:::: MENU ::::

Lütfen okuyunuz !

Bu yazının konusu daha erken saatlerde Friendfeed’de yazdığım bir girdiye yapılan manasız yorumlardan çıktı. Pek çoğunuz beni sadece paylaşımlarımla tanıyorsunuz. Kiminiz blog yazılarımı okuyup benim hakkımda fikir ediniyor, kiminiz çeşitli toplantılarda kısa da olsa sohbet edip tanımaya çalışıyor. Ama öyle bir kesim var ki, tam da şu eski sözü hatırlatıyor yaptıklarıyla “kişiyi nasıl  bilirsin diye sormuşlar, kendim gibi demiş”. Üstadlar, gençler;  yaptığım paylaşımlar ilgimi çeken, takdir edilmesi gereken, günlük telaşla atlayıverdiğimiz ama alkışı hak eden konular çoğunlukla. Beni yalakalıkla, çıkarcılıkla, hesapçılıkla suçlamalarının sebebi ise, sanırım son günlerde pek moda olan “Sosyal Medya Görevlisi” pozisyonu ile ilgili. Hayır hiç bir marka için bu görevi yapmıyorum ve yapmayacağım da. Yapanlara saygım sonsuz, benim yeteneğim yok bu konuda. Hem bunca zaman sevdiğim için paylaştığım şeyi, bundan sonra üstüne para alarak yapmak da bana ters.

33 yıllık çalışma hayatımda alnıma hiç leke sürdürmedim, bundan sonra da haddini bilmezlerin bana çamur atmasına izin vermeyeceğim. Devletin verdiği “tabandan” emekli maaşımla yaşamaya çalışıyorum. Zorlandığım zamanlarda ya çocuk bakıyorum, ya ders veriyorum, ya da sağolsun eski iş arkadaşlarımın halen yürüttükleri işlerde danışmanlık yapıyorum. Dışarıdan bakıldığında pek parlak gördüğünüz yaşantının hemen hemen 10 katı gösterişli bir hayat yaşadım aktif çalıştığım yıllarda. Üst düzey yönetici olduğum için kazancım iyiydi ve ben de, hem yaşamayı hem de yaşatmayı seven biriyim. Ailem nedeniyle de çok iyi yaşamaya alışıkım, aynı şekilde, varlığı da yokluğu da bilecek şekilde yetiştirildim. O nedenledir ki 2006 yılında, bir anda hayatım tepetaklak olup beş parasız, işsiz ve hatta evsiz kaldığımda yok olmak yerine, hayata devam etme kararı aldım. Çok zor zamanlar geçirdim. Hala da geçiriyorum. Bazen günlerce evden çıkamıyorum, çünkü paramı ve akbilimi hesaplı harcamam gerekiyor. Altıyüzküsür lira emekli maaşımla ancak bu kadar oluyor. Sevildiğim ve sayıldığım için tanıtımlara, eğitimlere, öngösterimlere davet ediliyorum, gördüklerimi hissettiklerimi yazıp aktarıyorum. Bunları bana silah olarak kullanıp; beni çıkarcılıkla, yalakalıkla suçlayanlara inat yazmaya ve paylaşmaya devam edeceğim.

Bir de önemli not ; iş aramıyorum, sosyal medya görevlsi filan olmayacağım, kendini tehlikede hissedenler sakinleşsin. Histeri  krizine girip saldırmayın boş yere, istediğiniz pür nur mevkiler sizlerin olsun, tepe tepe kullanın.


12 Comments

  • ferhat can |

    sizin bu açıklamayı yapmak zorunda kalmamanız lazım. bu işi gizli gizli yaptıran ajanslar/markalar yüzünden dürüstçe fikirlerini yazan insanlar töhmet altında kalıyor.

    sosyal medya konusunda çalışma yapacak ajanların bu konuya çok dikkat etmesi lazım. para verip -bunu gizleyerek- şakşak yaptırmak farklı bir şey, ürün yollayıp görüş istemek farklı bir şey, sosyal medya danışmanı çok farklı bir şey.

  • Zehra |

    Müge ablam sen kiimseyi takma kafana.. Seni bilen biliyo.. Biz seni çook seviyoruz, ayriyetten bu kiskanc ve işi gücü sadece milleti boşu boşuna eleştirmek ve suçlamakla meşkuller.. ELlerinden başka bir şey de gelmiyor..
    Seni bilen biliyo biz seni seviyoruz, gerisini boş ver be ablam gerçekten böyle insanlara değmez..

    Sevgilerle ablaciim 🙂

  • İsmail Dağlı |

    Müge hanım, sizi paylaşımlarınızdan tanıyan birisiyim. Sizin yazdıklarınızı takip eden ve kendime pay çıkaran bir gencim…
    Kötü insan ırkının yaptığı en kötü şeylerden birine denk geldiğin için üzüldüm.
    Hiç kendinizi üzmeyin bilen bilir sizi…

  • Cigdem Akca |

    Paylasimlarinizi herkes gibi ben de FF` de takip ediyorum. Hakkinizda soylenilenlere uzuldum fakat sizin “insana” verdiginiz deger bu kadar buyukmus ki aciklama geregi hissetmissiniz. Ayni zamanda sizi bu kadar sinirlendirmis ki yasadiklarinizi anlatmissiniz. Size akil vermek elbette bana dusmez, buna en basinda hayat tecrubem yetmez ama sunu soylemek istiyorum. Insanlari her zaman ciddiye almamak gerek. Herkes sizin gibi iyi niyetli degil. Ve iyi niyetli olmayan insanlara bir seyleri aciklamak, aciklama ihtiyaci hissetmek bence size yakisir bir davranista degil. Baskalarinin sizi bilmesinden ote, siz kendinizi bildiginiz icin insanlarin “bos” luklarina verin ve her yorumu, herkesi ciddiye almayin derim ben.

