:::: MENU ::::
Browsing posts in: Cumhuriyet

Bir Asker Mektubu

Öğle saatlerinde bir eposta geldi sevgili dost Banu Gündüz‘den. Kendisine gelen bir mektubu ve eklerini paylaşmış bizlerle.
Yılmaz Özdil’in 25 Ekim 2013 tarihli “Mektubunuz var” başlıklı yazısını okuyunca, Banu da hemen bilgilerini yollamış. Geçtiğimiz günlerde de Deniz Kurmay Albay Kerem Eren’in aşağıda okuyacağınız mektubu, bir başka deyişle haksızlığa uğradıklarını haykırışı gelmiş. Mektubu ve ekteki dosyaları gözyaşlarıyla okudum.  Deniz Kurmay Albay Kerem Eren mektubu
Bir başka değerli dost Aylin Türkşen Aysel‘in ağabeyi Deniz Kurmay Albay Ali Türkşen de bu mesnetsiz iftiralarla cezaevinde, onun dava haberlerini takip ederken okuyup gördüklerim gibi, Balyoz davası bilgiler yazısına tıklayarak inceleyeceğiniz pdf formatındaki belgeler de çok iç acıtıcı.
Bir başka zengin kaynak da Emekli Orgeneral Çetin Doğan’ın kızı ve damadı olan Pınar Doğan ile Dani Rodrik’in “Balyoz Davası ve Gerçekler” başlıklı blogu.
Lütfen her birini sindirerek okuyun ve sizler de yakın çevrenizle paylaşın. Çok sayıda insan neler olduğunun farkında değil, farkına varsa da tam algılayamıyor olabilir, ana akım medyada yer alan çarpıtılmış haberlerin ne boyutlarda olduğuna Gezi Direnişi sırasında gayet net tanık olduk.


Muhtaç Olduğumuz Kudret…

Ataturk

İyiye giden bir durum yok, derecesi artan ruh daralmalarımıza her haberle bir çentik daha atılıyor. Geçen yıla oranla minik de olsa bir umut, gençlerin artık olan bitenin ayırdında ve gerektiği durumda tepkilerini gösteriyor olmaları.
Yeni bir yazı yazamadım, geçen yıl yazdıklarımı aşağıya ekliyorum.

Klavye delikanlılığının anlamı yok utanıyorum, bizlere emanet ettiklerini korumayı başaramadığımız için. Hala senden medet ummaya çalışanları gördükçe daha da utanıyorum. Yıllardır olana bitene göz yumanlar, şimdilerde dövünmeye başlamışlar, günaydın mı desem onlara acaba.
Tepki yürüyüşlerinde, protesto mesajlarında destek istediğimde “aman sanki sana kalmış bu işler” diye dalga geçenler bu sabah profil fotografı değiştirme aktivisti olmuşlar ve hala ” ah Atam” diye senden medet umuyorlar.
Bizlere bıraktıklarına sahip çıkamadıkları gibi, anlayıp sindirememişler de söylediklerini. “Muhtaç olduğumuz kudret” in nerede olduğunu da söylemiştin, ama hala seni uyandırmaya çalışıyorlar, kendileri silkelenip ayılmak yerine.
Kadınlarımıza; Avrupa’lı hemcinslerinden çok uzun yıllar önce sağladığın birey olma hakkını elinin tersiyle itmeye çalışan aymazları düşündükçe, utancım daha da artıyor.
Demokratik haklarına sahip çıkmayıp, gölgelere kaçanları, köşelerine sinenleri gördükçe içim acıyor, yumruklarım sıkılı kollarım iki yanıma düşüyor, utanıyorum.
Işıklar içinde yat ve bizleri affet.


Türkiye Cumhuriyeti 90 Yaşında

Ataturk-meclisBu sabah çocukluğumdaki gibi heyecanla uyandım. Rahmetli dedemle birlikte Taksim Meydanı’na gider törenleri izlerdim. Uzun zamandır öyle görkemli kutlamalar ve törenler yapılmıyor artık. Hatta bir Taksim Meydanı da yok, beton yığını bir çirkinlik örneği var.

Kutlama için Bağdat Caddesi çevresinde oturan dostlarımla buluşacağım.
Kutlama yapmak için kimsenin iznine ve icazetine ihtiyacım yok. Emperyalist devletlerin kuyruk acıları nedeniyle silip yok etmeye çalıştıkları bu zaferi; millet olmayı ümmet olmaya tercih edenlere, resmi törenlere katılmamak için hastalık bahanelerine sığınanlara inat, her zamankinden daha coşkuyla kutlayacağım.

