:::: MENU ::::
Browsing posts in: Hayata dair paylaşımlar

Annesiz Geçecek İlk Anneler Günü

Hayattaki duruşumu, kişiliğimi, kariyerimi ve daha bir çok konudaki yeteneğimi borçlu olduğum, ilk öğretmenim anneciğimi 2011 eylülünde kaybettim. Beni; olduğum kişi olabilmem için sabırla eğiten, toplum içindeki davranışlarımı şekillendiren, rehberimdi annem. Kendime güvenmeyi ve saygı duymayı, değer yargılarımı geliştirmeyi ondan öğrendim. Yıllar içinde aldığım eğitimlerle pekişen kimliğimi temelde hep ona borçluyum.

3 çocuğunu da iyi insanlar olmaları için eğiten, kişiliklerini geliştirmeleri için destek olan, kelimenin tam anlamıyla yemeyip yediren, giymeyip giydiren bir anneydi o.
Bu yıl Anneler Günü bir garip geliyor bana, hüzünlü… Aile büyüklerinden hayatta kalan teyzemi kutlayacağız bundan sonra. Uzun yıllardır eğitim için yurt dışında olan oğlumun İstanbul’da ve yanımda olması tek tesellim.
Hayatta olmayan bütün annelerin nurlar içinde uyumalarını diliyorum. Anne olan, olmaya hazırlanan ve çevrelerindeki bütün canlılara anneliği görev edinmiş dostlarıma da; sevdikleriyle birlikte, ağız tadıyla geçirecekleri nice Anneler Günleri diliyorum.
Sevgi ve ışıkla kalın…


Pazarlama Şenliklerinin En Büyüğü, Anneler Günü

Pazarlama şenliklerinin en büyüğü olan Anneler Günü için markalar ve ajanslar yaratıcılıkta sınır tanımamışlar bu yıl da. Hediye seçenekleriniz ise ya pırlantalı takılar ya da küçük mutfak aleti olacak. Bu saçmalıkları anlatmak için de komik videolar çekip, sosyal medyada paylaşmak pek revaçta. Aklı başında diye düşündüğüm çok sayıda insan da, anneler ile ilgili hashtagler yaratıp twitterda rüzgar gibi esiyor. Büyük olasılıkla henüz anneleri hayatta olduğu için sosyal ortamlarda onlarla maytap geçmeyi marifet sanıyorlar. Yeniliklere ayak uydurmakta zorlanan ebeveynlerine destek olup, yeni çağa uyum sağlamalarına yardımcı olmak epey emek istiyor tabii. Halbuki 2 komik tweet atarak maskaralık yapmak gayet kolay.
Anneleri ev işlerine hapseden hediyelere oldum olası sinirlenirim, kadıncağız zaten bıkmış ev işi yapmaktan, sen de ona hediye diye mutfak robotu ya da ütü alıyorsun, aferin yıldızlı pekiyi verelim bu harika düşüncen için. Kendi el emeğiyle, özenle ve sevgiyle hazırlanmış armağanlara ne oldu. Bir gün de olsa annenizin istediği gibi davranmak; mesela odanızı derli toplu yapmak, birlikte neşeyle kahvaltı etmek, yürüyüş yapmak, hatta uzun zamandır sizi götürmeye çalıştığı sevmediğiniz akraba ziyaretine gitmek ona vereceğiniz hediyelerin en güzeli olabilir.
Annelerinize yılın bir günü hediyeler alıp sahte gülücüklere boğmak yerine, sizinle konuşurken laflarını ağızlarına tıkmamayı, yanlış olduğunu düşündüğünüz davranışlarında sevgiyle sarılarak birlikte çözüm aramayı, sizi yapmaya zorladıkları işlerden kurtulmak için kırmadan söylemeyi deneyin. Böylelikle aradan yıllar geçip de kendiniz ebeveyn olunca, birlikte geçirdiğiniz zamanları gülümseyerek hatırlayacaksınız.
Mor çiçeklerim, içleri açılsın diye bütün annelere armağandır.


