:::: MENU ::::
Browsing posts in: Beğendiklerim

Sansüre karşı yürüyüşe destek verin

Sansüre karşı yürüyüşe destek verin.  Kaynak:  Sansüre karşı yürüyüş


Tarih : 17 TEMMUZ 2010
Yer : TAKSİM MEYDANI
Saat : 17:00

İnternet’te uygulanan sansürü protesto etmek için 17 Temmuz 2010 Cumartesi günü

Taksim Meydanında buluşuyor, temel hak ve özgürlüklerimiz için yürüyoruz.


İnternet’te Sansüre Karşı Ortak Platform Deklarasyonu

Temel Hak ve Özgürlükler Engellenemez
1. Internet kullanıcılarının düşünce özgürlüğü ve bilgiye erişim hakkı engellenemez.
2. Türkiye’de bireylerin, kurumların, ve şirketlerin bilişim alt yapılarını istedikleri şekilde oluşturmaları ve istedikleri servislerden yararlanmaları engellenemez. Sansür ülke ekonomisine de kabul edilemez bir bedel yüklemektedir.
Hukuka Aykırı, Ölçüsüz ve Keyfi İdari İşlem Demokratik Hukuk Devletinde Kabul Edilemez
3. 03 Haziran 2010 tarihinden beri Google servislerine uygulanan dolaylı sansür Anayasa’ya ve hukukun temel ilkelerine aykırıdır. BTK ve TİB tarafından alınan karar ve uygulama ölçüsüz ve tutarsız bir uygulamadır. Bu konuya ilişkin yapılan açıklamalarda, idarenin böyle bir yetkisinin olmadığı vurgulanmıştır. Nitekim, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı talebi ile Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından 17.06.2010 tarihinde YouTube sitesine erişim sağlayan 44 IP adresini engelleme kararı daha önce yapılan işlemin yetki bakımından hukuka aykırı olduğunu ispatlanmıştır.
4. 1. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 17.06.2010 tarihinde verdiği ek karar, yetki sorununu çözmüş bulunmakla birlikte, kullanıcıların anayasal haklarını dikkate almadığı için yanlıştır ve en kısa sürede kaldırılması gerekir.
Sansür Amaçlı Kullanılan 5651 Sayılı Kanun Kaldırılmalıdır
5. Erişim engelleme hukuka aykırı içeriği engellemede yetersiz bir yöntemdir. Mevcut engelleme yöntem ve araçlarının hiçbiri hukuka aykırı olduğu veya çocuklar açısından uygun olmadığı iddia edilen içeriğe ulaşmayı engelleyecek etkili bir çözüm sunmamaktadır. Erişim engelleme ile iddia edilen suçu işleyenden ziyade tüm Internet kullanıcıları cezalandırılmaktadır. Eğer filtre kullanımı gerekli görülüyorsa, bu kullanım bireyler tarafından kendi kişisel bilgisayarları üzerinde gerçekleştirilmelidir.
6. Ayrıca, engelleme kararları sadece hukuka aykırı olduğu iddia edilen içeriğe değil, bu sistemlerin tümünün çalıştığı tek bir alanın içeriğinde bulunan milyonlarca yasal sayfa ve dosyaya da erişimi imkânsız kılmaktadır. Bu nedenle, 5651 sayılı Kanun ve uygulaması, Anayasa’da öngörülen ve AİHM tarafından geliştirilen zorunluluk ve orantılılık testlerinin gereğini yerine getirememektedir.
7. 5651 Sayılı Kanunun uygulanması sansürle aynı kapıya çıkmaktadır. Türkiye’de mahkeme kararları ve idari engellemelerle 5000’den fazla web sitesi şu anda erişime kapatılmış bulunmaktadır. Yüzlerce web sitesi de 5651 Sayılı Kanun’un kapsamı dışında engellenmiştir. Mevcut rejimin taşıdığı esasa ve usule dair eksiklikler ifadeyi sansürleyen ve susturan bir yapı oluşturmuştur. Kanun ve uygulamasının etkileri geniştir, yalnızca ifade özgürlüğünü değil, özel yaşamın gizliliğini ve adil yargılanma hakkını da ihlâl etmektedir. Demokratik bir toplumda sansürün bu ölçüde yaygınlaşması kabul edilemez.
8. 5651 Sayılı Kanun Kaldırılmalıdır. 5651 Sayılı Kanun, çocukları hukuka aykırı ve zararlı İnternet içeriğinden korumak amacıyla hazırlanmıştır. Fakat benimsenen engelleme politikası, hükümetin çocukları koruma amacının çok ötesine geçmektedir. Uygulamada yaygın olarak görünen sonuç, hukuka aykırı olmayan içeriğin ve 03 Haziran 2010’dan itibaren Google şirketinin Türkiye’den milyonlarca kişi tarafından kullanılan 40’a yakın servisine yetişkinlerin erişiminin ve bu servislerin kullanılmasının yasaklanması olmuştur.
