lira karşılığında hem kitabın sahibi olun, hem de ihtiyacı olanlara yardım edin.

Aynebilim Aşevi Facebook sayfasına BURAYA tıklayarak erişebilir, güncellemeleri takip edebilirsiniz.

Ayn kitap


#2015 Yeni Bir Yıla Daha Merhaba

bebek

Onurumuzla, sahip olduklarımıza şükrederek, anlamsız hırslardan arınarak, bebekler gibi kibirsizce, her sabah daha yenilenerek, az tüketip çok türeteceğimiz, barış içinde “bir orman gibi hür ve kardeşcesine” yaşayacağımız; ruhlarımızın hep genç kalacağı, daha bereketli, daha huzurlu, daha adil ve çok daha güzel bir yıl olsun.
Uygulamaya çalışın:
-Her fırsatı değerlendirip kahkaha atın, gülmenin iyileştirici etkisinden yararlanın. Yeri geldiğinde egoist olun.
-Kendinizi sevin, değer verin ve önemseyin. Hepimiz tek ve biricikiz, bizden bir tane daha yok. İnanmıyorsanız parmak iziniz ve retinanız size kanıtlayacaktır.
-Halinizden şikayet etmeyin. Mutsuzlukları görev edinmek yerine, yaşadığınız her an’a şükredin.
-Çok kızgın ve sinirli olduğunuz zamanlarda bile gülümsemeye çalışın.
-Affedin, kolay değil biliyorum, ama deneyin mutlaka.
-İhtiyacı olan herkese yardım etmeye çalışın, yardım sadece parasal değildir.
-Sokakta rastladığınız hayvanların başını okşayın, sevilmeye de ihtiyaçları var unutmayın.
-Gerektiğinden fazla tüketmemeye çalışın; sistem yerine ruhunuzu besleyin.
-Tüketeceklerinizi alırken çevreye zarar vermeyenleri seçmeye çalışın, ambalajlı ürünlerden vazgeçin, olabildiğince az çöp üretmeyi deneyin.

Bu linkleri de mutlaka inceleyin

http://uyanmasaati.com/
http://zumbara.com
http://esyakutuphanesi.com
http://bugday.org/
http://www.fikirsahibidamaklar.org/
http://tema.org.tr/
http://abolisyonistveganhareket.org/


İstanbul’un #LüferBayramı Kuzguncuk’ta Kutlanıyor

Tanıyanlar bilir, çocukluğumdan beri deniz ürünü yemem, mayıs ayı sonunda aldığım bir kararla da vegan hayatı seçtim, bundan sonra zaten yiyemem. Bu kararım, İstanbul’un doğal kaynaklarının tüketilmesine, deniz ürünleri katliamlarına göz yumacağım anlamına gelmiyor. 4 yıl önce değerli dostlar Neva Kip ve Defne Koryürek sayesinde takip etmeye başladığım “İstanbul Lüfere Hasret Kalmasın” kampanyasıyla haberdar olduğum deniz ürünleri katliamlarına, yazarak ve daha fazla kişiye ulaşmasını sağlayacak şekilde duyuruları paylaşarak destek olmaya çabalıyorum. Lufer Bayrami poster
Bu yıl İstanbul’un Lüfer Bayramı , 18-19 Ekim tarihlerinde, Kuzguncuk’ta her biri diğerinden daha keyifli onlarca etkinlikle; (Defne Koryürek’in harika tanımlamasıyla) “balıkla, denizle ve İstanbul’la aşk tazelenerek” kutlanacak.
Değerli dost Defne Koryürek bu sabah çok güzel ve eğitici bir mektupla; “Nedir bu Lüfer Bayramı, neler oluyor İstanbul’un deniz ürünlerine, geçen 4 yılda neler olmuş” diye merak edenlere bilgiler aktarmış. Noktasına virgülüne dokunmadan mektubu paylaşıyorum ve hepinizi çoluk çocuk bu haftasonu İstanbul ile aşk tazelemeye davet ediyorum.
Lüfer Bayramı etkinlikleri programına BURAYA tıklayarak erişebilirsiniz.

Defne Koryürek’in mektubunu sindirerek okuyun ve paylaşın lütfen.