    Ayrica siz bu gorevi yapmayacaginizi soyleseniz de, bence cok yakisir size, dusunun bence:)

    Sevgilerimle,
    Cigdem

  • Mehmet |

    Duygularınızın incitilmiş olması, insani görüşe ve haklara saygılı olanları eminim sizden çok daha fazla üzmüştür.Koşarak nereye gittiğine karar veremediğimiz ve insani değerlerin hiçe sayıldığı bu dünyamızda, size düşüncelerinizi özgürce açıklamanızdan dolayı kocaman alkışlar gönderiyorum.Çünkü bunu hakketiniz. Kaç kişi sizin gibi incitilmekten dolayı bütün hayatını açıkça ortaya koyabilir. Cesaretiniz umarım herkese örnek olmuştur.Ne yaparsa yapsın, başkalarına hiç zararı dokunmayan insanları niçin üzmeye çalışırız?, bilemiyorum!
    Sizi üzenler için bakın ömer hayyam ne güzel söylemiş!..

    Ey kör bu yer bu gök bu yıldızlar boştur boş
    Bırak onu bunuda gönlünü hoş tut hoş
    Durmadan kurulup dağılan bu evrende
    Bir nefestir alacağın oda boştur

    Sevgi dolu yaşamlar size,
    Yeni yılınız öncesinden daha güzel olsun.
    Mehmet,

  • Sadık KOCABAŞA |

    Müge Hanım, Boş tenekelerin gürültüsü nasıl kafanızı şişirdiyse böyle bir yazı yazma gereği duymuşsunuz. Siz hep bize söylerdiniz, cevap verme, bırak konuşsunlar diye… Bırakın konuşsunlar, it ürür kervan yürür. Size büyük saygı duyuyorum. Sevgiler
    Sadık

  • Pazarlama Cadısı |

    Bunları muhatap alarak en büyük hatayı biz yapıyoruz aslında. o gelen yorumlara cevap vermediğini görünce rahatlamıştım. keşke tamamen görmemeyi becerebilsek. çünkü zamana değmedikleri gibi, bir de bundan primleniyorlar.

  • Methods |

    Bazen gülüp geçmek gerekiyor olana bitene. Üzmeyin kendinizi…

    Kötü niyetli insanlar her zaman vardılar ve varolmaya da devam edecekler. Onlara verebileceğimiz en büyük ceza; yoklarmış gibi davranmak!

    İyi ki varsınız…

    Ve hatta bu olaydan tamamen habersiz bir şekilde 23 Aralık 2009’da yazdığım bir yazı;

    http://blogcudefteri.blogspot.com/2009/12/muge-cermana-dair.html

    Selam ve sevgilerimle…

  • E. Ali |

    Diyelim ki herhangi bir marka veya markalar için tanıtım yazıları benzeri şeyler yazıyorsunuz ve bunun karşılığında para alıyorsunuz. Öyle yapsanız bile bunda ne kötülük var?
    Size de tavsiye ederim hiçkimsenin sözünü kendinize dert etmeyin.
    Web ortamında yazılarınız her gün binlerce kişiye ulaşıyorken, birkaç marka tanıtımı yapsanız biraz para kazansanız o para ya sizin zor günlerinizde size yardımcı olur ya da siz o parayı ihtiyacı olan kişilere yardım için kullanırsınız. Ayrıca ne yaptığınız hiçkimseyi ilgilendirmez. Rahatsız olanlar takip etmesin.
    Neyse fazla uzatmayayım, son olarak şunu ekleyeyim gerçi siz çok iyi bilirsiniz:
    Blog benzeri uğraşılarda fazlaca başarılı olanları “bazı” blogcular çekemez. Yapılacak bir şey yok. Sadece onları yok sayacaksınız kaale almayacaksınız ve kendi tarzınızda yazmaya paylaşmaya devam edeceksiniz.

  • Yeliz Öz |

    müge ablacım neler oluyor yahu?
    inanamadım okuyunca, ff’te olmadığım sürelerde ne kadar kendini bilmez insan düşmüş oraya…
    ben yazdıklarını okuyunca o yazıyı yazdırma sebebi olanlara acıdım. allah da acısın onlara…
    yazık, senin kadar değerli bir insana bunları yazdırabildikleri için utansınlar kendilerinden…
    ve sen lütfen sıkma canını…
    biz seni çok seviyoruz.

  • Okan Yüksel |

    Merhaba Müge Hanım,

    Yazınızı okuyunca üzüldüm, fakat size karşı yazılıp çizilenlere açıkçası hiç şaşırmadım. Sanırım artık yaşım ilerledikçe ben de insanları tanımaya ve kanıksamaya başlıyorum. Maalesef 21 yıllık hayatım, bana, bir takım insanların başarıyı ve mutluluğu kıskandığını, bu kıskançlık sonucu hemen her şeyin yapılabileceğini öğretti. Sanıyorum birileri sizin kariyerinizi ve yazınızda sözünü ettiğiniz olumsuzluklara rağmen halen tüm içtenliğiyle gülen yüzünüzü kıskanıyorlar. Bunun için de ellerinden her ne gelirse yapmaya çalışıyorlar. Ama ben inanıyorum ki en nihayetinde onlar da yanıldıklarını anlayacaklar…

So, what do you think ?