:::: MENU ::::
Browsing posts in: Kişisel Gelişim

Zihinsel Gürültüyü En Aza İndirmenin 6 Yolu


Sabah saatlerinde bir dostun Facebook profilinde rastladığım, Berrak Yurdakul’a ait güzel bir gönderiyi paylaşmak istiyorum sizlerle. Uygulaması kolay olmayabilir ama yapmaya gayret etmekte yarar var.
Sevgiyle ve muhabbetle…

1- Kişiliğiniz hakkında konuşmayın. Beğendiğiniz ve beğenmediğiniz yönleriniz hakkında konuşmayın. Sağlığınız hakkında konuşmayın, acılarınız ve sevinçleriniz hakkında konuşmayın. Kendi kişisel tarihçeniz hakkında konuşmayın.
2-Başkaları hakkında -olumlu veya olumsuz fark etmez-konuşmayın. Başkaları hakkında hiç düşünmeyin. Hiç düşünmemek başlangıçta zor olacağı için başkalarıyla ilgili zihinsel mesainizi mümkün olan en aza indirin.
3-Sevdiğiniz ve sevmediğiniz şeyler konusunda konuşmayın. (Şampanya severim, sarışın sevmem, kabalıktan hiç hoşlanmam, kitap okuyanlara bayılırım, geveze insanlardan çok sıkılırım…)
4- Sevdiğiniz ve sevmediğiniz şeyler konusunda esnek olun. (kırmızı giymem, yoga yapmam, o kitabı okumam, uçağa binmem, o adama asla selam vermem)
5-Şikayet etmeyin. (Hava çok sıcak, dünya kötüye gidiyor, insanlar çok cahil, evde ekmek kalmamış…)
6- İçsel ve dışsal gevezeliğe son verin. Yalnızca çok gerekli ve çok önemli şeyleri söyleyin. Bunun dışında konuşmayın. Her konuda fikir beyan etmeyin.
Spiritüel yaşam zihni anlamaya çalışmaktan ibarettir. Diğer bütün safsataları bir kenara bırakın ve bütün dikkatinizi, bütün enerjinizi sahip olduğunuz en kıymetli şeye yani zihninize yöneltin. Kısacık hayatınızı boş ve anlamsız şeylerle tüketmeyin. Bedeninizi ve zihninizi çöple doldurmayın.
Zihin daima dışsal bir objeyle ilgilenmeye çalışır. Sessiz kalmayı öğrenirseniz ve dikkatinizi dışsal objelere yönlendirmeyi bırakırsanız zihin kendini izlemek zorunda kalır.
Diğer bütün oyuncakları elinden alındığı zaman zihin başka bir obje bulamadığı için dönüp kendine bakmak zorunda kalır.
Spiritüel yaşam bu kadar basittir, meditasyon budur. Zihin kendine bakar ve kendini anlamaya başlar.
Sessiz olun, sessiz kalın. Siz kimsiniz? Nesiniz? Sahip olduğunuz bilinç nasıl bir şeydir?
Kendinizi biraz olsun tanımaya çalışmadan ölmeyin.


Şükürler Olsun…

Spring 2010

Bu sabah önce sevgili Dilara Erdem’in blog yazısına rastladım, sonra sevgili Zeynep Doruk’un Facebook paylaşımı çıktı karşıma, kendi yaşadıklarımı düşündüm, gülümsedim ve yazmaya, paylaşmaya karar verdim. Sizler de mutlaka okuyun ve ruh hali karmaşık yakınlarınızla paylaşın lütfen.