Çocukların Zararlı İçerikten Korunması için Öngörülen Devlet Politikası Yetişkinleri Etkilememelidir
9. Hükümet, mevcut politikası yerine çocukları gerçekten zararlı İnternet içeriğinden korumak için yeni bir politikayı katılımcı bir şekilde geniş kamuoyu desteği (sivil toplum, akademi, ve özel sektör) ile geliştirmelidir. Ancak bu yeni yapılanma, çoğunluğun ahlaki değerlerini diğerlerine dayatacağı bir çalışma olmamalıdır. İnternet düzenlemesine ilişkin yeni politika, ifade özgürlüğüne ve yetişkinlerin her türlü İnternet içeriğine erişim ve tüketim haklarına saygı temelinde geliştirilmelidir. Bu ilkeleri içeren yeni politika, şeffaf, açık, katılımcı, ve çoğulcu bir yöntemle belirlenmeli ve hayata geçirilmelidir.
10. Vatandaşların Anayasa’da güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerini korumak hükümetin ve idarenin asli görevidir. Bu güvencenin sağlanmaması halinde sorumluların istifa etmesi demokratik bir toplumun zorunlu sonucudur. Bu nedenle, yukarıda sayılan önlemleri en kısa sürede almamaları halinde gelişmelerden sorumlu Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı İnternet Daire Başkanlığı Başkanı Sayın Osman Nihat Şen, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu Başkanı Sayın Tayfun Acarer ve Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım’ın istifa etmesi acil bir zorunluluk haline gelecektir.
IMZALAYANLAR:
1.Cyber-Rights.Org.TR – http://privacy.cyber-rights.org.tr/
2.İNETD (Internet Teknolojileri Derneği) – http://inetd.org.tr/
3.Türkiye İnsan Hakları Vakfı – http://www.tihv.org.tr/
4.Bianet, Bağımsız İletişim Ağı – http://bianet.org/
5.Elektrik Mühendisleri Odası – – http://www.emo.org.tr/
6.Türkiye Gazeteciler Cemiyeti – http://www.tgc.org.tr/
7.Türkiye Kütüphaneciler Derneği-TKD – http://www.kutuphaneci.org.tr/
8.Üniversite ve Araştırma Kütüphanecileri Derneği – UNAK – http://www.unak.org.tr
9. Linux Kullanıcıları Derneği – http://www.lkd.org.tr
10. TiEV – Tüm Internet Evleri Derneği – http://www.tiev.org.tr/
11.Sakarya Bilişim Sektörü Derneği (SABİDER) – http://www.sabider.org/
12.Bilgi Teknolojileri ve Eğitim Derneği (BİLTEDER) – http://www.bilteder.org.tr/
13.Pardus Kullanıcıları Derneği – http://www.pkd.org.tr/
14.Türkiye Zeka Vakfı – http://www.tzv.org.tr
15.Java Teknolojileri ve Programcıları Derneği – http://www.jtpd.org/
16.İnsaat Mühendisliği Odası http://www.imo.org.tr
17.Bilisim Muhabirleri Derneği http://www.bmd.org.tr
18.SansüreSansür – http://sansuresansur.org/
19.Arı Hareketi – http://www.ari.org.tr/
20.Netdaş  – http://www.netdas.org
21.Engelli Web – http://engelliweb.com/
22.Ekşi Sözlük – http://sozluk.sourtimes.org/
23.Korsan Partisi Oluşumu- http://korsanpartisi.org
24.Gelecekonline – http://www.gelecekonline.com
25.Neonebu.com – http://www.neonebu.com/
26.Alternatif Bilişim – http://alternatifbilisim.org/
27.Millimotor.com / millitup.com
28.3H Hareketi – http://www.3hhareketi.org/
29.Korsanparti – Korsan Partisinin Korsanı – http://friendfeed.com/korsanparti
30.Sunipeyk – http://www.sunipeyk.com/
31.MMistanbul.com – http://mmistanbul.com
32.Muz Cumhuriyeti – Sansüre Karşı Ekşi Sözlük Zirvesi – muzcumhuriyeti@googlegroups.com
33.Yeşiller Partisi Korsan Cephesi – http://www.ypkc.org/
34.Antikapitalist Öğrenciler – http://www.antikapitalistogrenci.org/
35.Fotograf Web TR – http://www.fotograf.web.tr/
36.Genç Siviller – http://www.gencsiviller.net/
37.Bilgi Sözlük – http://www.bilgisozluk.com

Deklarasyonu bireysel olarak imzalamak ve mevcut imzaları görmek için tıklayınız.