Pazar Sabahı İstanbul Gezisi

Bu şehri tenha saatlerinde daha çok seviyorum. Umarsız şekilde seyrediyorum onu, sükunetle dolaşıyorum sahillerinde ve yollarında. Emekli Gezisi adını verdim bu gezilerime. Kısıtlı bütçeyle de yapılabildiği için, yeter ki karar verin ve erken uyanın.
Erken saatte binin otobüse, inin Beşiktaş’a. Üsküdar İskelesi’nden kalkan vapurla geçin karşı kıyıya. Orada güne başlayan insanların yuvalarına gıda taşıyan karıncaları andıran telaşına aldırmayın ve Beykoz yönüne giden bir minibüs ya da otobüse atıverin kendinizi. Denizi görecek şekilde oturun.
Dün sabah aynen böyle yaptım. 6 mayısın içimi daraltan anlamını göz ardı edip, yol boyunca artık vakti geçmeye başlayan güzelim erguvan ağaçlarını, mor salkımları hayranlıkla seyrettim. Beykoz’a kadar; çoğu yeniden elden geçirilmiş yalılara bakarak çocukluğumu hatırladım. Beykoz’da inip biraz parkta oturduktan sonra, kalkma saati gelen Yeniköy motoruna attım kendimi. Hınzırca esen rüzgarın ürpertmesine aldırmadan dışarıda oturdum. Hava puslu da olsa Boğaz’ın sırtına saplanmış hançerler gibi görünen sevimsiz binaları görüntüledim. Yeniköy sahilinde inince, çınarlı yolu takip edip, yürüyüşe çıkan semt sakinlerinin gülümseyerek günaydınlaşmalarıyla içim açıldı ve neşeyle ilerledim. Pazar keyfimi tamamlasın diye gazete de aldım ve doksanların sonlarına doğru İstinye sahilinde çalışırken sıklıkla gelip yemek yediğimiz Yeniköy Spor Kulübüne ait çay bahçesine gittim.
Benim gibi erkenci bir iki aile ve spor kulübü yönetiminde olduklarını , birazdan kulüp yönetimi için seçime gideceklerini konuşmalarından öğrendiğim yaşlıca beyler vardı.
Sabahın pusu iyice kalkmaya başlamıştı ve Boğaz sahillleri de iyice hareketleniyordu. Simit peynir çay üçlüsü ve gazetelerimle güzel havanın keyfini çıkardım. Çoluk çombalak gürültücü aileler gelmeye başlayınca da palamarları çözüp, İstinye sahilinden geçerek, Emirgan’a doğru yürümeye başladım. Lale zamanını fırsat bilenlerin pikniğe geldiği ve izdiham yarattığı Emirgan Parkı önünde, belediye zabıtaları araçların içeri alınamayacağını anons ediyorlardı. Baltalimanı’na kadar keyifle yürüdüm. Araç trafiği iyice kafa şişirmeye başladığı için, oradan sonrasında bir taksiye binerek Hisarüstü’ne çıktım.
Eskilerin “erken kalkan yol alır” deyişini haklı çıkarır bir İstanbul gezisi yapmıştım. Taksi kısmını saymazsanız da oldukça hesaplı bir emekli gezmesiydi. Arada sırada erken uyanın ve bu güzel şehrin sizi kucaklamasına izin verin.
Güzel ve verimli bir yeni hafta dilerim hepinize…

Beykoz Yeniköy geçiş tarifesi için ŞURAYA tıklayınız.


Mare Nostrum

En uzun koşuysa elbet
Türkiye’de de devrim
o, onun en güzel yüz metresini koştu
en sekmez lüverin namlusundan fırlayarak…
en hızlısıydı hepimizin,
en önce göğüsledi ipi…
Acıyorsam sana anam avradım olsun
ama aşk olsun sana çocuk,
aşk olsun…

Can Yücel

Deniz


Yaşlanmak

Yaşlanmayı; gençliğin yitişi değil de fırsatların ve gücün yeni bir aşaması olarak kabullenmek huzur verici olacaktır.


Dün akşam okuduğum yabancı bir makalede buldum bu cümleyi, çok hoşuma gitti ve sizlerle paylaşmak istedim.
Sevgi ve ışıkla kalın

Hamiş: Fotografın konuyla ilgisi yok, renkler içimizi açsın diye 2009 ocak ayında çektiğim bu kareyi seçiverdim.