Gerçekleştiğinde çok acı veren, ama yıllar sonra geriye baktığımda şimdi olduğum kişiye dönüşmemi sağlayan her olay için şükürler olsun. Yaşanırken canınızı yakan her durumun bir sebebi var, sizi bir adım daha ileriye taşımak. İnsanoğlu canı yanmadan öğrenmiyor; minicikken size “elini uzatma” denen sobaya uzanıp saatlerce ağlanması gibi. Gözümüzün önündeki uyaranları fark etmeyip, ya da görmezden gelip hatalar yapıp sonra üzülerek ve acı çekerek öğreniyoruz. İç karartıcı ruh halinden kurtulmanıza da, gününüzü güzelleştirmenize de, kendinizi daha iyi hissetmenize de yardımı oluyor şükretmenin. Mutlaka bir liste yapın, ne çok şükredecek şeyiniz olduğuna şaşıracaksınız. Hayatınızdaki olumsuzlukları cımbızla ayıklayıp hayıflanmak ve daha derine batmak yerine, sahip olduklarınız için şükretmeyi deneyin, daha iyi hissedeceksiniz.
Sevgili Dilara’nın yazısını BURAYA tıklayarak mutlaka okuyun. Sevgili Zeynep’in paylaşımını aşağıya iliştiriyorum. Belki birilerine yol haritası olurlar.
Yazıda kullandığım görseli, 2010 yılında bir sabah pazara giderken rastlayıp çekmiştim, hayatı güzelleştiren ve yaşamayı sevdiren bahar dalı bana hep umut verir, umarım sizlere de öyle olur.
Sevgiyle ve muhabbetle…

“Var olduğum, sevebildiğim, düşünebildiğim,hissedebildiğim için şükürler olsun. Sağlıklı bir bedene sahip olduğum için şükürler olsun.
Eksiksiz bir beden ile donatılmış ruhsal bir varlık olduğum için şükürler olsun.
Rüzgara, yağmura, güneşe, bana yaşadığımı hatırlatan her şeye şükürler olsun.
Kendimi her halimle sevebildiğim için şükürler olsun.
Fark ettiğim ve etmediğim tüm yeteneklerim için şükürler olsun.
Dünya nimetlerini tadabilen bir beden ile donatıldığım için şükürler olsun.
Bu güzel günü yaşayabildiğim ve tadabildiğim için şükürler olsun.
Beni sevgiyle büyüten bir aileye sahip olduğum için şükürler olsun.
Aldığım ve verdiğim her nefes için şükürler olsun.
Ağlayabildiğim ve gülebildiğim için şükürler olsun.
Şükredebilmeme vesile olan her şey için şükürler olsun. “



Bilinç Yükselmesi Sizi Olumlu Etkiliyor

wisterias

Sevgiyle ve muhabbetle…

“Bilinci henüz sizin kadar yükselmemiş olanların konuşmaları eski tadı vermemeye başlar. Kendiniz gibi olan insanları arar ve onlarla bir şekilde karşılaşmaya yeni dostluklar oluşturmaya başlarsınız. Size söylenenleri olduğu gibi doğru kabul etmek yerine sorgulamaya başlarsınız. Korkularınız azalır. Eskiden zoraki yaptığınız şeyleri artık yapmaya mecbur hissetmezsiniz. Kendinizi çok daha rahat ifade etmeye başlarsınız. İstemediğiniz şeylere rahatça “Hayır” diyebilirsiniz. Tek başınıza kalmaktan keyif almaya başlarsınız. Hayatta gerçekten yaşamak istediğiniz gibi yaşayıp yaşamadığınızı sorgulamaya başlarsınız. Gerçekten ne yapmak size heyecan veriyorsa onun peşine düşersiniz. Olumsuzluklar sizi eskisi kadar üzmez. Kötü giden şeylere dertlenmek yerine çözüm bulmaya odaklı olursunuz. Etrafta sıkıntı veren şeyler sizi etkilemez. Gelecek için kaygılanmazsınız. Başınıza kötü bir şey geldiğinde eskiden olduğu kadar üzülmezsiniz. Birisi size hakaret ettiğinde, bağırdığında etkilenmez ve aynı şekilde tepki verme ihtiyacı duymazsınız. Birisi sizi haksız yere suçladığında kendiniiz savunma ihtiyacı duymazsınız. İltifatlar da sizi eskisi gibi etkilemez. Onaylanma ve takdir edilme ihtiyacı hissetmezsiniz. Birilerine bir şeyleri ispat etme isteğiniz ve çabanız biter. Sizi rahatsız eden zihin konuşmaları gitgide azalır ve zor duyulur hale gelir. Öfke ya da üzüntü gibi duygular ara sıra gelir ama üzerinizdeki etkileri dakikalar içinde geçer, üzerinize yapışmaz ve sizi günlerce rahatsız etmez. Diğer insanların zenginliğini kıskanmazsınız. İnsanların sizin hakkında ne düşüneceklerini umursamazsınız. İnsanları kategorilere ayırmazsınız ve herkese aynı davranırsınız. Yapılan hataları daha çabuk affedersiniz. Dışarıda ne olursa olsun, içinizde sebepsiz bir sevinç olur. Her yerde kendiniz gibi olursunuz. Herkesin içinde aynı Öz’ün parçası olduğunu fark etmeye başlarsınız. Dünya bir oyun alanı gibi gelmeye başlar. İçinizde sürekli hissettiğiniz huzuru kimse bozamaz.”