Yaşadığınızı hissedin…


Uzun zamandır yazmak gelmiyordu içimden. Hastalar, hastaneler ve cenazeler üçgeninde yaşarken bazen sadece akışa bırakıyorum kendimi. O an nasıl davranmak kendimi iyi hissettiriyorsa onu yapmaya gayret ediyorum. Tabii sorumluluklarım el verdiğince. Biraz önce Friendfeed’de sevgili Alemşah Öztürk‘ün bir soru yazdığını gördüm.

“Size yaşadığınızı hissettiren şey ne?”

Bir an düşündüm gözlerimi kapatıp. Ne çok şey geçiverdi saniyeler içinde aklımdan. Evladım, güneş ve deniz, seyahat etmek… sanırım özlem nedeniyle düşünüvermiştim bunları. Sonra derin bir nefes aldım, hem de yeni öğrenmeye çalıştığım şekliyle diyaframdan uzun bir nefes. Sağduyumla bir kez daha düşündüm ve fark ettim ki bana yaşadığımı hissettiren şeyler işte tam da bu ikili,
“Nefes almak ve düşünebiliyor olmak”
Nefes almadan ne kadar dayanabilirsiniz, bir düşünün. Aynı cümlede kullandığım bu iki eylem olmadan hayatımız da olamaz. Nefes alın, fırsat buldukça derin derin içinize çekin havayı ve sonra yavaş yavaş verin dışarıya, yaşadığınızı hissedin. Bütün bu eylem sırasında aklınızdan geçenlerin, düşüncelerinizin ne kadar yoğun ve net olduğuna inanamayacaksınız.
Nefes alabilmek ve düşünebilmek…
Derin derin nefes alın ve düşünün, sonra da yaşadığınızın ayırdına varın, hazır zaman varken, anın tadını çıkarın, yaşayın.

Not.Yazıda kullandığım görsel, google aramasıyla bulduğum şu adresten alınmıştır.


Yoksulluk… Yazan Gizem Nur Koç

Dünyamızda fakir insanlar çoktur. Bizim elimizden geldiğince onlara yardım etmemiz gerekir. Bizim aile gelirimiz yüksek ise bir kısmını bağışlayabiliriz. Çoğu kişi aile geliri yüksek olmasına rağmen bencillik yapar. 

Mesela biz sınıfça doğudaki bir okula yardım yaptık. Bizim yardımımızdan sonraki resimlerini gördüm ve gözlerinin içi gülüyordu. Diğer kişiler de yoksullara yardım edip onları mutlu edebilirler. Okula gitmeyen çocukların okula gitmesine katkı sağlayabilirler. Böyle yardımlar yaparak onların o küçücük yaşlarında çalışmamalarına da yardım etmiş olurlar. Bizlerin yardımları sayesinde o çocuklar bugünlerimizin doktoru, öğretmeni vb. gibi meslek sahipleri olabilirler. Onlara yardım edip onların da bizim sahip olduğumuz imkanlara sahip olmalarını sağlamalıyız.

Bu duyarlı satırların sahibi Gizem Nur Koç, 11 yaşında pırıl pırıl bir kız çocuğu.  Çiftlik İlköğretim okulu 5 B sınıfında okuyor. Unicef sayesinde, 23 nisanda bu blog onun.

Teşekkürler Gizem Nur, yazdığın ve paylaştığın için.                                                                                  Yolun ve bahtın açık olsun.