İçimdeki Çocuk, Oğlum ve 23 Nisan


Birazdan içimdeki çocuğu ve oğlumu da alıp 23 Nisan’ı gönlümce kutlamaya gidiyorum. Sizler de öyle yapın lütfen. Çocukları olanlar özellikle sizler, haydi uyanın en güzel giysilerinizi geçirin üzerinize ve çıkın dışarıya. Havanın güzelliğinden de yararlanıp çocuklarınızla çocuk olun, onlara bu bayramın önemini ve neden çocuklara armağan edildiğini de eklemeyi unutmayın. 4+4+4 için söylenen anneler, babalar haydi kımıldayın; kapın çocuğunuzu çıkın dışarı, hem ona hem kendinize hatırlatın çocukluğunuzu. Varsın resmi kutlamaların önünü kapasınlar; meydanlar, parklar, deniz kenarları hala bizim.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramınız Kutlu Olsun


Seviyorum Seni İstanbul

Bütün çirkinleştirme hamlelerine gururla karşı koyan bu şehri seviyorum. Değişik açılardan bakıp hayranlığımı sürdürürüyorum.
Şimdilerde İstanbul’un özellikle Boğaz kıyısının en güzel zamanları, kendinize fırsat yaratın bu güzellikleri sindirin. Çarıklı erkan-ı harbin ne zaman perişan edeceği belli olmaz. Baksanıza, Donald Amcaya Boğaz’da otel izni vermeye hazırlanıyorlar.    

Yalıların zarif mimarisinin karşısına, geçmişi olmayan tapon Amerikalı’nın zevksiz binasını konduracaklar. Kendilerinin de geçmişi yok, zaten o nedenle bu kadar zevksiz ve haşinler, bu güzel şehirden her fırsatta intikam alıyorlar.   
İstanbul da onlara inat, her bahar daha bir vakur, daha bir güzel oluyor.


Modern Meyhanenin ilk örneği: Safi Meyhane

Geçtiğimiz günlerde Zarakol ekibinin davetlisi olarak pek keyifli bir etkinliğe katıldım. TURAD önderliğinde ve Yeni Rakı ana sponsorluğunda başlatılan Meyhane Modeli Projesi’nin, Modern Meyhane konsepti altındaki ilk örneği olan “Safi Meyhane” Şişhane metro çıkışında olması bakımından da benim için ayrı bir yere sahip. Trafiğe söylenmeden gidebileceğim, keyifle vakit geçirip, geç kalmadan da eve dönebileceğim bir mekan.
Uzun zamandır görmediğim dostlarla sohbet edip, yenilerini tanıyıp bir de üstüne enfes mezeler deneyimlediğim bir geceydi. Mey İçki Kategori Geliştirmeden Sorumlu Pazarlama Müdürü Ceylan Ayık kısa bir konuşma yaparak bizlere; Yeni Rakı’nın, kültür ve turizm alanında sayısız projeyi hayata geçirdiğini ve pek çok projenin de destekçisi olduğunu anlattı.
Meyhaneler gibi bir değerin standartlarını iyileştirmek ve yeni nesle bu zengin geçmiş ile Türkiye’nin yeme-içme kültüründeki yerini doğru bir şekilde tanıtmak ve yaşatmak amacıyla hayata geçirilen Meyhane Modeli Projesi’nde, sıfırdan bir mekan açmak isteyen ve/veya mekanının konseptini yenilemek isteyen profesyoneller hedeflenmiş. Modelin; biri klasik-vintage, diğeri ise modern iki versiyonu var.
TURAD’ın kurucuları, yazarlar, gazeteciler, aydınlar ve damak tadına önem verenlerin bulunduğu bir danışma kurulunun çalışmaları ile bugünlere gelen projenin modern meyhane konusunda ilk örneği olan Safi Meyhane; Türkiye’de TÜV sertifikası almak amacıyla başvuran ilk meyhane olma özelliğini de taşıyor.
O akşam ne kadar çok kadın müşteri olduğu hepimizin dikkatini çekti. Hatta asma kat gibi bölümde uzun bir masada kalabalık bir emekli kadınlar grubu vardı. Ustalıkla seçilen müzkler eşliğinde hepimizi hayran bırakacak şekilde eğlendiler. Eh bizlerin de “Beyoğlu’nda Gezersin” minvalli parçalara eşilk etmediğimiz söylenemez. Teşekkürler Zarakol ekibi harika bir geceydi. Bundan sonra yabancı konuklarıma meyhane kültürünü rahatça tanıtabileceğim keyifli bir mekan yarattığı için Yeni Rakı markası şahsında Mey İçki’ye de özellikle teşekkür ederim.