Özlem Hatipoğlu yazısından alıntıdır.

Yazıda kullandığım görsel; 2016 Nisan ortası bir sabah yürüyüşünde rastladığım enfes mor salkımlardır, konuyla ilgisi ise hem görüntülerinin, hem de kokularının ruhuma çok iyi gelmeleri 🙂


Sen …

Mevlana

Ne ararsan kendinde ara.

Aradığın bir tek sensin.

Sen yalnız duyuş ve düşünüşten ibaretsin.

Geriye kalanların et ve kemiktir.

Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî

 

Görsel, değerli dost Hülya Özbudun‘un arşivinden alıntıdır.


Yunus Emre Der Ki

yunusemre
Adımız miskindir bizim, düşmanımız kindir bizim
Biz kimseye kin tutmayız, kamu alem birdir bize
Ben gelmedim dava için, benim işim sevgi için
Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim
Yunus Emre

 

https://tr.wikipedia.org/wiki/Yunus_Emre
https://upload.wikimedia.org/wikipedia/commons/b/bb/YunusEmre.jpg


#2017 Dostluk, Huzur, Bolluk ve Bereket Getirsin Hepimize

booktree

2016 yılını arkamızda bırakmaya hazırlanıyoruz. Şimdi yeni bir yılın getireceklerine odaklanma zamanı; geçmişe takılıp kalmanın yararı yok, gelecek günlerin belirsizliğini coşkuya çevirmek elimizde. Her sabah sağlıkla uyanıyorsak umudumuzu kaybetmek anlamsız. Sağlıkla nefes aldığımız her an, zorluklarla başa çıkabileceğimiz anlamına geliyor; yeter ki isteyelim ve çaba harcayalım.
Hayatımıza dışarıdan bakmaya çalışalım; tabii objektif olarak bakalım; varlığına şükredeceğimiz her şeyi not edelim, aklımıza her geldiğinde sahip olduklarımız için teşekkür edelim, güzellikleri görmeye ve onlara ulaşmak için çaba harcamaya devam edelim. Kendimizde değiştirmek istediklerimiz için de ayrı bir liste yapalım ve yıl boyunca bunlar üzerinde çalışalım.
Onurumuzla, sahip olduklarımıza şükrederek, anlamsız hırslardan arınarak, bebekler gibi kibirsizce, her sabah daha da yenilenerek, “az tüketip, çok türeteceğimiz”, barış içinde “bir orman gibi hür ve kardeşcesine” yaşayacağımız; bedenlerimizin sağlıklı, ruhlarımızın hep genç kalacağı, daha bereketli, daha huzurlu, daha adil ve çok daha güzel bir yıl olsun 2017.
Hepinize sevdiklerinizle birlikte; ağız tadıyla, huzurla, bolluk ve bereketle geçecek harika bir yıl diliyorum.
Sevgiyle ve muhabbetle…

Görsel kaynağı:
https://s-media-cache-ak0.pinimg.com/originals/f2/77/d0/f277d02da7bfac6841477339b350759d.jpg


Huzurlu Bir Hayat İçin İpuçları

olumlama

Pazar günü sevdiğim bir dostumla epey gecikmeli doğum günü kutlamamı yaparken, uzun zamandır ihmal ettiğim bir noktaya dikkatimi çekerek ” olumlu cümleler kur ki istediğin ve söz ettiğin yan yana durabilsin” demişti. Tabii ben yine günlük hay huy içinde not almayı atlayıvermiştim.
Suret kitabında, değerli dost Ömer Taylan Tuğut’un yazdığı notları görünce sevinçle gülümsedim kendi kendime, tam aradığım bilgileri paylaşıvermişti. Kalıcı olsun ve her aradığımda “ay neredeydi bu ya hu” diye hayıflanmamak için bir blog yazısı ile paylaşmaya karar verdim. Hepimize şifa olsun.
Sevgiyle ve muhabbetle…

1. Olumlama cümleniz olumlu olsun! Yani “Hasta olmak istemiyorum” yerine “Sağlıklıyım” gibi tamamen olumlu kelimelerden seçilmiş kalıplar kullanın.