Gurur veren bir evlada sahip olmak…

Uzun yıllar o hep Muge Cerman’ın oğluydu. Beni tanıyanlar ondan söz edecekleri zaman ismini anımsayamazlarsa Müge’nin oğlu derlerdi. Yıllar geçtikçe kişiliği gelişti, hem iyi bir evlat, hem de iyi bir müzisyen olarak hatırlanmaya başlandı. Artık ben Emir Cerman‘ın annesiyim. Gurur duyuyorum oğlumla, yeteneğini fark edip, kalbinin sesini dinleyip, dünyanın en prestijli okullarından birinde Berklee College of Music’te burslu okumaya hak kazandı. Ona güvenenlerin yüzü kara çıkmasın diye, gündüzünü gecesine katarak çalışıyor. Kendisine tanınan şansın bilincinde olduğu için; planlarında, projelerinde hep imkanı olmayan yetenekli gençlere kaynak yaratmaya çabalıyor. Geçen yıl Berklee yöneticilerini ikna ederek İstanbul’da da yetenekli öğrenciler seçmelerine getirdi ve tabii onlara kaynak sağlamak için yapılan konserde de sahne aldı ve çok emek verdi. Son üç aydır da dünya çapında bir etkinlik için hazırladığı projeye yoğunlaşmıştı. 18 nisan günü bu projenin ilk adımını gerçekleştirdi arkadaşlarıyla.

Rhythm of the Universe ; farklı ülkelerden gelen öğrencilerden oluşan, her öğrencinin, ülkesini tanıtacağı ve ülkesindeki yetenekli müzisyenlere kaynak sağlayacağı bir projenin adı.
80 ülkeden genç ve yetenekli müzisyen dün Boston’da bir salonda toplandı. Her biri konusunda en iyi olan bu gençler; neşe ve coşku içerisinde projenin ilk adımı olan, Emir’in bestesine söz yazma aşamasını tamamladılar.

80 ülkeden öğrenciyle tek tek ilgilenip projeyi anlatan ve katılımlarını sağlayan oğlumu tebrik ediyor ve hepsine bundan sonrasında başarılar diliyorum. Yolları uzun ve zorlu, ama onlar kararlı, bu işi başaracaklar.
Henüz projenin detaylarını tam olarak paylaşmıyorlar, ama fikir edinebilmeniz için aşağıya bir link ekledim.
Yolun ve bahtın açık olsun oğlum, seninle gurur duyuyorum.

Rhythm of the Universe


Karacaoğlan der ki…

karacaoglan-kimdir-hayati-ve-siirleri-gelgez-1

Sabahları uyanınca günlük işlere başlamadan Saatli Maarif Takvimine bakarım. Çocukluktan kalma bir alışkanlık. O gün neler olmuş? Hava durumu hakkında bir not var mı? Ders alınabilecek bir deyiş var mı?
Bu sabah da aynı şeyi yaptım, gördüm ki en sevdiğim halk ozanlarımızdan Karacaoğlan’ı anma günüymüş bugün. Hem dizelerinin bir kısmını yeniden okumak, hem de hakkında detaylı bilgiye ulaşmak için azıcık dolaştım internet sayfalarında.
Çeşitli rivayetler var hakkında; 17. yüzyılda Karacaoğlan’ın Güney Anadolu’da Toroslar yöresinde yaşadığından tutun da, Belgratlı olduğuna kadar. Şiirlerine bakılırsa en akla yakını tabii Toroslar.

“Vatanımız Adana, Maraş,
Çukurova ilimiz var.”

Ortaokulda bir öğretmenim sayesinde çok sayıda şiirini okuma şansı bulduğum, ama çoğumuzun

“İncecikten bir kar yağar,
Tozar Elif, Elif deyi…
Deli gönül abdal olmuş,
Gezer Elif, Elif deyi…”

dizeleriyle tanıdığı bu usta halk şairini analım.
70 lerde Ersen ve Dadaşlar ın severek dinlenen

“Karac’oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm”

sözleriyle hatırlayacağınız parçası da, çok kişinin Karacaoğlan şiirleri peşine düşmesini sağlamıştır.

Yaşadığı topraklara hayran, dürüstlüğe tutkun, haksızlığa katlanamayan ünlü ozanın en sevdiğim ve her devir için güncel olan dizlerinden birini daha sizlerle paylaşmak istedim.

“Bu dünyada adam oğluyum dersin,
Helâli, haramı durmayıp yersin,
Yeme el malını er geç verirsin,
iğneden ipliğe sorulur bir gün.

Gökte yıldızların önü terazi,
Ülker ile aşar gider birazı,
Yarın mahşerde de sorarlar bizi,
Hak mizan terazi kurulur bir gün.”

