8 yıl sonra Taksim yine yasaklı, hatırlamaya ve hatırlatmaya devam edelim.
Biz bu direnişle birlikte, farklılıklarımızı hoş görmeyi yeniden ve derinden öğrendik. Her düşünceden insanın; ortak değerler için yan yana durup, birlikte direnebileceğini öğrendik. Yıllarca meydanlarda hepimizin hak ve özgürlükleri için hırpalanan, çeşitli sıfatlarla yaftalanan insanların ne kadar haklı gerekçeleri olduğunu öğrendik. Yine birlikte direnirken; sıradan günlerde aklımızın köşesinden geçmeyen sorunlara olağanüstü çözümler üretmeyi öğrendik. Bizden çok farklı görüşe sahip direniş komşumuz ibadet ederken, ona kalkan olup saldırılardan korumanın insanlık görevimiz olduğunu öğrendik. Çevremize daha fazla özen göstermeyi öğrendik. Konuşamayan dört ayaklı dostlarımızın, yanıbaşımızda bizlerle haksızlıklara karşı çıktığını öğrendik. Hayat kadını, gay ve travesti diye toplum dışına itilmeye çalışanların en yürekli, en sevgi dolu insanlar olduklarını öğrendik. Spor karşılaşmaları sırasında birbirlerini bir kaşık suda boğabilecek taraftarların gerektiğinde tek yürek olabileceklerini öğrendik. Bütün olumsuzluklara rağmen mizah yeteneğimizin ne kadar zengin olduğunu öğrendik. Ebeveynlerinin “ama çok tembel” dediği gençlerin; günlerce uykusuz, aç ve zehirli gaz saldırısı altında birer “superinsana” dönüşebildiğini öğrendik.
Güçsüz, kimliksiz denen kadınımızın zehirli gaz ve tazyikli su karşısında dimdik durabileceğini öğrendik.
Tepkisiz denilen bir kuşağın, özgürlükleri savunmak ve çevreye yapılan ağır saldırı karşısında ses vermek için apolitik kimliğini bir kenara bırakıp canla başla direnebildiğini öğrendik. Ununu eleyip ipe sermiş ve her fırsatta aşağılanan “yaşlıların” sokağa çıkıp, yılmadan yorulmadan gençlerle omuz omuza direnebildiğini öğrendik. Takma bacağını çıkarıp direnişe selam çakanların yıkılmadan dimdik durduğunu öğrendik. Evlerinden çıkamayanların gıda desteği, acil sağlık yardımı desteği, protestolarda tencere çalma görevlerine koştuğunu öğrendik. Sanatçı kimliğini bırakıp, vatandaş kimliğiyle alanlara koşup, gençlerle sabahlayıp, bilgi paylaşıp, provokasyonlara kapılmamaları için sakinleştiren, onlarla beraber gaz yiyerek destek olanları öğrendik.
Ve en güzeli de; emperyalist güçlere karşı Kurtuluş Savaşı’nı hangi ruhla kazandığımızı hatırlatan, hücrelerimizde saklanmış olan kodlarımızın varlığını öğrendik.
Hepinizi sevgiyle selamlıyorum güzel insanlar; işlerine gelmediği için her fırsatta aşağılamaya, suçlamaya çalışanlara tıkayalım kulaklarımızı, provokasyonlara itibar etmeyelim ve haklı direnişimizi yıllardır olduğu gibi onurla sürdürelim.
So, what do you think ?