Kesinlikle evet. Kenarından köşesinden dolaşırsınız dilerseniz, dilerseniz de hiç ilgisi olmayan başka bir iş yaparsınız. 19 yıl yöneticilik yaptıktan, masanın arkasında oturup ayağıma hizmet getirilmesine alıştıktan sonra bu beyliğime son verip, Milliyet gazetesinde sıradan bir reklam satış elemanı oldum. Çalışmam gerekiyordu, şımarıklık yapma lüksüm yoktu, kaldı ki 5 nisan 1994 krizi ortalığı toz duman etmişti. Zor gelmedi mi, tabii ki çok zor geldi. Elimde çanta kapı kapı dolaşıp reklam yeri satmam bekleniyordu. Kısa sürede birlikte çalıştığım ekibe kendimi sevdirmeyi başardım. O dönem, karşımızda bir dev gibi dikilen Hürriyet IK ekine rakip Milliyet IK sayfaları yapmaya başladık. Gayet de iyi işler başardık. Teknoloji sayfalarını hazırlayan arkadaşımız yurt dışına gidince onun görevini de üstlendim. Bu gün teknolojiyi günü gününe takip etmemi sağlayan, her yeniliğe yüzümde bir sırıtmayla yaklaştıran hep o sayfalar olmuştur. Şimdilerde bir çok büyük şirketin CEO ya da genel müdürü olan genç iş adamlarıyla da o zaman tanışmıştım. İnterneti büyük bir heyecanla takip etmemi sağlayan ve ilk servis sağlayıcım olan Superonline ile de o yıl tanıştım. AKM nin yan duvarına büyük ekran olarak yansıtılan Win 95 sunumunu anlatan Bill Gates’i dinlerken gözlerimden yaşlar geldiğinde bana “aman sen de amma abarttın” diyen iş arkadaşlarımın bir kısmı, bilgisayarla barışmayı bile geçtiğimiz yıllarda yükselen Farmville sayesinde gerçekleştirdi 🙂 Sektörel fuar sayfaları hazırlama konusundaki isteksizliğimi de bilgiye olan açlığım bastırmıştı. Bu sayede hem İstanbul’un, hem de yurdun diğer yerlerinde neler olduğunu öğrenme şansım oldu. Devasa iş makinalarından, unlu gıda firmalarına, gözlük markalarından, silah sanayiine kadar pek çok konuda detay öğrendim. Bana zaman zaman ukalalık yapma şansı verdiği için o günleri hep minnetle anarım 🙂 Milliyet maceram reklam müdür yardımcılığı ünvanıma rağmen (o zamanlar böyle ünvanlar söke söke alınıyordu, ulufe gibi dağıtılmıyordu) Doğan Grubunun genel manasızlıklarına katlanmak istemediğim için istifamla son buldu. Kısa bir deneme sonrası, Miliyet’te ajansların bana yaşattığı gerginlikler nedeniyle artık bir başka ajansta Medya Planlama ve Satın Alma işinden haz etmeyeceğimi görüp , yeni bir arayış peşine düştüm. Şansım yaver gitti ve bana göre biçilmiş kaftan olan Halkla İlişkiler/Organizsayon işi yapan bir firmada göreve başladım. 6 yıl süre ile hem yurt içi, hem yurt dışı pek çok organizasyonda aktif olarak görev yaptım. Camel Trophy seçmeleri için orman yollarında dolaşmaktan, 6-7 bin kişilik şirket pikniklerine, yerli malı ilk Woodstock örneği H2000 den, 5 yıldızlı otellerde basın toplantılarına kadar pek çok iş yaptım. Hizmet verdiğimiz çok çeşitli markanın, birbirinden değişik ürünleri için geliştirilen strateji toplantılarında saatler geçirdim. Yaşadığım her andan keyif aldım. Taa ki şirket Amerikalılara satılana kadar. Yine bir dönüm noktası ve yine hayata devam.
Korkmayın; kariyer değiştirmek o denli korkulacak bir şey değil, bir başka yazıda sizlere 50 yaşınızda işsiz, evsiz ve beş parasız kalırsanız neler yaparsınız o konuda da ipuçları vereceğim. Bu günlük bu kadar duygu fırtınası bana bile çok 🙂
13 Comments
So, what do you think ?
Vayy be yazi muthiş Müge abla .. Gerçekten kaç yaşinda olursan ol cesaretli olup da hedefine doğru ilerlersen, her şeyi başara bilirsin 🙂 Bu da bize ders olsun 🙂
Başarılarınızın devamını şiddetle diliyorum 🙂
50 yaşından sonra bile degistirilir
🙂
Müge hanım,
bugün kendimi oylesine çaresiz hissediyordumki nefret ettiğim işimden ayrılmaya karar vermiştim, yazınız bana ilaç gibi geldi
sevgiler
Sizi keşfettikçe daha çok sevmeye başladım 🙂 Umarım tekrar görüşür ve daha rahat sohbet etme imkanı yaratabiliriz.