2. “İstiyorum” ifadesinden kaçının. “Mutlu bir hayat istiyorum” demek yerine “Mutlu bir hayata sahibim” deyin. Evren onaylayandır. İstiyorum dedikçe istemekle kalırsınız. Sahibim dediğinizde tüm hücreleriniz o andan itibaren mutlu bir hayata sahip olduğu komutunu alır ve size bunu yaşatmaya başlar.

3. Cümleler hedefinizi net içersin. “Zayıflıyorum” gibi sonunun nereye gittiği belli olmayan cümleler kullanmayın. Eğer muhakkak zayıflamakla ilgili bir cümle kurmak istiyorsanız, varmak istediğiniz hedef kiloyu da içine koyarak “55 kilodayım” , hatta “55 kiloda olduğum için şükürler olsun” deyin.

4. Belirsiz ifadelerden kaçının. Kurduğunuz cümle herkes tarafından anlaşılabilecek basitlikte olsun.

5. Cümlelerinizi gelecek zaman yerine şimdiki zaman veya geniş zaman kipinde kurun. “Çok mutlu olacağım” demek yerine “Çok mutluyum” deyin. Gelecek zaman kipi yaşamak istediğiniz durumu her zaman daha ileri bir zamana öteler. Böylece hiçbir zaman o durumun içinde olamazsınız.

6. Olumlamalarınız başka insanlar hakkında değil kendiniz hakkında olsun. “Bana saygı göstersin” demek yerine, “saygı görmeyi hak ediyorum” deyin.

7. Cümlelerinizi yumuşatabilirsiniz. Kendimi olduğum gibi kabul ediyorum şeklinde ilk başta ikna olmakta zorluk çektiğiniz cümleleri kendimi olduğum gibi kabul etmeye niyet ediyorum/ hazırım/ başlıyorum, kendimi olduğum gibi kabul etmeyi öğreniyorum şeklinde yumuşatın. Zamanla bu cümleleri kabul ediyorum şeklinde değiştirirsiniz.

Japon Dr. Masaru Emoto suyun, söylenen sözlere, hissedilen duygulara, gösterilen görüntülere ve dinletilen müziğe göre nasıl bir değişim gösterdiğini birbirinden muhteşem su kristali fotoğraflarıyla gözler önüne serer. Vücudumuzun 4’te 3’ünün su olduğunu düşünürseniz, ağzınızdan çıkan her sözle önce kendinize, sonra çevrenize neler yaptığınızı daha iyi anlayabilirsiniz.

Hayatınızı değiştirmek istiyorsanız, mutlaka kullandığınız cümleleri de değiştirin ve olumlama cümlelerini bol bol kullanarak ruh halinizi daha olumluya çekin.

Olumsuz cümleleri şimdiki zaman kipinde değil, geçmiş zaman kipinde söyleyin: İlişkilerim kısa sürüyor yerine Bugüne kadar ilişkilerim hep kısa sürdü deyin. Böylece kendinizi bütün yeni ihtimallere açarsınız.

Olumlama cümlelerini kullanırken, aynı zamanda harekete de geçin: Artık her gün “zenginim” deyip, yakında zengin olmanız zor. Sadece zihininizi yeniden programlamanız yetmez. Hedeflediğiniz duruma doğru adım da atmalısınız. Bir aksiyon planı oluşturmalı ve harekete geçmelisiniz.

Notlar için kaynak : http://www.zestcoaching.com/olumlama-cumleleri.html

Görsel kaynağı : http://2.bp.blogspot.com/-sgwUEM16uao/VPWkewFXsKI/AAAAAAAAQBQ/LuFxKeGI48U/s1600/i%2Bam%2Bme.jpg


Kişisel Verimlilik İçin Öneriler

Istanbul 2009 denizden

Hepimizin günümüzü en verimli şekilde geçirmek üzere kendimize göre yöntemleri vardır. Ama bazen öyle zamanlar olur ki sıfır verimlilikte sıkışır kalırız. Sebepleri çok çeşitli olabilir, böyle zamanlarda mücadele gücü bulmakta zorlanırız, yerimizden kımıldamak bile gelmeyebilir içimizden. Tam anlamıyla duruma sebep olan sorunlarınızı çözmeyecektir ama sizi harekete geçireceğini düşündüğüm birkaç öneriyi listeledim.