“sevgili dostlarım,

bu haftasonu Lüfer Bayramı’nı kutlayacağız. İstanbul’un Fikir Sahibi Damaklar’lı kısacık tarihinde 4. kez!

ilkini 2011’de, üstelik de açılışını su ürünleri halinin orta yerinde, kabzımallar ve gırgır reislerinin arasında, GTH Bakanı Eker’in katılımıyla yaptığımız ilk İstanbul’un Lüfer Bayramı aşırı avlanma sonucu yokolmanın eşiğine gelmiş bir balığa sahip çıkarken balıkla, denizle ve İstanbul’la aşk tazelemek gayesi taşıyordu.

malumunuz, İstanbul son 40 yılda aldığı göçler neticesinde 6 kat daha kalabalık bir nüfusu taşımak zorunda kalırken, yeni İstanbullular da şehri tanımaya fırsat bulamadan, onu özel yapan değerleri yaşamaya imkan bulamadan vahşi bir ekmek mücadelesine düştüler. böyle bir denklemde kaybettiklerimiz elbette sadece lüfer değil. ama bizim için de zaten lüfer sadece gıdaya ya da daha geniş bağlamda ekolojiye dair bir mücadelenin değil, kültürel eriyişimize uyanmanın ve coğrafyaya, o coğrafyanın tüm paydaşlarına sahip çıkarak yeniden İstanbullu olmanın sembolü oldu.

Lufer Bayrami sb poster

bu dört yıl içerisinde tertiplediğimiz her bir etkinlikte denizlerimiz, sucul hayat, İstanbul ve İstanbul’un coğrafyasını lüfer üzerinden farklı katmanlarda konuşmaya çalıştık. ama boy, en büyük kavganın verildiği yer oldu, bu 4 yıl boyunca.

hatırlayacaksınız: 2010 yılında kampanyalar başladığında üreme boyu 27-30 cm olan lüferin avlanma alt boyu 14 cm’di. 2012’de avlanma alt boyu 20 cm’e yükseltildi. şüphesiz bu önemli bir dönemeç oldu tarihimizde. bir aşama olsun kaydedildi, zira. kutladık da! ancak lüferin avlanma alt boyu, üreme boyundan aşağı olduğu sürece, yokolmasını engellemek mümkün değil. dolayısıyla bizler her fırsatta akademik toplantıların yanı sıra balıkçı forumları tertip ettik. konuyu ticari kaygıdan çıkartmaya, bilimsel bir bilginin ışığında sürdürülebilirlik mevzuuna dönüştürmeye çalıştık.

yetmedi; İstanbul’un fevkalade değerli bir liman, İstanbul Boğazı’nın emsalsiz bir biyolojik koridor olması sebebiyle, lüferde şekil bulan tüm tasalarımızı bölgesel bir mevzuu haline getirmek istedik.

2013 yılından itibaren İstanbul’un Lüfer Bayramı’na uluslararası bir hüvviyet kazandırma imkanımız oldu. Uluslararası Slow Food teşkilatı ile işbirliğinde bir Slow Fish İstanbul tertip ettik. 11 ülkeden 70 katılımcı ile Boğaziçi Üniversitesi Güney Kampüsü’den 4 gün boyunca 32 ayrı platformda paylaşıma sahne olan ilk Slow Fish İstanbul artık uluslararası takvimlerde yer alan ve iki yılda bir İstanbul’da gerçekleşecek bölgesel bir etkinlik.

umuyoruz ikincisini 2015 yılında Adalar ilçesi genelinde tertip ediyor olacağız. teması şimdiden belli: muhafaza!

denizlerimizi, sucul yaşamı ve coğrafyamıza dair sorumluluklarımızı konuşacağımız bu uluslararası toplantılara cevaben 2014 itibarı ile İstanbul’un Lüfer Bayramı’nı da daha yerel, daha yerli, daha Boğaziçili kılma arzusundayız.

niyetimizin ilk örneğini bu yıl Kuzguncuk’ta sergileme imkanı bulacağız. 18-19 Ekim tarihlerinde, yani yarından başlayarak, Sokak Bizim Derneği ile işbirliği içinde, Üsküdar Belediyesi, Kuzguncuklular Derneği, Kuzguncuk Bostanı, Anadoluhisarı Su Ürünleri Kooperatifi ve Profesyonel Balıkçılar Forumu ile birlikte gerçekleştireceğimiz etkinliğin detaylı programını www.fikirsahibidamaklar.org sayfamızda bulabilirsiniz.

ayrıca bu yıl İstanbul’un Lokantaları diye yepyeni bir bölümümüz var: İstanbul’un yeme içme işletmelerini Lüfer Bayramı’nda farklı bir menü ve farklı bir cümle ile katkıda bulunmaya davet ettik. çağrımıza ses verenler hergün biraz daha artıyor. http://goo.gl/hZcAKi link’inden ulaşabileceğiniz listeyi aralıklarla kontrol etmenizi öneririm.

şimdilik aktaracaklarim bu kadar. dilerim yarın ve Pazar günü Kuzguncuk’ta buluşalım. buluşalım ve beraberliğimizi kutlayalım, birlikte alacağımız yolları, kollayacağımız coğrafyamızı ve ortak geleceğimizi!

muhabbetle,

Defne Koryürek
Slow Food Fikir Sahibi Damaklar hareketi lideri
Slow Food International Councillor from Turkey


Sayfalar:123