:::: MENU ::::
Browsing posts in: Beğendiklerim

Siz uyursunuz, ama “BlogDestek” uyumaz…

Sevgili Burak Dönertaş’la, bir e-tohum toplantısında tanıştım. Sakin bir sesle, bana kafasındaki projeyi anlatmaya çalışıyordu. Çalışıyordu diyorum çünkü; hiperaktivitesi tavan yapmış anlarımda, dikkat eksikliğim de devreye girer el ele verip dansa başlarlar. Algılarım kapanır, dikkatimi toplayamam, karşımdakini dinlemek dünyanın en zor işine dönüşür. Sözel anlatımla başa çıkamayacağını anlayan bu keskin zekalı genç adam, hemen laptopunu açıp bana görsel bilgi vermeye başladı. İşte o zaman keyifle izlemeye ve dinlemeye başladım. Bu fikirlerini yeniden konuşmaya karar verip kenara koyduk. Aradan geçen zamanda bir çok proje ve konuda fikir alışverişinde bulunduk. Zıvanadan çıkıp delirdiğim zamanlarda “abla sakin ol değmez” diyen sakin bir dost daha kazanmıştım. Güzel eşi Meryem’le bana moral oldular hep. Bu süre içinde laf arasında sürekli “abla sen neden blog yazmıyorsun” diyor ben de “blogcuda yazıyorum arada” deyip geçiştiriyordum. Bir akşam yine çevrimiçi fikir alışverişi sırasında bana bir link yolladı, linke tıkladığımda bir an nefesim kesildi. Karşımda, başlığında mavi zemin içinde “Muge Cerman” yazan bir sayfa vardı. Daha da şaşırtıcı olanı, eski yazılarım da buraya eklenmişti. O gün yeniden projesini konuştuk, neden hemen başlamadığını sordum, bir kaç kişiyle görüştüğünü onlara çalışmalar yaptığını söyledi. Kısa bir süre sonra; tanıdık, eş dost derken bir çok isimle profesyonel anlamda çalışmaya başladı. Müşterileri arasında şirket yöneticilerinden, profesörlere, blog yazarlarından, ünlü isimlere kadar birçok kişi olmuştu. Her biri ile tek tek konuşup, isteklerini öğrenip, kişiye özel tasarımlar hazırlamak, yayına hazırlamak oldukça zor iş bence. Sevgili Metin Kahraman‘ın (a.k.a MK) dediği gibi “BlogDestek, hep destek tam destek” yedi gün, 24 saat hizmette olmak her babayiğidin harcı değil. Bugünlerde; onlarca renk, fikir ve önerinin birçok blog sayfasında ve web sitesinde can bulmasını izliyorum gururla ve keyifle. Arada imdat mesajı yollayan herkese de çevrimiçi destek vermeye çalışıyor Burak Dönertaş. Benim blogum ise uzun süre mavi zemin içinde Muge Cerman yazar şekilde kaldı, uğuru bozulmasın diye 🙂 Sonunda yine bir sürpriz linkle tam kafamdaki sayfaya sahip oldum, teşekkürler Burak Dönertaş, sen hem çok iyi bir dost, hem çok yaratıcı bir sanatkarsın. Emeğine, yüreğine sağlık “BlogDestek“, yolun ve bahtın açık olsun.


Yessssssss

Herşeye “evet” demek… ne kadar zor ve korkutucu bir düşünce. Ama Jim Carrey’nin yeni filmi “Yes Man” de öyle olmadığına tanık olabilirsiniz, atacağınız kahkahalar da bonusu. Bu akşam Warner Bros’un salonunda ön gösterimde izlediğim film sayesinde, uzun süredir gülmediğim kadar çok güldüm ve eğlendim. Carl Allen hayatı sıradan, başarısızlıkları tavan yapmış mutsuz bir adam. Eski bir arkadaşının  zoruyla katıldığı seminerden sonra başına gelenler olarak özetleyebileceğimiz filmde; yönetmen Peyton Reed, son zamanlarda moda olan “hayata dair sihirli formüller” vaad eden seminer programlarıyla da ince ince dalgasını geçerken; aşk, dostluk, yardımseverlik temalarının da altını çiziyor. Kısaca yakında vizyona girecek bu filmi kaçırmayın, “yes” sözünü her duyduğunuzda yüzünüze geniş bir gülümseme yerleşeceğine eminim.
Filmin videosunu izleyebileceğiniz web sitesi ise “http://yesisthenewno.warnerbros.com/”


Mantı sever misiniz? Peki ya Hıngal ?