-Gününüzü Önceden Planlayın
Sevimli, renkli, içine yazmaktan zevk alacağınız, her istediğinizde erişebileceğiniz küçük bir not defteri edinin. Randevularınızı, önemli notlarınızı, sevdiklerinizin doğum günlerini yazmaktan hoşlanacaksınız. Akıllı telefonunuzdaki binbir çeşit havalı uygulamalar da işe yarayacaktır tabii 🙂

-Planlama Yaparken Kendiniz İçin Mutlaka Zaman Ayırın
Aşırı tempolu çalışmak, kendine zaman ayıramamak bir süre sonra verimliliğinizi yok eden en önemli etkenlerdir. Planlamanızı yaparken mutlaka dostlarla buluşulup yenecek öğle/akşam yemeği, deniz kenarında kısa bir yürüyüş, bir bardak bitki çayı eşliğinde uzanıp kitap okuma gibi notları eklemeyi de unutmayın.

-Bitirdiğiniz Her İş İçin Kendinizi Ödüllendirin
Planlayıcınız veya notlarınız aynı zamanda da kontrol listeniz olacaktır. Bitirdiğiniz her yeni madde sonunda sevdiğiniz sanatçının bir videosunu izleyebilir, sağlıklı olmak kaydıyla biraz atıştırmalık tüketebilir veya sohbetinden keyif aldığınız bir arkadaşınızı arayabilirsiniz. Böylece daha üretken olarak yapacaklarınızı sonuçlandırmak için çok sayıda eğlenceli sebebiniz olacaktır.

-Verimlilik Uygulamalarından Yararlanın
Akıllı telefonlarımızda kullanmak üzere hemen her konuda çok sayıda uygulama var. Verimlilik, planlama, alışkanlık uygulamalarını deneyerek size en uygununu seçip kullanmaya başlayın. Kötü alışkanlıklarınızdan kurtulmak için bile uygulamalar var, bir taşla iki kuş vurabilir, uzun zamandır ertelediğiniz zararlı alışkanlıklardan kurtulma konusunu da aradan çıkarabilirsiniz. Product Hunt üzerinde bulduğum verimlilik uygulamalarına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.
https://www.producthunt.com/search?q=productivity+app

-Küçük Şeylerin Farkına Varın
Yoğun çalışılan zamanlarda; gün be gün artan sıradan tekrarlar, ağır iş yükleri çalışma isteğinizi azaltır ve sizi tüketir. Böyle durumlarda hayatınızda küçük sevinçler yaratın. Biraz yavaşlayın, etrafınıza bakın, yolunuzun üzerindeki çiçekleri-ağaçları inceleyin, parkta oynayan çocukları seyredin. Bunları yaptığınızda daha istekli ve verimli çalıştığınızı fark edeceksiniz.

Tabii hepsinden önemlisi sık sık kendinize tek ve biricik olduğunuzu hatırlatın, sizden bir tane daha yok, aynadaki size gülümseyerek güne başlamayı da ihmal etmeyin.
Sevgiyle ve muhabbetle…

Önemli not: Fotografın konuyla ilgisi yok, deniz görmek ruhuma iyi geliyor, belki size de iyi gelir. 2009 yılında Kadıköy’e geçerken çekmiştim bu kareyi.
Follow my blog with Bloglovin


Tavsiyeni Kendine Sakla…

begonviller

Yakınlarınız zor zamanlarında size akıl danışır mı? Onlara makul önerilerde bulunur musunuz? Sizce iyi bir tavsiye nasıl olmalıdır? Bir yabancının önerisiyle veya ilham vermesiyle hayatınızı tepeden tırnağa değiştirmeye hazır mısınız?

Bu soruların cevapları hepimize göre değişir. Aslında bu soruların hiç birinin önemi yok. Sadece siz söylediniz diye hiçbir arkadaşınız sigarayı bırakmaz, temiz beslenmeyi seçmez ve tabii sadece siz konuyu gündeme getirdiniz diye hiçbir arkadaşınız kendisine zarar veren ilişkisinden de vazgeçmez. Diyabet, yüksek tansiyon, diz sorunları yaşayan 80 yaş üstü tanıdıklarınız onlara önerdiklerinizi asla umursamaz. Ne kadar iyi niyetle söyleseniz, anlatsanız ve hatta kendi yaşama biçiminizi değiştirerek ne kadar sağlıklı olduğunuzu kanıtlasanız da hiç önemi yok. Tabii bu asla sizin suçunuz değil.