Fikri ve vicdanı hür olarak yaşamamı sağlayan Atatürk ve silah arkadaşlarına; kimsenin kölesi olmadan yaşayabilmem için kendilerini siper eden gazilere ve şehitlerimize teşekkür ederim.

Türkiye Cumhuriyeti’nin 90. yaşı hepimize kutlu olsun.


Vatan Haini

images

Sevgili Can Sungur ‘un Twitter’da paylaştığını görünce bloga yazıp sizlerin de hatırlamasını istedim. Nazım’ın dizeleri güncelliğinden bir şey kaybetmemiş, yaşananlara bakınca, verilen demeçleri okuyunca koca çınara bir kez daha hak verdim.

“Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.
Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet.
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”
Bir Ankara gazetesinde çıktı bunlar, üç sütun üstüne, kapkara haykıran puntolarla,
bir Ankara gazetesinde, fotoğrafı yanında Amiral Vilyamson’un
66 santimetre karede gülüyor, ağzı kulaklarında, Amerikan amirali
Amerika, bütçemize 120 milyon lira hibe etti, 120 milyon lira.
“Amerikan emperyalizminin yarı sömürgesiyiz, dedi Hikmet
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.”

Evet, vatan hainiyim, siz vatanperverseniz, siz yurtseverseniz, ben yurt
           hainiyim, ben vatan hainiyim.
Vatan çiftliklerinizse,
kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan,
vatan, şose boylarında gebermekse açlıktan,
vatan, soğukta it gibi titremek ve sıtmadan kıvranmaksa yazın,
fabrikalarınızda al kanımızı içmekse vatan,
vatan tırnaklarıysa ağalarınızın,
vatan, mızraklı ilmühalse, vatan, polis copuysa,
ödeneklerinizse, maaşlarınızsa vatan,
vatan, Amerikan üsleri, Amerikan bombası, Amerikan donanması topuysa,
vatan, kurtulmamaksa kokmuş karanlığımızdan,
                            ben vatan hainiyim.
Yazın üç sütun üstüne kapkara haykıran puntolarla :
Nâzım Hikmet vatan hainliğine devam ediyor hâlâ.

Nazım Hikmet Ran


30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun

Ataturk-meclis

Son yıllarda, unutulması için epey uğraş verilen 30 Ağustos; Türkiye Cumhuriyeti’nin “Ulusal Bayramı” dır. İlk kez 1923 yılında kutlanan, 1935 yılında resmileşen bu bayram; Dumlupınar’da zaferle sonuçlanan Başkomutanlık Meydan Muharebesi’ni anmak için kutlanan bayramdır. Mustafa Kemal Atatürk’e, silah arkadaşlarına ve komutasında savaşmış askerlere şükranlarımızı sunduğumuz bayramdır. 30 Ağustos sembolik olarak ülke topraklarının, işgal kuvvetlerinden geri alındığı gün olarak kutlanır
Kutlamak için kimsenin iznine ve icazetine ihtiyacımız olmayan bu bayramda; hangi ülkede yaşadığınızı, bu topraklar için şehit olan aile büyüklerinizi, ne şartlarla başarılan ve bizlere neredeyse altın tepside sunulan bu özgürlüğü nelere feda edebildiğinizi düşünün.
30 Ağustos Zafer Bayramı hepimize kutlu olsun.

“Beni inkar edeceksiniz…Hatta büştanla (iftirayla) yad edeceksiniz. Hint’e, Yemen’e ve Mısır’a giden fikirlerim, orada filizlenerek gelip sizi boğacaktır.” Mareşal Gazi Mustafa Kemal 8 Mart 1929


19 Mayıs Neden Önemli

Ataturk-meclis

19 Mayıs 1919 Kurtuluş Savaşı’nın başladığı gündür. Emperyalist güçler tarafından unutturulup, silinmeye çalışılan, Atatürk’ü anma günüdür. Atamızın; geleceğin ışık saçan çiçekleri olduğuna inandığı ve bütün ümidinin onlarda olduğunu söylediği gençlere armağan ettiği bayramdır 19 Mayıs. İzlerini silmeye çalışsalar da, başaramayacaklar. Dünya liderlerinin örnek gösterdiği Atatürk’e sevgimiz ve saygımız artarak sürecek.