Uygun olduğunuzda Zarakol Ofise mutlaka bekliyoruz.
sevgiler,
Hande
Bir tanesin sen! Seni, bu kadar azimli-güçlü-meraklı-öğrenmeye hala aç bir kadını tanıdığım için çok mutluyum ben:) 50’lerin de getirdiği güzellikler var, ve eminim 60’lar ılık bahar rüzgarları gibi okşayacak seni:)
Bir tanesin sen. Seni, bu kadar tatlı-azimli-güçlü-öğrenmeye hala aç-umut dolu bu kadını tanıdığım için çok mutluyum.. 50’lerin de güzellikleri var, eminim ben:) Umuyorum 60’lar sana ılık bahar rüzgarları gibi dokunsun, o güzel enerjin hiç bitmesin, hep bulaştır sağa sola:)
Müge Abla,
Ne zamandır senden böyle bir yazı bekliyordum. 🙂
Bizlere büyüklerimiz, hep tevazu ve kendinden bahsetmeme düsturu öğretildi. Öyle ki CV yazarken bile bildiklerimizi, becerilerimizi yazmaya utandık şu blog sayfalarını açıp “hakkında” kısmına, yapıp ettiklerimizden bir şeyler koyarken kendimize bile tuhaf geldi.
Sonra devran döndü şimdi “aslında pek yapamayıp da anlatanların” ve sanal ünvanların fırtınası esiyor. En sevmediğim şey, insanın kendisini anlatmak zorunda kalmasıydı bir zaman. Hatta fotoğrafımı koymazdım bazı sitelerim halen isimsiz yayın yapıyor.
Şimdi artık öyle düşünmüyorum. Bu bize öğretildiği gibi değil, kendini tanımlama, kendi kimliğini oluşturan öğeleri merak edenlere vererek doğru bir profili hayal edebilmelerini sağlamak için önemli.
Bu insan kimdir necidir neden saygıyı hak eder benim kafama uyar mı sorularına cevap için insan başarılarını ve başarısızlıklarını da anlatmaktan çekinmemeli.
Fazla tevazu gerçek sanılıyor. Kişiler değeri ölçemeyebiliyor.
Senin kıymetini sıkıntı içinde olduğun zamanlarda, seninle tanışarak öğrendim. Saltanat dönemlerine (he he he) rast gelemedim yoksa bir kahveni içerdim.
Şatafatın dünyayı kör ettiği bu zamanlarda, sendeki samimi cevherin görenler için parladığını hep söyledim. Halen de öyle.
Bu hayat hikayesinde bilmediğim yerler de tamamlandı.
İyi ki varsın ve iyi ki cesursun Müge Abla.
Sevgili Süleyman ve Dilara ikiniz beni katılana kadar ağlatmak için sözleştiniz mi? Teşekkür ederim güzel sözlerinize, ikinize de harika bir hafta diliyorum. Sevgi ve ışıkla kalın…
Merhaba Müge hanım,
Sizinle tanıştığım gün küllerinizden doğduğunuz izlenimini edinmiş ve çok da mutlu olmuştum. (Sanırım3-4 yıl önce bir Cafe Nero buluşması)
İnsanın kendine inanması ve inandığı şeyi uygulamaya koymasından daha büyük mutluluğun olmadığını düşünüyor sizi tebrik ediyorum. Gençlerimize örnek olacak bir hikaye.
50 yaşını aşmış biri olarak bir sonraki hikayenizi de heyecanla bekliyorum.
Sevgi, sağlık ve başarılarla kalın.
Merhaba Muge hanım,
36 yasindayim, muhendislik egitimi aldim, meslegi sevmememe ragmen mezun oldugumdan beri bu alanda calistim, farkli bir alanda calismak ve bunu karsimdakilere kabul ettirmek icin nasil bir yontem izlemeliyim?,tesekkurler
İlke merhaba;
Yazımda da belirttiğim gibi, IK uzmanı veya yaşam koçu değilim, sadece kendi yaşadıklarımdan çıkardığım dersleri paylaşmaya çalışıyorum. Bana kolay ve doğru gelen başkasına çok zor ve yanlış gelebilir tabii. Sana önerim; öncelikle kendini ne yaparken mutlu hissedeceğini bulman, sonrasında kimseyi ikna etmek zorunda olmadığın göreceksin. Mutlu olarak yapılan her işin başarılı olduğuna hemen her gün tanık oluyoruz. Her sabah uyanıp bitkin ve huzursuz bir şekilde, sevmediğin bir işte çalışıp sağlık sorunları yaşayıp, hem kendini hem çevrendekileri mutsuz etmek yerine, daha az kazanacağın ama günün sonunda huzurla evine döneceğin bir işte çalışman bana daha doğru geliyor. Kariyer değiştirmek zor bir adımdır, iyice düşün, liste yap, mutlaka sakin bir şekilde karar var. Lütfen mutlu olacağın bir adım at. Kolay gelsin.
Sevgi ve ışıkla kal…