İyi bir tavsiye verildiğinde, anahtar tavsiyeyi veren değil alan taraftır. Hepimiz belirli zamanlarda bizlere “tam da bu işte” dedirten anlar yaşadığımız örnekler görüp, makaleler okumuşuzdur. Çoğumuz o anları; eski ya da bize zarar veren kötü bir alışkanlığı değiştirmek veya yapmayı ertelediğimiz işleri yapabilmek için motivasyon olarak kullanmışızdır.

Muhtemelen ilk adımı attığınız an, aslında başkalarını suçlamaktan vazgeçip, yapmanız gerekenleri ertelemeyi bıraktığınızda gerçekleşmiştir. Perspektifinizi değiştirmeniz ve harekete geçmeniz belki bir anda, belki de benim gibi yıllarca sonra oldu. Ama önemli olan karar verip, kararınızın gerektirdiklerini yerine getirip, uygulamaya başlamanız. Aslında her şey bir tesadüfle başlayabiliyor. Okuduğunuz bir kitap, konuşmasına hayran olduğunuz bir ünlü, hoşunuza giden bir reklam sloganı olabilir sizi karar almaya iten. Ne olduğunun önemi yok; ister bir tanıdığınızın sözleri, bir yabancının eleştirel gözle sizi süzmesi, bir şiir, bir film hepsi olabilir. Aradığınız tetikleme noktası orada duruyordu ve siz onu bulup harekete geçmeye karar verdiniz. Bunun bir armağan, kader ya da size verilmiş harika bir şans olduğunu düşünebilirsiniz. Yanılırsınız, asıl neden sizsiniz, baktınız ya da dinlediniz ve değişmeye, olmanız gerekene dönüşmeye siz karar verdiniz.

İşte tam da bu sebepten en iyi tavsiyelerinizi kendinize saklamalısınız. Her zaman olmasa da çoğu zaman böyle yapmaya çalışın. Uygulamak çok zor, hele benim gibi herkese yardım ettiğini düşünen biri için neredeyse imkansız çenesini tutmak  Çoğu insan problemi olduğunu düşünmez, düşünse de çözüm aramıyor olabilir ve sizin tavsiyeniz de, doğru zamanda yapılmadığı için o kişide bir işe yaramayacaktır. Böyle durumlarda hemen kendinizi hatırlamaya çalışın, nasıl ki sizin kendi sorununuzu fark edip çözümü için adım atmaya başlamanız arasında uzun zaman geçtiyse, başkaları için de durum aynıdır. Onların da kendi sorunlarını fark edip, bu konuda sorumluluk alarak harekete geçmeleri uzun zaman alabilir.

Bazı insanlar ise o noktaya asla gelemezler, boş yere kendinizi paralayıp sevginizi ve şefkatinizi vermeyin. Sizin söylediklerinizi ukalalık, hayatlarına müdahele etmek, onlara patronluk taslamak gibi algılar ve savunmaya geçerler. Sakince bekleyin, tam olması gereken noktaya vardıklarında, sizden yardım isterlerse orada olacağınızı bilmelerini sağlamanız yeterli. Gerektiğinde çenenizi tutup küstahlık ve ukalalık gibi algılanabileceğiniz durumlardan kaçınarak özellikle sevdiklerinize ve yakınlarınıza daha çok yardımcı olabilirsiniz.

İyi bir tavsiye; doğru kişiye, doğru zamanda verilendir. Herkes ilgilenilmek, anlaşılmak ve fark edilmek ister. Onları dinleyin, anlamaya çalışın, yardım edebileceğinizi hissetmelerini sağlayın ve onlar isteyene kadar da aklınızdan geçenleri kendinize saklayın.

Görselin konuyla ilgisi yok begonviller beni mutlu ediyor, ruhuma iyi geliyor belki sizlere de kendinizi iy. hissetirirler.

Sevgiyle ve muhabbetle…
Follow my blog with Bloglovin


Sayfalar:12345