Şöyle hakkı verilmiş kıymalı içiyle, ustalıkla açılmış yufkasıyla, üzerinde yoğurdu ve pul biberli sosuyla dumanı üstünde nefis bir mantının önünüze geldiğini bir düşünün. Nasıl? Kesinlikle iştah açıcı, hatta baştan çıkarıcı değil mi? Ya Hıngal’a ne dersiniz? Değerli dost Okan Sönmez, atalarının memleketinden gelen lezzetleri, güzel eşi Melike ile birlikte açtıkları mekanda bizlere sunuyor. Her ikisi de bu zamana kadar yaptıkları işlere bir süre ara verip, ata yadigarı tariflerle mutfaklarını konuklarına açmaya karar vermişler. Titizliklerini, özenlerini çok iyi bildiğim dostlarımın mekanını anlatmak istedim sizlere bugün. Mantıların şahı denen Hıngal, 8 bin yılık bir tarihin lezzetiymiş. Kafkaslar’da Rusya Federasyonu’na bağlı bir cumhuriyet olan Dağıstan’da Avarlar, Darginler,Kumuklar, Lezgiler, Çerkezler, Abhazlar, Nogaylar, Azeriler’in mutfağında yer alan Hıngal, benzer tarzlar ve isimlerle yapılmaktaymış. Örneğin bizde HINGAL’a biçiminden ve Avarca kökeninden dolayı “Kuş kuyruğu” da denirken; Hingal, Hinkal, Hıngel, Hingel, Hangel, Haluj, Kıbın, Kıpın, Mentaz, Psıhalve, Kurze, Hambal, Kazan Böreği vb. isimler de verilmekteymiş. İtalya’da Pierogi, Japonya’da ise Gyoza adıyla benzer türleri bulunmaktaymış. Elbette yapım tarzlarında ve iç harcında da değişiklikler görülüyormuş; örneğin kıymalı, kavurmalı, ısırganlı, patatesli, peynirli, tavuklu, sebzeli, cevizli, soğanlı, meyveli (erik – kiraz – vişne vb), balıklı çeşitleri suda haşlama – buharda + fırında pişirme – yağda kızartma şeklinde hazırlanıyormuş. Hıngal Mantı’da şimdilik kıymalı (normal ve çok acılı), patatesli, peynirli ve ıspanaklı çeşitleri, beyaz un – kepekli un seçenekleriyle sunuyorlar. Zaman içinde farklı lezzetler deneyeceklerini de ekliyorlar.Ev ortamı özeniyle hazırlanan, cebinizi yakmayacak fiyatlarla, özgün yemekleri tatmak için bir ara mutlaka Hıngal Mantı’ya uğrayın.
HINGAL MANTI
Kısıklı Meydanı No: 132 Çamlıca / Üsküdar – İstanbul
Tel: (0216) 326 4635 – 326 4638

Güncelleme: Henüz vegan mantıya başlamadılar ama zeytinyağlıları enfes 🙂 Eve servis de başlamış web sayfalarını mutlaka inceleyin  http://www.hingalmanti.com/


Guy Kawasaki… O bir ünlü, ama alçakgönüllü ve güleryüzlü

Dün akşam Friendfeed’de Alemşah Üstad’ın Twitter’a yazdığı br not vardı. Guy Kawasaki’ye “buralardaysan buluşalım” minvalli bir cümle. Altında dostlardan gelen sorular. Çok gitmeyi istediğim, ama bedeli fazla olduğu için katılamadığım “Perakende Günleri” etkinliğinde konuşmacı olarak katılmak üzere İstanbul’a gelmişti Guy Kawasaki. Hayran olduğumuz, kitaplarını okuyup web üzerinden konuşmalarını izlediğimiz biri kapımıza gelmişti. Üstelik de Twitter’da, İstanbul’da olduğunu Hilton’da Lobby Bar’da saat 18.00 de ona ulaşabileceğimizi esprili bir dilde yazmıştı.  Evet vakit ayırıp bu ilginç adamla tanışmalıydım. Sabahtan akşamüstüne kadar oldukça koşuşturmalı bir gün geçirdim. Ayaklarıma kara sular inmiş, ter içinde teyzeme vardım. Bir an kanepeye uzanıp sızıp kalmayı istemedim değil hani. Sonra hemen duş alıp, giyinip kendimi metroya attım.  Hilton’a erken vardığım için lobbyde oturup etrafı izlemeye başladım. Biraz sonra Murat Esenli Üstad ve sevgili Tuğçe Esener’de geldi. Neredeler acaba diye bakınırken gerçekten de tam söylediği köşede bizden önce gelen 3 arkadaşla sohbet ediyorlardı. Biz yanlarına yaklaşınca ayağa kalkıp yüzünde kocaman bir gülümseme ile son derece sıcak bir şekilde ellerimizi sıktı ve isimlerimizi öğrendi. Evet gerçekten oydu, o şirin gülümseme hep yüzündeydi. Ne kadar rahat, alçakgönüllü ve sıcak biri. Yarım saatlik konuşma için binlerce dolar alan, internet yatırımlarıyla en zengin web yatırımcıları arasında sayılan, binlerce insanın fikirlerine saygı duyduğu adam, akşam oturmasına misafir gelmiş yakın arkadaşımız gibiydi. Aynı pozisyonda olan vatandaşımız işadamı ve girişimcilerden bir kaçı geçiverdi gözümün önünden. Burunlarından kıl aldırmazlar, yanlarında korumalar, o olmasa yalakaları, kendi de sağına soluna gaz girmiş de kıpırdanamıyor gibi otururdu her halde o koltukta. Fesli fotoğrafı, yediği künefeler, şirketi Garage Tech.Venture, yeni kitabı, kişisel marka olmak hakkında düşündükleri… Bizler sorduk o da usanmadan yüzündeki kocaman gülümseme silinmeden anlattı. Tabii jet sarsması yaşadığı için bir süre sonra esnemeye başladı ve bizlerden dinlenmek için izin istedi. Fotoğraf çektirmeden bırakmadık. Üşenmedi, hepimizle önce grup fotoğrafı için poz verdi. Sonra da tek tek. Evet İstanbul’dan bir ünlü daha geçti, hem de hayran olduğum biri, Guy Kawasaki…


Green Energy Agenda for 2009

* Lost Eight Years
* Green Energy 2009
* About the Campaign
* Take Action
* Donate
(This post for Blog action Day)
— Global warming is the biggest environmental threat facing the planet today, and it’s getting worse.

— America’s reliance on foreign oil and other fossil fuels is undermining our economic competitiveness in the 21st Century.

These two threats have merged into an enormous opportunity for a historic breakthrough in Washington—2009 is a watershed moment to cut global warming pollution and unleash green energy innovation.

http://edf.org/page.cfm?tagID=29336


Sayfalar:1...3435363738394041