“Muhterem Gençler, hayat mücadeleden ibarettir. Bundan dolayı hayatta yalnız iki şey vardır. Kazanmak, yenilmek. Size, Türk Gençliği’ne terk edip bıraktığımız vicdani emanet, yalnız ve daima kazanmaktır ve eminim daima kazanacaksınız. Milleti yükseltmek için yapılacak şeylerde, atılacak adımlarda kesinlikle tereddüt etmeyin. Milleti yükseltmek için dikilecek engellere hep birlikte engel olacağız. Bunun için beyinlerinize, irfanlarınıza, bilgilerinize, gerekirse bileklerinize, pazularınıza, bacaklarınıza başvuracak, fakat sonuçta mutlaka ve mutlaka o amaca varacağız… Bu millet, sizin gibi evlatlarıyla layık olduğu olgunluk derecesini bulacaktır.”

Mustafa Kemal Atatürk
(1923,Tarsus) (Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, C. II, Ankara, 1997, s. 137)


18 Mart 1915 Çanakkale

18 mart
Bir Yolcuya

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğüm bu tümsek, Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda,
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmed’in düşmanı boğduğu sele,
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, hasrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin,
Bir harbin sonunda, bütün milletin,
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

NECMETTİN HALİL ONAN

 


Utanıyorum

Klavye delikanlılığının anlamı yok utanıyorum, bizlere emanet ettiklerini korumayı başaramadığımız için. Hala senden medet ummaya çalışanları gördükçe daha da utanıyorum. Yıllardır olana bitene göz yumanlar, şimdilerde dövünmeye başlamışlar, günaydın mı desem onlara acaba.
Tepki yürüyüşlerinde protesto mesajlarında destek istediğimde “aman sana kalmış ya bu işler” diye dalga geçenler bu sabah profil fotografı değiştirme aktivisti olmuşlar ve hala ” ah sen olsan keşke” diye senden medet umuyorlar.
Bizlere bıraktıklarına sahip çıkamadıkları gibi, anlayıp sindirememişler de söylediklerini. “Muhtaç olduğumuz kudret” in nerede olduğunu da söylemiştin, ama hala seni uyandırmaya çalışıyorlar, kendileri silkelenip ayılmak yerine.
Kadınlarımıza; Avrupa’lı hemcinslerinden uzun yıllar önce sağladığın birey olma hakkını bile elinin tersiyle itmeye çalışanları düşündükçe, utancım daha da artıyor.
Demokratik haklarına sahip çıkmayıp, gölgelere kaçanları, köşelerine sinenleri gördükçe içim acıyor, yumruklarım sıkılı kollarım iki yanıma düşüyor, utanıyorum.
Nur içinde yat ve bizleri affet.


Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun

Bağımsız olmanın kıymetini anlayabildiğimiz tartışılır, anlayabilenlerin sayısı her geçen gün azalıyor. Bizleri dışa bağımlı, üç kuşak ileriye borçla doğan bir toplum haline getirenleri, bıkmadan usanmadan yönetici olarak seçmeye ve alkışlamaya devam edenler oldukça kolumuz kanadımız kırık, ruh halimiz çapraşık, aldığımız terbiyeye isyan ederek yaşar olduk.

Fikri ve vicdanı hür  olarak yaşamamı sağlayan Atatürk ve silah arkadaşlarına; kimsenin kölesi olmadan yaşayabilmem için kendilerini siper eden gazilere ve şehitlerimize teşekkür ederim.

Kutlama yapmak için kimsenin iznine ve icazetine ihtiyacım yok. Emperyalist devletlerin kuyruk acıları nedeniyle silip yok etmeye çalıştıkları bu zaferi; millet olmayı ümmet olmaya tercih edenlere inat, her zamankinden daha coşkuyla kutlayacağım.

Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun.


Hava kurşun gibi ağır

Hava kurşun gibi ağır!!
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum…

O diyor ki bana:
– Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
gibi
yana
yana…
“Deeeert
çok,
hem dert
yok”
Yürek-
-lerin
kulak-
-ları
sağır…
Hava kurşun gibi ağır…

Ben diyorum ki ona:
– Kül olayım
Kerem
gibi
yana
yana.
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl
çıkar
karan-
-lıklar
aydın-
-lığa..

Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
erit-
-meğe
çağırıyorum…..

Nazım Hikmet Ran Mayıs 1930


Sayfalar:12345678