Alıntılar yaptığım ve bilgileri aldığım linkleri de listeliyorum, antolojisine göz atmak isteyebilirsiniz. Yaşadığımız dönemde bile etkisini kaybetmeyen dizeler bunlar.

http://www.siraze.net/antoloji/karacaoglan/index.htm
http://siir.gen.tr/siir/k/karacaoglan/karacaoglan.htm
http://www.turkuler.com/ozan/karaca.asp

 

Görsel kaynağı: https://www.gelgez.net/wp-content/uploads/2017/01/karacaoglan-kimdir-hayati-ve-siirleri-gelgez-1.jpg


Bilim, gözlem yapmakla başlar

Çevrenizdeki çocuklara, gençlere;  hayata daha kolay hazırlanmaları, gözlem yeteneği ve sorumluluk duygusu kazanmalarına yardımcı olacak bir projeden söz etmek istiyorum. Bu projenin adı “İlk teleskobum“.  Friendfeed  paylaşımlarıyla tanıdığım ve takipçisi olduğum sevgili Nurcan Ötügen Gök sayesinde haberim oldu bu projeden. 70 lerin başları; Michael Crighton ve Daniken kitaplarıyla merak sardığım bilim kurguyla geçen yaz tatillerinde, Saros Körfezindeki yıldızlı gökyüzüne hayran hayran bakıp astronot olmayı düşlediğim yıllardı. İmkanlar sınırlı olduğu için teleskop sahibi olamadım, tabii astronot da olamadım 🙂

Gelecek nesillerin ise bizden daha çok şansları var bu konuda. Onlara;  bilim dünyasına katkıda bulunabileceklerini fark etmeleri, gözlem yeteneği ve sorumluluk duygusu kazanmaları için bir şans verin; gökyüzüne, dolayısıyla doğaya olan ilginin ve merakın artırılması için bu projeyi destekleyin. Buraya tıklayarak proje hakkında bilgi alıp dostlarınızla paylaşınız lütfen.


“Ve o saat, bir milletin kaderini değiştirdi…”

Gözyaşlarına boğulduğum bir armağan aldım bugün. Veda filminin tanıtımı için hazırlanan siyah çok şık  bir kutuydu beni ağlatan. Film ile ilgili epey bilgi ve görsel paylaşıldı, videolarını da izledim ama bu kutuyu almak beni daha çok etkiledi. Tanıtım dosyasını kaldırıp köstekli saati görünce sel oldu gözyaşlarım. “Ve o saat, bir milletin kaderini değiştirdi…” Anılar, sesler, görüntüler üşüşüverdiler.
Ailemde Çanakkale’de, Kurtuluş savaşlarında şehit olan büyüklerim var, gazi bir büyük dayıyı tanımak şerefine de erişmiştim. Bizler için Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının, Cumhuriyet’in, vatan sevgisinin önemi büyüktür. Şimdilerde moda olan aşağılama ve karalamaları içim acıyarak izliyorum. Yapılanları küçümsemek olsa olsa cahilliktir bana göre. Düşman işgali altında; silahsız, parasız, umutsuz insanları bir araya toplayıp, onlara ümmet olmayı değil millet olmayı öğreten, özgürlüğe koşmaları için yol gösterenlere saygım sonsuz. Veda filmini izlemek için 26 şubat tarihini heyecanla bekliyorum.
Teşekkürler emeği geçen herkese; yönetmeninden oyuncusuna, montajcısından ışıkçısına, set işçisinden, tanıtım ekibine… sağolun varolun.
Yazımı yazarken arka planda “Manastırın Ortasında” türküsü çalıyordu. Şuradan dinleyebilirsiniz.
Filmin detaylı tanıtımına videolarına ve görsellerine buradan ulaşabilirsiniz.


Bu jest beni “Mest” etti

Mesleki deformasyonum nedeniyle Friendfeed’de epey söylendiğim, bir sevgililer günü kampanyasına ait armağan, çok nazik bir mesajla bizzat Necla Zarakol tarafından yollanınca, bu teşekkür yazısını yazmam şart oldu.  Mesleğin duayenlerinden olan Necla Hanım ile tanışmam çok uzun yıllar öncesine dayanır. Çok zarif, yaptığı işe önem veren bir meslek erbabıdır. Friendfeed üzerindeki tepkim kendisine iletildiğinde, hemen bir e posta ile bu durum için bizzat  özür dileyerek profesyonelliği ve kriz yönetimindeki başarısıyla yeniden kalbimi  feth etmişti.
Özel hazırlanan kutu çok şık, içindeki kadehler ve Mest şişesi de pek güzel. Fotoğraf için annemdeki ışık uygun değildi, paket de taşımak için hafif değildi, sadece özel notumu, kalemimi ve kartımı alıp, kutuyu özenle kırılmayacak bir köşeye yerleştirdim. Kutunun görüntüsü için Alevimden izin alarak onun çektiği görseli kullanmaya karar verdim.
Teşekkürler Necla Zarakol, teşekkürler Mest Rakı