Adaletsizliklere Tepki Gösterin

“Adaletsizliği önleyecek gücümüzün olmadığı zamanlar olabilir ama, adaletsizliğe itiraz etmeyi beceremeyeceğimiz bir zaman asla olmamalıdır!..”
Elie Wiesel (Nobel Barış Ödüllü Profesör, Yazar, Aktivist)

Hemen her an yeni adaletsizliklerle karşılaştığımız günlerde, bu sözü kendimize hatırlatmak iyi olacak. Bu güzel sözü bir paylaşımıyla öğrenmemi sağlayan değerli dostum Pelin Akol’a teşekkür ederim.


Sonsuz Şimdide Olmak

“Serpe Diem Empes” Sonsuz Şimdide Olmak… Bu cümleyi ilk duyduğumda bir anlam verememiştim. Ne demek olduğunu kavrayabilmem, bir sürü yorucu ve üzücü deneyimden sonra gerçekleşti.
Sürekli hayatından yakınanları gördükçe “Sonsuz Şimdide Olmak” halinin ne kadar huzur verici olduğunu anlatmak istiyorum. Değişimle itişmek yerine kabullenmek, başa çıkamayacağını ve değiştiremeyeceğini bildiği zorluklarla didişmek yerine; derin bir nefes alıp “an” da kalmaya çalışmak daha huzurlu ve daha yaratıcı olmayı sağlıyor.
İnsan beyni inanılmaz detaylarla işlenmiş müthiş bir araç. Zihnimiz bize rahat vermemek için, ara vermeden çalışıyor.
İç sesinizi duymamayı denediniz mi? Hiperaktiviteyle baş etmeye çalışan ben ve benim gibiler için ne zor bir çalışma bilemezsiniz. Meditasyon çok sayıda kişi için huzur demektir. Benim gibi zihnini bastırmakta zorlanan biri için ise kafesinde koşturan hamster izlemek gibi. Nefesinize odaklanmak çoğu zaman işe yarıyor, deneyin. Olmadıysa da zorlamayın, o anda sizi ne mutlu edecek ise ona odaklanın. Birinin doğrusu, herkes için doğru olmayabiir.
Kendinizi sevmeye çalışmakla başlayın işe. Aynadaki sizden hemen hoşlanmayabilirsiniz, hatta ona çok kızabilirsiniz de. Sorun yok, adım adım ilerlemenin kimseye zararı olmaz. Beni tanıyanlar bilir, son yıllarda aldığım kilolar nedeniyle fotograf karelerinde yer almaktan hoşlanmıyordum. Sabahları aynaya bakmak bile istemediğim günler oldu. Sorunu çözüyor mu böyle davranmak, kesinlikle hayır. Bu noktada, iş hayatında yaptığımız gibi liste yaptım kendime; hoşlandığım ve hoşlanmadığım yanlarım, beğendiğim ve kızdığım huylarımı sıraladım. Sonra yavaş yavaş olumsuz olanların üzerlerinde çalışmaya başladım. Mucize olmuyor tabii, çaba harcamak gerekiyor, hem de çoook çaba harcamak. Aynada gördüğünüz kişiye gülümsemeye başladığınızda, işlerin kolaylaştığını görüyorsunuz.
Geçmiş yaşanmış bitmiş, geleceği bilemiyoruz ama şimdi sadece bizlere ait. Sonsuz şimdide olmaya çalışmak bazılarınıza saçmalamak gibi gelebilir, deneyin lütfen, ne kadar değiştiğinizi anladığınızda eski sizden eser kalmadığını da göreceksiniz.
2012 değişimlerin yılı, yeniliklere uyumlanmanın yılı, daha iyi insanlar olabilmeye çalışmanın yılı, yaşadığımız evreni yok etmek yerine iyileştirmeye gayret etmenn yılı. Mutsuzlukları görev edinmeyin, yaşadıklarınız için şükredin ve derin derin nefes alın ve “an” da kalın.
Serpe Diem Empes, Sonsuz Şimdide Olun…


Sayfalar:1...11121314151617...28