Kumru, boyoz, çiğdem, gevrek ve Klorak

Yazılarımı okuyanlar çocukluğumda birkaç yıl İzmir’de yaşadığımdan söz ettiğimi hatırlarlar. Hatta kızkardeşim Bilge Mintaş İzmir’de doğmuştu.

Aşina olduğum pek çok isim vardır bana İzmir’i hatırlatan. Kumru, boyoz, çiğdem, gevrek, domat, yemiş ve tabii Klorak.
Yılbaşından bir hafta kadar önce İzmir’de yaşayan bir arkadaşım  arayıp adresimi istedi. Hayırdır dediğimde “buralardan bir armağan” dedi. Bir kaç gün sonra bir koli geldi, oldukça ağırdı, açınca çok şaşırdım. İçinde Klorak markalı temizlik ürünleri ve bir dosya vardı. Kurumu ve ürünü tanıtan bilgiler, broşürler yerliştirilmişti dosyaya. İliştirilmiş kartvizite baktığımda Satış ve Pazarlama Koordinatörü Gözde Atabay adını gördüm ve hemen iletişim bilgilerine bir mesaj yazarak nazik armağanlarına teşekkür ettim. Ürünler hakkında ancak kullanım sonrası fikirlerimi yazabileceğimi belirttim. Gözde Hanım da yolladığı mesajda zaten asla bir talepleri olmadığını, kullanıp hangi ürünlerden memnun kalacağımı öğrenmek istediklerini yazmış. Emir’in sürpriz olarak yılbaşı tatiline gelmesi, koşuşturmalar, hastalıklar, hava muhalefetleri derken bir türlü fırsat olmamıştı ürünleri kullanmaya. Geçen kar yağışı sonrası evi toparlamam gerektiğinde koliye başvurdum hemen.   İlk kullandığım İzmir ve çevresinde efsane olan ve çamaşır suyunun jenerik ismi haline gelen Ultra Klorak‘tı. İlginç bir şekilde genzimi yakmayan jel tipi bir çamaşır suyuydu. Kedimin tasını temizlemekte kullanıyorum genellikle ve sürekli camları açmak zorunda kalıyorum. Ama bu ürünle böyle olmadı. Tuvalet temizleyicisi ve Kireç Çözücü de kokmadan temizlik sağlayan ürünler onlar da geçer not aldı benden. Sonra sıra Yağ Çözücü’ye geldi, işte müthiş bir ürün.  Kızlar kesinlikle el altında bulundurmalısınız. Fırn, ocak ve mutfak tezgahlarında pek işe yarıyor. Lavabolar için de Klorak Likit Krem kullandım, diğer markalardan farkını anlamam için daha uzun süre kullanmam gerek, ama dikkatimi, çeken toz gibi kalmaması ve az suyla da durulanabilmesi. Renkliler için leke sökücüyü teyzeme götürdüm sonuçları ayrıca yazacağım. Ürünlerden tek ısınamadığım Allura Sıvı Sabun oldu. Kapağını bile açmadım uslu, uslu duruyor dolapta. O ürünler benim ellerimi kuruttuğu için önyargılıyım, ama söz ilk fırsatta onu da deneyeceğim 🙂
Şimdi de biraz bilmeyenler için kendi sözleriyle firmayı anlatayım. KLORAK markası ilk kez tüketici ile 1960 yılında buluşmuş.   İlk zamanlar cam şişelerde satılan çamaşır ve temizleme suyu 1980lerde sarı plastik şişeye geçmiş. Klorak Kimya ve Temizlik Ürünleri A.Ş ise 2004 senesinde kurulmuş. Ekim 2009’da Yazıbaşı’ndaki yeni üretim ve idari binasına geçmiş. Teşekkürler Gözde Hanım ve Klorak, hem nazik armağanınız hem de özenli ürünleriniz için.

Ürünleri çeşitlerini görmek, satın almak, firma tarihçesini incelemek için bu linke tıklayınız.


Sayfalar:1...30313233343536...41